İnsan soyunun, evrenin nasıl işlediğini temel olarak anladığına dair bir kanı var. Sen ya da ben değil elbette, ama bir ihtimal “bilimciler” ya da “uzmanlar”. Maalesef durum böyle değil. Thomas Edison’un (ki ampulü icat eden adam değildir) sözleriyle: “Herhangi bir şey hakkında yüzde birin milyonda biri kadar şey bilmiyoruz.”
Bu kitap, çok fazla şey bilmediklerini bilen insanlar içindir. Sıradan insanların bilmedikleri yüzlerce şey içermektedir. Ama insanın cahilliğini yüzeysel olarak ele almakla işe başlamaz, çünkü bu durum cevapları içeren bir şeydir. Gerçekten ilginç sorular böyle olmaz. Hayat nedir? Kimse bilmiyor. Işık nedir? Ya da aşk? Ya da kahkaha?
Bu (bize okulda öğretilmeyen) o kadar iyi tutulmuş bir sırdır ki, kimsenin yerçekimi kuvvetinin ne olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Ya da bilinç, elektrik veya virüsler hakkında. Neden bir hiçlik değil de bir şeyler olduğunu bilmiyoruz; evrenin nasıl ya da neden ortaya çıktığını da bilmiyoruz. Daha da kötüsü, muhtemelen evrenin yüzde 96’sı kayıptır.
Dünya katı değildir; boş alandan ve enerjiden oluşur. Ancak, kimse enerjinin ne olduğunu bilmiyor ve boşluk diye bir şeyin olmadığından şüphe etmeye başlıyorlar. Anlamadığımız birçok şeyden biri de şu: İlginçlik nedir? İlginç bir şekilde, Romalılarda “ilginç” kelimesinin karşılığı yoktu. Şu ana kadar hiç kimse ilginçliğin gerçekte ne olduğunu başarıyla tanımlayamadı – ya da bilmediğimiz şeylerin bildiğimiz şeylerden neden çok daha ilginç olduğunu çözemedi.
Biyologlar birincil dürtülerimizin yemek, cinsellik ve barınma olduğunu (bu haliyle hayvanlarınkinden bir farkı yoktur) söylerler. Biz de bizi eşsiz bir biçimde insan yapan bir dördüncü dürtü olduğunu söylüyoruz: Merak. Oklu kirpiler varoluşun anlamı hakkında endişe duymaz. Pervaneler ve karıncayiyenler geceleyin gökyüzüne bakıp parıldayan şeylerin ne olduğunu merak etmez. Ama insanlar merak eder.
1,H. Auden’in sözleriyle: “Davranışlarımızı açıklamak için insansı maymunlara başvuranlar, kıç delikleri hakkındaki bilgiyi yerde açılmış bir delikten edinecek kadar budala olan kalın kafalılardır.” İnsan beyni kendi başına evrendeki en karmaşık nesnedir. Görünür evrendeki pozitif yüklü parçacıkların kurduğundan daha fazla bağlantı kurabilir.
Hiç kimse insan beyninin neden bu kadar karmaşık olduğunu ya da bu şaşırtıcı bilgisayarvari güçle ne yapmamız gerektiğini bilmiyor. Bu kitapla cevabı biliyoruz: Daha fazla soru sorun. Burada o sorulardan 210 tane var.