Felsefe-Sosyoloji-Psikoloji

Vathek – William Beckford – Babil Kitaplığı 3

Otuzlu yıllarda, batı yakasının dış mahallelerinden birinde, gözlerden uzak bir kütüphanede memur olarak çalışıyordum. İleride sadece benim okuyacağım birtakım İngilizce kitaplar satın almakla görevlendirildim.

Bu kitaplara göz gezdirirken, şaşkınlık içinde, çocukluğumda yaşadığım bir öğle sonrasına döndüm: Bu, başka bir mahallede William Becliford’un (17601844) A History of Caliph Vathek’ini okuduğum öğle sonrasıydı. Aslında Vathek karmaşık bir öykü değildir. Vathek (dokuzuncuAbbasi halifesi, el Vasık Billah) gezegenlerin sırrını çözmek için Babil kulesinin bir benzerini inşa ettirir.

Gezegenler Vathek’e bir dizi mucizenin gerçekleşeceğini haber verir. Bu mucizelerin gerçekleşmesine, bilinmeyen bir ülkeden gelecek eşi görülmemiş bir adam aracı olacaktır. Hükümdarlığın başkentine bir tüccar gelir; yüzü o denli korkunçtur ki, onu halifenin huzuruna götüren muhafızlar gözlerini kapamak zorunda kalırlar.

Tüccar halifeye birtakım kılıçlar satar ve ortadan kaybolur. Kılıçların üzerine, Vathek’in merak duygusuyla alay edercesine, birtakım gizemli ve değişken harfler işlenmiştir. Bir adam bu yazıyı deşifre eder; “her şeyin harikulade ve dünyanın en büyük hükümdarına layık olduğu bir ülkenin harikalarının en küçük parçasıyız biz” denmektedir, ama ertesi gün yazı değişmiş “vay haline, bilmemesi gerekeni bilmek isteyenin” olmuştur.

Yazıyı deşifre eden adam da ortadan kaybolur. Halife kendini büyücülüğe verir. Karanlıklar içinden duyulan tüccarın sesi halifeye İslam dininden vazgeçip karanlık güçlere inanmasını önerir. Eğer inancını değiştirirse kendisine Yeraltı Ateşi sarayı bağışlanacaktır. Sarayın kubbeleri altında yıldızların vaat ettiği hazineleri, dünyayı dize getiren tılsımları, Adem’den önceki sultanların, Süleyman Peygamberin taçlarını seyredebilecektir.

Açgözlü halife karşı koyamaz. Tüccar, halifeden elli insan kurban etmesini ister. Birçok kanlı eylemden sonra Vathek, yüreği onca kötülükten kararmış bir halde, ıssız bir dağa gelir. Korku ve umutlar arasında yer yarılır. Vathek yeryüzünün en derin yerine iner. Birbirlerine bakmayan soluk yüzlü insanlardan oluşmuş bir kalabalık, uçsuz bucaksız sarayın görkemli koridorlarında büyük bir sessizlik içinde dolaşmaktadır.

Tüccar, halifeye yalan söylememiştir: Yeraltı Ateşi sarayı debdebe ve tılsım bakımından alabildiğine zengindir; ancak aynı zamanda cehennemdir de.

(Bu türde bir öykü olan Doktor Faustus ve onun çıkış noktasını teşkil eden birçok Ortaçağ söylencesinde cehennem, kötülük tanrılarıyla anlaşma yapan günahkârlara verilen cezadır; bu öyküde ise hem ceza hem de günaha teşviktir.) Saintsburry veAndrew Lang, Yeraltı Ateşi sarayının Beckford’un en büyük başarısı olduğunu söyler.

Ben ise, yazın sanatının gerçekten ilk korkunç cehennemi olduğunu iddia ediyor ve şu paradoksu göze alıyorum: Yazınsal cehennemlerin en ünlüsü, İlahi Komedya’nın acılar krallığı, aslında korkunç bir yer değil, sadece korkunç olayların olduğu bir yerdir. İkisi arasındaki ayrım açıktır.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Kuantum ve İnsan

Editor

Taner Timur – Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi

Editor

Martin Heidegger – Zaman ve varlık üzerine

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası