Bu Önsöz’de, beni elinizdeki kitabı yazmaya, başka türlü değil de bu biçimde yazmaya iten siyasal yaşam deneyimimden kesitler sunacağım. Bir kitabın anlaşılmasında, metnin kendisini anlatma gücü kadar, yazarının nereden gelip nereye gittiğinin, nasıl yaşadığının, hangi arayışlar içinde olduğunun bilinmesinin de önemli olduğunu düşünüyorum.
CHP eğilimli bir memurun çocuğu olarak, 27 Mayıs 1960’tan sonra siyasetle ilgilenmeye başladım. Dürüst ve mesleğinde bilgili bir tapu kadastro görevlisi olan babam, 27 Mayıs “ihtilali”nden büyük heyecan duymuş, hatta Milli Birlik Komitesi üyelerine, sonradan “Bizim İdare” başlıklı bir kitap haline getirdiği uzun bir dilekçeyle başvurarak, “ihtilal”in kendi meslek alanındaki uygulamalarına katkı yapmayı denemişti.
Muş Lisesi’nde okuduğum yıllar, Türkiye’nin Yön’le, TİP’le, yayıncılıkla sola açıldığı dönemdi. Komünizmle ilgili okuduğum ilk kitap, lise kütüphanesinde onlarcası bulunan, büyük illerden birinin ticaret odası tarafından bastırılmış “Komünistlerin Söylediklerine İnanılır mı?” başlıklı ABD yazımı anti-komünist bir kitaptı.
Akılda kalan bol örnekli argümanlarına karşın, yüzeysel geldi ve etkilenmedim. Babam ise “komünizm nedir?” soruma, bu konuda ciddi bir şey okumadığını, ama komünizmin sömürüyü ve parayı kaldırdığı için “iyi”, toplumu “kışla disiplinine” soktuğu için “kötü” bir düzen olduğunu söyleyerek yanıt verdi. Antikomünizmin güçlü olduğu yıllardı. “Komünist” olarak bilinen sanat tarihi ve resim öğretmenimin kişiliğinden ve ilgisinden etkilendim.
Üniversiteye girdiğimde sol eğilimli bir sosyal demokrattım. Sol Yayınları’nın birbiri ardına Marksist klasikleri yayımladığı yıllardı. Elime geçen tüm kitapları herhangi bir sıra, dizge gözetmeden okudum. Üniversiteler o yıllarda son derece canlı tartışmaların yapıldığı, fıkır fıkır kaynayan yerlerdi. Üniversite gençliği toplumdan daha büyük bir hızla ve kitlesel olarak sola kayıyordu.
Marx’ın, Engels’in, Lenin’in, Stalin’in, Mao’nun, Che’nin kitapları, yazıldıkları yer, tarih, yazılma amaçları, polemikleri vb. bilinmeden büyük bir iştiha ile okunuyor, tartışmalarda savunulan tezleri kanıtlamak üzere bu kitaplardan alınan pasajlar savaştırılıyordu. 1968 üniversite boykot ve işgallerine, tüm eylemlere aktif olarak katıldım.
Eylemlerin içinde TİP ve MDD örgütlülüklerinin dışında kaldım. Fakülteden mezun olduğumda Marksist ve komünisttim. TİP ve MDD’den farklı olarak, Türkiye’de devrim ve sosyalizmin ancak, işçi sınıfına dayanan, illegal bir komünist partisi öncülüğünde gerçekleştirilebileceğine inanıyor, Sovyetler Birliği’ni dünya komünist hareketinin öncü gücü olarak görüyordum. TKP’yi arıyordum…