“Ne güzel şey hatırlamık seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
Vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti….
Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının, güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak
koyu bir karanlık…
Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazmak sana dair”
***
İÇİNDEKİLER
Önsöz 9
şiirler
Güneşi İçenlerin Türküsü 13
Salkımsöğüt 18
Bahri Hazer 20
Hasret 23
Yürüyen Adam 24
Kalbim 26
Sesini Kaybeden Şehir 28
Kerem Gibi 31
Nikbinlik 33
Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri 35
Hiçbir Ağaç Böyle Harikulade Bir Yemiş Vermemiştir 37
Üç Selvi 39
Karıma Mektup 40
Taranta – Babu’ya Beşinci Mektup 42
Simavne Kadısıoğlu Şeyh Bedrettin Destanı’ndan
1 [Sedirde al yeşil…] 45
2 [Bu göl İznik gölüdür] 46
9 [Sıcaktı. Sıcak.] 48
14 [Yağmur çiseliyor, korkarak] 54
Kuvâyi Milliye’den
Onlar 55
[Karayılan Hikâyesi] 57
[Arhaveli İsmail’in Hikâyesi] 64
[Kadınlarımız ve Bir Âletle Bir İnsan Hikâyesi] 72
[26 Ağustos Gecesinde Saatler] 80
Saat 21-22 Şiirleri’nden
[Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni] 93
22 Eylül 1945 95
24 Eylül 1945 96
26 Eylül 1945 97
30 Eylül 1945 98
5 Kasım 1945 99
1945 Yılı Aralık Ayının Dördü 100
6 Aralık 1945 101
İstanbul 3 [Memleketimi Seviyorum] 102
Yine Ölüme Dair 104
Türk Köylüsü 106
Bir Cezaevinde, Tecritteki Adamın Mektupları
1 [Senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla…] 108
2 [Dışarda bahar geldi karıcığım, bahar] 111
3 [Bugün pazar] 112
[Çankırı Mapushanesinden Mektuplar’dan] 2 113
Zafere Dair 116
Yirminci Asra Dair 118
[Rubailer’den]5 119
6 120
8 121
9 122
Kara Haber 123
Dünyanın En Tuhaf Mahluku 125
Ben İçeri Düştüğümden Beri 126
Yaşamaya Dair
1 [Yaşamak şakaya gelmez] 129
2 [Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız] 130
3 [Bu dünya soğuyacak] 131
Angina Pektoris 132
* * * [İlerleyen Aydınlığın İçindeyim] 134
Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler 135
Ellerinize ve Yalana Dair 138
Hapisten Çıktıktan Sonra
1 – Uyanış 141
2 – Akşam Gezintisi 142
3 – Gecenin Saat Biri 145
4 – Doğum 147
Vasiyet 149
Postacı 151
Benim Oğlan Fotoğraflarda Büyüyor 154
Yapıyla Yapıcılar 156
Karlı Kayın Ormanında 158
Yılbaşı 161
Kavak 162
Jopon Balıkçısı 164
Kız Çocuğu 166
Pırağ’da Vakitler
I. Şafak 167
II. Sabah 169
V. Gece 172
Vapur 174
Memet 175
Mavi liman 176
Ceviz Ağacı 177
Son Otobüs 178
Masalların Masalı 181
Yine Memleketim Üstüne Söylenmiştir 183
Henüz Vakit Varken Gülüm 184
Arılar 187
Büyük İnsanlık 188
* * * [Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi] 189
* * * [İnsanların türküleri kendilerinden güzel] 190
Yamyamlar 191
Yolculuk 192
Piri Reis’in Hartası 193
Saman Sarısı 194
Otobiyografi 209
Severmişim Meğer 212
* * * [Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne] 217
Vatan Haini 218
Cenaze Merasimim 219
Biyografi – Nâzım Hikmet 221
Biyografi – Genco Erkal 222
Önsöz
Genco Erkal’ın sesinden Nâzım Hikmet Şiirleri’ni seçerken, YKY’nin (daha önceden Memet Fuat’ın yönetiminde yayımlanan) Nâzım külliyatının sırasını gözettik. Bu çalışma sırasında Nâzım’m hemen bütün kitaplarından, şiir serüveninin gelişmesini de gözeten örnekler seçmeye çalıştık. Genco Erkal’ın önerisiyle listeye ekler de yaptık. Sonuçta Nâzım’ın sevda, hasret ve siyasi şiirlerinden dengeli bir seçim ortaya çıktı.
Bazı şiirler uzun şiirlerin parçası ya da adsız (bazen de *** başlıklı) olduğu için, CD listesinde ve içindekilerde, arandığında kolay bulunsun diye, bilinen ve hemen hatırlanan ilk dizelerini, köşeli parantez içinde belirttik. O yüzden içindekiler listesi ile CD listesinde küçük farklılıklar oluştu.
Nâzım külliyatından yalnızca Memleketimden İnsan Manzaraları‘ndan parçalar almadık. Belki bu bizi yeni bir çalışma yapmaya yöneltecektir.
Güven Turan – Raşit Çavaş
GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ
Bu bir türkü :-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü :-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı, kızıl bir meşale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!
Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
yırtarak
gerindik!
Sıçradık;
şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
şaha kalkan atlarını!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zapteteceğiz
güneşin zaptı yakın!
Düşmesin bizimle yola :
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
İşte :
şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
Şu güneşten
düşen
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş’emiz sıcak!
kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
o «an»
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!
Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
kıvranarak
ölüyor!
Haykırdı en önde giden,
emreden!
Bu ses!
Bu sesin kuvveti,
bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
vuran,
onları oldukları yerde
durduran
kuvvet!
Emret ki ölelim
emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!