Ticaret ve Perakende – Dünyayı Yöneten Güç
Kitap Hakkında Ne Dediler?
Bu kitap, ticaretin insanlık tarihindeki yerini ve önemini, akıcı ve sürükleyici bir üslupla anlatıyor. Günümüz dünyasından verdiği örnekler özellikle girişimcilerimiz açısından ders niteliğindedir. Anlatılanlar iş hayatında en paha biçilmez değer olan iş ve hayat tecrübesi kazandıracaktır.-M. Rıfat Hisarcıklıoğlu-TOBB Başkanı
Öztürk; bu eserinde global, ulusal ve yerel zincirlerle bütünleşmiş deneyim ve gözlemlerinden yola çıkarak herkese kaynak ve kılavuzluk edecek bir manifesto yazmış adeta… Alanında önemli bir boşluğu doldururken, ilgili ilgisiz herkes için de önemli bir temel eser…-Selamet Aygün-Türkiye Perakendeciler Federasyon Başk.
Arkasında ciddi bir emek ve derinlik bulunduğu hem bu coğrafyada yaşayan, perakende ve ticaretle ilgilenen herkese olağanüstü bir çıkış noktası, tartışma platformu oluşturacağından hiçbir şüphem yok.-Ali Saydam-
Bu kitap; düşünen okuru, tarihte hızlı bir yolculuğa çıkarıp, işin özünü göstererek, bugünün ruhu ve bugünün bilgisini geçmişin tecrübesine dahil edip, orada harmanladıktan sonra, yine hızla bugüne getiriyor ve bütüncül bir bakışla insanın emeğine yeni kapılar açmaya çalışıyor.-Mehmet Gündem-Yazar – TV Yorumcusu
Bu çalışmayı okuyanlar artık ekonomi biliminin, insanların ve toplumların birbiriyle girdiği maddi ilişkiler bütünü ve bunun tarihinin sonuçları -dersleri- olduğunu anlayacak.
ÖNSÖZ
Ticaret en büyük barış ve huzuru kaynağıdır. Zira ticaretin olduğu yerde barış, huzur ve zenginlik de vardır. Birbiriyle ticaret yapan ülkeler birbirine bağımlı hale gelir. Birbirine kötü bakmaz, savaş odaklanmaz.
Dinimiz İslam da ticarete büyük önem vermiştir. İslam peygamberi Hz. Muhammed hayatının büyük bölümünde ticaretle ilgilenmiştir ve hatta “rızkın onda dokuzu ticarettedir” dediği rivayet edilir. Zaten İslam dünyasının Ortaçağ’daki görkemli yükselişinde de, dünya ticaret yollarının merkezinde yer alması ve Müslüman tüccarların bu konumu çok iyi değerlendirmesinin rolü büyüktür.
Avrupa’nın yükselişi de ticaretle başlar. Haçlı Seferleri deyince aklımıza ilk savaşlar gelir. Oysa dünya tarihi bakımından daha büyük sonuçlar doğuran bölümü denizlerde olmuştur. Avrupa’da deniz ticaretinin gelişmesine, yeni gemiler yapılmasına katkı sağlamıştır. Bunun arkasında Ümit Burnu ve Amerika’nın keşfi gelmiştir. Önce ticaret yollarını sonra da modern ticaret mevhumunu kaybeden İslam dünyası ise gerilemeye başlamıştır.
Türkiye bugün ticaret yaparak hem ülke içinde hem de bu coğrafyada yükselmektedir. Türkiye’nin yeni girişimcileri sınır ve mekân tanımıyor. Bütün dünyaya açılıyor. Hem Türkiye üretilen malı satıyor hem Türk kültürünü yayıyorlar. Ticaretin en büyük barış kaynağı olması sayesinde Türkiye komşularıyla artık ihtilafları değil ticareti konuşuyor.
Ticaret bir bakıma da savaşın medeni halidir. Nitekim ünlü bir düşünür “Savaş barbar içgüdülerin, ticaretse medeni hesapların bir kapışmasıdır.” der. İkisi de başarı için ciddi stratejik planlama gerektirir. Ticari mücadelede de taktikler, ittifaklar, askerler, ele geçirilecek piyasalar, karşılaşılacak şirketler, lojistik hamleler, psikolojik hareketler, moral motivasyon, dağıtım kanallarını temin ve mücadele şartlarını belirleyen mevzular vardır. Nihayetinde savaş da ticaret de birer taktik-strateji sanatıdır; sadece büyük bir heyecanla çalışmak yetmez. Çinli bir strateji gurusunun deyişiyle “Taktiği olmayan bir strateji zafere giden en yavaş yoldur. Stratejisi olmayan taktik ise sadece hezimet öncesi kuru bir gürültüdür”.
Sayın Nurullah Öztürk, bu kitabıyla ticaretin insanlık tarihindeki yerini ve önemini, akıcı ve sürükleyici bir üslupla anlatıyor. Günümüz dünyasından verdiği örnekler özellikle girişimcilerimiz açısından ders niteliğindedir. Özellikle de sadece başarı hikâyelerinin değil, başarısızlık örneklerinin verilmesi ve bunların incelenmesi, yeni girişimcilerimiz açısından çok faydalı olacaktır. Esasında bu kitapta anlatılanlar iş hayatında en paha biçilmez değer olan iş ve hayat tecrübesi kazandıracaktır.
Bu güzel çalışmayı meydana getiren ve bizlere sunan Nurallah Öztürk’ü yürekten kutuluyorum. Ekonomiye, ticarete ve tarihe ilgi duyan herkesin faydalanmasını dilerim.
M. Rifat Hisarcıklıoğlu TOBB Başkanı
* * *
Kitap Hakkında Görüşler
Ticareti ve kısaca “alış veriş” dediğimiz ekonomik ilişkiyi insandan, siyasetten ve toplumların hayatından bağımsız düşünemezsiniz.
Bize ticaretin tarihî serencamını anlatan Nurullah Öztürk, bütün bu faaliyetler kaleminin “ahlak” karşısındaki pozisyonunu da sorguluyor. “Ben ticaretten anlamam ki” diyenlerin de rahatlıkla okuyacakları ve mutlaka ders çıkaracakları bir kitap.
Ahmet Kekeç
* *
Kitap yazmak, daha doğrusu kalıcı olma ihtimali, tehlikesi (!) bulunan izler bırakmak her zaman susup oturmaktan daha risklidir. Cesaret ister. “Ağır ol, molla desinler” türü sözlerle büyümüşüz. Ağır olmak, konuşmamak, yazmamak, kendini ortaya koymamakla eş değer olarak algılanmıştır. Tez ortaya atan hep ‘sorunlu’ bulunur. Akademik çalışmalarda “O şunu demiş, bu bunu demiş, beriki şunun altını çizmiş” şeklindeki dipnotlarla başkalarının görüşleriyle ‘düşünmeyi’, düşünmemeyi (!) öğretmişlerdir. İcat çıkarmamayı, çıkıntılık yapmamayı…
İşte bu kitabın yazarı tam da söz dinlemeyen ‘genç’ edasıyla kendisini ortaya koymuş ve yıllarca Batı’dan öğrenmeye, öğretilmeye kalkılmış olan perakendenin bu topraklardaki ruhunu yakalamaya çalışmış. Yıllarca perakende sektörünün iletişim boyutu içinde bulunmuş bir okur – yazar olarak, Nurullah Öztürk’ün bu eserinden heyecan duyduğumu ifade etmeliyim. Arkasında ciddi bir emek ve derinlik bulunduğu hemen anlaşılan bu çalışmanın, kitapta yazarın da değindiği gibi “Tarihi yapanlarla yaşayanların bir arada bulunduğu, Doğu’dan gelenler için Batı, Batı’dan gelenler için de ‘Doğu’ gibi göründüğü bu coğrafyada” yaşayan, perakende ve ticaretle ilgilenen herkese (kim ilgili değil ki) olağanüstü bir çıkış noktası, tartışma platformu oluşturacağından hiçbir şüphem yok.
Aklınıza, ruhunuza, elinize sağlık Nurullah Bey.
Ali Saydam
* *
Nurullah Öztürk, bu kitapta bize insanlığın maddi olarak en temel ilişkisini anlatıyor; ticaret ve perakende. Ticaretin ama daha çok parakende ticaretin 4000 yıl öncesine uzanan geçmişi, bu kitapta bize gösteriyor ki, ticaret ekonomik bir ilişki olduğu kadar sosyal, kültürel ve tabii politik bir ilişki biçimidir ve bu ilişki biçimi şüphesiz ki, toplumsal yapıları, toplumları ve toplumların, kavimlerin yolculuğunu belirler. Bu kitapta, Asurlu tüccarlardan, Mezopotamya’nın bereketli topraklarınının ürettiğini kadim uygarlıklara dönüştüren halklardan, sonra Anadolu’dan, sonra Balkanlar’dan, sonra da ta Dicle’nin Fırat’ın suladığı topraklarda insanlığın ilk sistematik ticaretininden ve onun düzeninden yola çıkıyor Nurullah Öztürk…
Bütün bu coğrafyalarda başlayan insanlığın ilk yazılı, sistematik, ticarî ve ekonomik uğraşları bu çalışmada gözünüzün önünden geçecek. Osmanlı’nın ticarî uğraşlarını ve onun bilinmeyen birçok yönünü de bu kitapta keşfedeceksiniz.
Kapalıçarşı’nın gizeminden yola çıkarak, şu an dünyada ülkelerin milli geliri kadar ciro yapan parakende devlerine işte bu 4 bin yıllık yolculuktan sonra varacaksınız.
Tabii ki bu kitap sizi parekende ticaretin labirentlerinde dolaştırırken, size bu müthiş, parıltılı ama zorlu dünyanın sırlarını da verecek. Burada başarıları bulduğunuz kadar, ticaretin en acımasız ve insanın özünden uzaklaşan yanlarını da göreceksiniz. Tabii bu kitap, size ticareti anlatırken günümüz kapitalizminin en saf ve en acımasız halini de anlatmış olacak.
Bu çalışmayı okuyanlar artık ekonomi biliminin, insanların ve toplumlanın birbiriyle girdiği maddi ilişkiler bütünü ve bunun tarihinin sonuçlarıdersleri- olduğunu anlayacak. Tabii ki bu kitabı okuyan artık, “Ben ekonomiden anlamam ki!” diyemeyecek.
Biz iktisatçıların, iktisat anlatıcılarının ve yazarların işini çok kolaylaştırdın Nurallah Öztürk, çok teşekkürler…
Dr. Cemil Ertem
* *
Teşekkürler Nurullah Öztürk!
Sevgili Nurullah Öztürk’ü 20 yıldan bu yana tanırım. Sektörün bir neferi, güçlü bir ismidir. Perakende sektörünü çok yakından tanır ve gazetecilikten gelen deneyimleriyle de kalemini iyi kullanır. Öztürk’ü önce Yimpaş Genel Müdürü iken tanıdım. Yimpaş’ı adeta yoktan var etti ve geleceğe taşıdı. Ama ayrıldıktan sonra işler yürümedi. Kiler’de de genel müdürlük yaptı. Kiler’in bugünkü güçlü yapısında Öztürk’ün katkısı vardır. Türkiye’nin çeşitli illerinde düzenlediğimiz konferanslarımıza yorgun ve bitap düşmüş bir şekilde katılarak tecrübe ve deneyimlerini genç kuşaklarla paylaşmasını seven biridir o. “Dünyayı Yöneten Gerçek Güç: Ticaret ve Perakende” isimli kitabında çok önemli konulara değinmiş. Perakende sektöründe Nurullah Öztürk gibi kişilere ve böyle güzel kitaplara ihtiyaç var. Yazmaya devam et sevgili Nurullah. Bu sayede sektör renklenecek ve güzelleşecek.
Cengiz ÇambelRetail Türkiye Editörü, 24 yıllık perakende yazarı
Geçenlerde, aradığım bir ürünü satın almak için BİM’e girdim. Aradım taradım, bulamadım. ŞOK’a girdim! Hayır hayır, bu bir kelime oyunu tabii ki.. Yani “BAUHAUS”çuktan yazdım.
Samimiyetine inandığım için samimi olduğum Nurullah Ağabey, bir kitap yazdığını söyledi. “İçerik nedir?” diye sorduğumda “İçinde mallar var, perakendecilik var.” diyerek cümlesini sürdürürken atıldım:
“Yani medyada üst düzey görev yaptığın için demek ki medyada yer alan ve meselelere toptancı bir bakış açısıyla yaklaşan bilumum malları yazacaksın.” dedim.
“Hayır.” dedi, “O, işin yazar kasa kısmı. Ben, dünyayı yöneten gerçek güç olan ticaret ve perakende sektörünü yazdım.”
Öyle ya, hem Carrefour Türkiye’nin kuruluşunda hem de Yimpaş’ta yöneticilik yapmıştı. Kaldı ki bahsi geçen yerlerden benim de musluk contası dahi almışlığım vardır!
Kallavi bir deneyimin ve birikimin ürünü olan, şahane bir üslupla kaleme alınan bu kitabı beğeneceğinizden eminim. Okuduktan sonra öylesine bilgileneceksiniz ki perakendeciliği bilmeyenlerin yanında “peşin satan adam” gibi oturacağınızdan da eminim!
Fikri Akyüz(Hukukçu-Yazar)
* *
Nurullah Öztürk, bilgi, tecrübe ve görgüsü ile kendini kabul ettirmiş, mesleki donanımlarıyla yetinmeyerek, insanı meziyetleriyle de varolan ve her ortamda ilkeli duruşuyla öne çıkan bir isimdir. Bu önemlidir çünkü, çağımız kendi başarısında soğulan ve her açıdan bencilleşen örneklerle doludur.
Öztürk, kendisi ile birlikte insanı da düşünen, hatta sıkça kendini arkaya atıp, insanı öne çıkaran bir ahlakın da temsilcilerindendir. Mazisinde çeşitlilik ve başarı olan bir kariyerin içinden gelir ve öğrenmek onun için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır.
Bu haliyle ezber bozan insanlardan biridir o. Fakat herkesin bir kusuru vardır, Öztürk’ün kusuru da; bilgi ve tecrübesini uzun zaman sözlü aktarması, yazıya pek itibar etmemesidir.
Neyse ki bu hatadan vazgeçmeye karar verdi ve “Dünyayı Yöneten Gerçek Güç: Ticaret ve Perakende” adını verdiği çalışma ortaya çıktı.
Bu çalışma, bilgi ve tecrübe ışığında dün ile bugünün kavuşması ve yeniden yorumudur. İnsanlık tarihi büyük miktarda benzerliklerin ve az miktarda da farklılıkların tarihidir. İnsan benzer hatalar yapar ve benzer çıkışlar yapar…
Önemli olan yolun uzun ve derin olduğunu, kaos ve fırsatların hep iç içe bulunduğunu unutmamaktır.
Düşünen okuru, tarihte hızlı bir yolculuğa çıkarıp, işin özünü göstererek, bugünün ruhu ve bugünün bilgisini geçmişin tecrübesine dahil edip, orada harmanladıktan sonra, yine hızla bugüne getiriyor ve bütüncül bir bakışla insanın emeğine yeni kapılar açmaya çalışıyor.
Öztürk, ayrıca bu çalışma ile tarihi bugüne getiriyor, bize de tarih olacağımız mesajını veriyor… Tarihe geçecek işlere imza atmanın kodlarına ışık tutarak…
O yüzden, Nurullah Öztürk umurumuzdaki insanlardan biridir.
Öyle anlaşılıyor ki Özturk’ten başka kitaplar da gelecek…
Mehmet GündemYazar / TV Yorumcusu
* *
Uzun yıllardır Türk ticaret ve perakendesinde çok önemli çalışmalar yapmış, çok değerli katkılarda bulunmuş kıymetli arkadaşım Nurullah Öztürk’ü bu eseri için içtenlikle kutluyorum.
Ticaret ve perakendenin doğuş, gelişme ve değişimini tarihî perspektifte çok net ve anlaşılır bir şekilde bize anlattığı bu kitap, Türk Ticaret ve Perakendesinin içinde olan herkesin mutlaka okuması gereken bir kaynak niteliğinde. Ticaret ve Perakendenin gelişimi ve dünyaya hakimiyetle olan ilgisinin çok güzel anlatıldığı bu kitabı okumak büyük bir zevkti ve çok da öğreticiydi.
Teşekkürler Nurullah Öztürk! Eline, kalemine sağlık!
Mustafa KalkandelenPerakende Danışmanı / Metro Yönetim Kurulu Üyesi
* *
Nurullah Öztürk, perakendenin başlangıcından bugüne kadar yaşadığı süreci özetlerken bizleri de ticaret ve perakendenin keşif yolculuğuna çıkartıyor. Öztürk;
Global, ulusal ve yerel zincirlerle bütünleşmiş deneyim ve gözlemlerinden yola çıkarak herkese kaynak ve kılavuzluk edecek bir manifesto yazmış adeta…
Bu eserde ticaret ve perakendenin gücü ve önemi, tarihî akış içerisinde ele alınırken, aslında başarı için özümüze dönme çağrısı da yapılıyor.
Fakat işin bir de hüzünlü yanı var ki; o da, bu kadar tarihî derinliğe sahip medeniyet mirasçılarının bundan haberdar olmayışı ve hâlâ küresel bir marka inşa edememiş olmalarıdır…
Bu eser, alanında önemli bir boşluğu doldururken, ilgili ilgisiz herkes için de önemli bir temel eser niteliğindedir.
Selamet AygünTürkiye Perakendeciler Federasyon Başk.
*
GİRİZGÂH
“Gökkubbe altında söylenmemiş söz yoktur.” vecizesi şüphesiz ki doğrudur. Çağlar boyu bütün bilgeler, yaşadıkları coğrafyalarda insanlara olaylar ve hakikatler hakkında bilgiler sunmuş, yol gösterici olmuşlardır. Önceleri bilginin dolaşımı uzun zamanlar almasına karşın içinde yaşadığımız ‘dijital çağ’da dünyanın en ücra köşesinde üretilen bir bilgiye saniyeler içerisinde ulaşmak artık mümkün. Buna bağlı olarak da her şey her zamankinden daha fazla karmaşık, birbirine bağlı ve bağımlı halde…
Baş döndürücü bu hıza rağmen insanlık, köklerine sımsıkı bağlı. Çünkü ulusların zenginliği kültürel kodlarında, gelenek ve göreneklerinde saklıdır. Bir ülke biriktirebildiği ve bağlı olduğu kültür unsurları kadar ülkedir.
Üzerinde yaşadığımız Anadolu coğrafyası çok önemli medeniyetlere ev sahipliğinin yanı sıra komşuluk da yapmıştır. Hitit, Lidya, Asur, Frigya, Yunan bunlardan birkaçı…
Anadolu, her konuda dünyanın merkezidir. Ticaret de perakende de bu coğrafyada doğmuş ve gelişmiş; bu coğrafyadan dünyaya yayılmıştır. Tarihçi Muller, uygarlığın bu önemli odağına ‘’Tarihin Mekiği’’ adını vermiştir.
Dinler de bu coğrafyada zuhur etmiştir. İncillerden bir tanesi olan Juhana, Efes’te yazılmış, Antakya’da eğitim gören Aziz Paul da Hıristiyanlık inancının ilkelerini Efes’ten dünyaya yaymıştır. Bu coğrafya Hıristiyanlık’ın beşiği; İslam’ın kalesi, koruyucusu ve kılıcı olmuştur. İşte bu ve benzeri nedenlerden dolayı buraya “Tarihin açık hava müzesi” denmektedir.
Tarihi yapanlarla yaşayanların bir arada bulunduğu bu coğrafya Doğu’dan gelenler için Batı, Batı’dan gelenler için de Doğu gibi görünür.
Tarımla birlikte, bakır, tunç, kalay, çelik gibi madenlerin anavatanı, ilk madeni paranın icat edildiği, ticaret hukuku ve askerlik ilminin yazıldığı yerin adıdır Anadolu…
Selçuklu ve Osmanlı, tarihin bu önemli kavşak noktasını merkeze alarak yürüyüşlerine devam etmek istemişlerdir. Her iki devlet de bir dünya gerçeğini çok erken fark etmiştir. Ticaret ve ekonomi ile desteklenmeyen devletin dünyaya egemen olması da yaşayabilmesi de mümkün değildir. Bu nedenle ticaret ve ekonomiyi hep en ön planda tutmuşlardır.
Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm bu kitap için, ticaret ve perakendenin gelişim ve değişim çizgisinin nerede ve nasıl başladığını araştırmaya koyulduğumda, yolumun “yolların başlangıcı”na çıkması beni çok fazla şaşırtmadı. Yıllar önce bir konferansta “Türk perakendesinin uluslar arası olma şansı var mı?” konusunda konuşmam istendiğinde bu işin köklerini araştırmaya koyuldum. Araştırmalarım esnasında dünyanın ilk alışveriş merkezinin Kapalıçarşı olduğu gerçeği ile karşılaşmam, bu bilginin kitaplarda gizlenmiş bir bilgi olması merakımı daha da artırdı. Ticaret ve perakende tarihine yolculuğum böyle başladı diyebilirim. İşte o günden bu yana vakit buldukça ticaret ve perakende tarihi üzerine araştırmalar yaptım.
“Dünya Ticaret Tarihi” kitabının ünlü Fransız yazarı Sedillot’un, ticaret tarihini ele alırken sadece kendi yaşadığı coğrafyayı merkeze alması ve dünyanın kalan kısmına çok az yer vermesini geleneksel bir bakış açısının yansıması olarak değerlendirdim. İşin aslının da kitlelere aktarılması gerekirdi ki, bu konularda maalesef çok da fazla yerli kaynak olmadığını söylemeliyim.
Dünyanın başlangıcından bugüne kadar, ticaret ve perakendecilik, dünya imparatorluğu hevesi ve hayali kuranların en önemli destek ve dayanağı olmuştur. İlk çağlardan bugüne kadar ülkelerin istila ve fethi, silahla değil ekonomi ve ticaret yoluyla gerçekleşmiştir. Markalar bu fethin en önemli araçlarıdır. Wal-Mart’ın arkasındaki güç ABD olduğu kadar ABD’nin arkasındaki güç de Wal-Mart ve diğer ticarî markalarıdır.
İçinde yaşadığımız dünyaya şekil ve yön verenler, siyasileri de yöneten ve yönlendiren ticaret ile perakende insanlarıdır.
Kitapta ticaret ve perakendenin önemine hem de içinde yaşadığımız coğrafya ve tarihin önemine vurgu yapmak ve bir kez daha not düşmek için tarihî seyir içerisindeki yolculuğu, ticaret kervanlarının yolculuğu misali önemli duraklarıyla ele almaya çalıştım.
Bu yolculuk esnasında en önemli tespitlerimizden biri, belki de en önemlisi; “yüzyıllar boyunca tüm önemli medeniyetlerin beşiği olmuş, dünyanın yönetim merkezi olma özelliğini üstlenmiş bir medeniyetin temsilcilerinin nasıl oldu da ticaret, perakende,