MAKSİM GORKİ
(Aleksey Maksimoviç Peşkov)
(D. 28 Mart 1868, Nijri Novgorod, Rus Çarlığı – Ö. 14 Haziran 1936, Moskova, SSCB)
Rus öykü, oyun ve roman yazarı. Serserileri ve toplumdışı insanları anlattığı öyküleriyle tanınmış, daha sonra Rus toplumunun sosyalist düzene geçiş sürecini yansıtan yapıtlar vermiştir.
Küçüklüğü Astrahan’da geçen Gorki, beş yaşındayken babasını kaybetti. Annesi yeniden evlenince, doğum yeri Nijri Novgorod’a döndü. Orada anneannesi ve büyükbabası tarafından büyütüldü. Büyükbabasının zoruyla sekiz yaşındayken çalışmaya başladığı için, ancak birkaç ay okula gidebildi. Çeşitli işlere girip çıktı. Bu sayede Rus insanının, alt sınıfların, işçi, esnaf, küçük burjuva katmanlarının hayatını yakından tanıma olanağı buldu. Bir ayakkabı tamircisine ve bir ikon ressamına çıraklık etti. Volga üzerinde çalışan bir buharlı gemide bulaşıkçılık yaparken aşçının özendirmesiyle okumaya başladı, okumak çok geçmeden en büyük tutkusu haline geldi. Ustalarından ve patronlarından sürekli dayak yiyen yazarın küçük yaşta edindiği bu deneyimler, sonradan yazarın Rusçada acı anlamına gelen ‘Gorki’ takma adını seçmesine neden oldu. Kazan’da geçen ilk gençlik yıllarında fırıncılık, tersane işçiliği ve gece bekçiliği yapan Gorki, içinde yaşadığı sefaletin baskısıyla 1887’de intihar girişiminde bulundu. Akciğeri delinen Gorki, ömür boyu rahatsızlık çekecek, tüberkülozdan kurtulamayacaktı. Yirmi bir yaşında Kazan’dan ayrıldı.
Gorki, ilk öyküsü Makar Çudra‘yı (1892) Tiflis’te yerel bir gazetede yayımladı. Onu asıl üne kavuşturan öyküsü ise 1895’te Russkoye Bogatstvoadlı aylık dergide yayımlanan Çelkaş oldu. En başarılı yapıtlarından biri olan Çelkaş‘la, Gorki’nin Rusya’da ayaktakımını konu aldığı ünlü ‘serseri dönemi’ başladı. 1899’da, en iyi öyküsü sayılan Dvadtsat şest i odna‘yı (Yirmi Altı Erkek ve Bir Kız) yazdı. Yine 1899’da yazdığı ilk romanı Foma Gordeyev‘i, 1902’de yazdığı en ünlü oyunu sayılan Na dne (Ayaktakımı Arasında; 1902) izledi. 1906’da yazdığı Mat’ı (Ana) Rus devrimci hareketine ithaf etti. Roman, Pudovki’nin sessiz filmiyle beyazperdeye (1926), Brecht’in Die Mutter (Ana) adlı oyunuyla da sahneye aktarıldı.
Gorki 1899-1906 yılları arasında Petersburg’da yaşadı. Marksizm’i benimseyerek Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ni destekledi. Bolşeviklerin safına geçti. Ancak Lenin’le sık sık görüş ayrılığına düştü. 1901’de Jinz adlı dergide yayımlanan ‘Pesnya o burevestnike‘ (Fırtına Kuşunun Türküsü) adlı şiiri yüzünden dergi kapatıldı. Tutuklanan Gorki, çok geçmeden serbest bırakıldı. 1902’de Petersburg Bilim ve Sanat Akademisi’ne üye seçildiyse de daha sonra siyasal nedenlerle üyeliği geri alındı. Bu dönemde, devrimci genç yazarlara sansürün elverdiği ölçüde destek vermeyi amaçlayan Znaniye(Bilgi) adındaki yayınevini kurdu. Bu yayınevi aynı zamanda, edebiyatta Znaniye okulunun da temeli oldu.
1905 Devrimi’nde önemli rol oynayan yazar, ertesi yıl tutuklandı; ancak dış ülkelerden gelen protestoların da etkisiyle serbest bırakıldı. 1906’da çıktığı ABD gezisinden edindiği izlenimleri, New York kenti öykülerini topladığı Gorod Joltovo dyavola‘da (Sarı Şeytanın Kenti; 1906) dile getirdi. Aynı yıl, Rusya’dan ayrıldı ve sürgün hayatı başladı. Bu dönemi çoğunlukla Capri’deki (İtalya) evinde geçiriyordu. Lenin’in önderliğindeki devrimci hareketle bağını kopartmamıştı, ancak İspoved (Bir İtiraf;1908) adlı romanında değindiği bogostroitelstvo(Tanrı yaratma) denen dinsel-felsefi eğilim yüzünden Lenin dahil olmak üzere pek çok Marksist’ten eleştiri aldı. Görüşleri ‘Marksizm’den sapma’ olarak tanımlandı.
1913’te Rusya’ya dönen Gorki, Rusya’nın I. Dünya Savaşı’na girmesine karşı çıktı. Kasım 1917’de ise, Bolşeviklerin iktidara el koymalarını eleştirdi. Yaklaşımı, Lenin’le aralarının açılmasına yol açtı.
1919’dan itibaren hükümetle işbirliğine girişip, bilim ve kültürün çöküşünü önlemek amacıyla çeşitli kurumlaşmaların temelini attı. Bu kurumlardan biri de, yazarların sıkıntılarını hafifletmek, en azından çeviri yaparak gelir edinmelerini sağlamak amacıyla oluşturduğu Mirovaya Literatura (Dünya Edebiyatı) adlı kurumdur.
1913-1923 arasında, Detstvo (Çocukluğum; 1913-14), V lyudyah (Ekmeğimi Kazanırken; 1915-16) ve Moi universitet‘ten (Benim Üniversitelerim; 1923) oluşan otobiyografik üçlemesini yayımladı. Bu üçlemesini, 1921-1928 arasında yeniden dönmek zorunda kaldığı İtalya’da bitirdi. Bu dönemde, pek çok ülkeye yolculuklar yapmasına rağmen, ülkesine dönmemesinde sağlığının bozulması kadar, devrim sonrası yaşamdan dolayı uğradığı düş kırıklığının da etkisi oldu. 1929’da ülkesine döndüğünde Stalin dönemi başlamıştı ve Gorki artık Sovyet yazarlarının tartışmasız önderi sayılıyordu. Son dönem yapıtlarının hemen hepsinde devrim öncesi dönemi ele aldı. Delo Artamonovih‘de (Artamonovlar; 1925) devrim öncesi Rus kapitalizminin yükselişini ve çöküşünü anlattı. Yegor buliçov i drugiye (Yegor Buliçov ve Ötekiler; 1932) ve Dostigayev i drugiye(Dostigayev ve Ötekiler; 1933) adlı iki yeni oyun daha yazdı. Rus yazarlarla ilgili anılarını anlattığı yapıtları da çok beğenildi: Vospominaniya o Tolstoy(Tolstoy’dan Anılar; 1915), O pisatelyah (Yazarlar Üzerine; 1928) ve Çehov, otriuki iz vospominaii(Çehov, Anılardan Yapraklar; 1905). Gorki, 1936’da öldü.
Türkçeye çevrilen eserlerinden bazıları şunlardır: Meşçane (1901; Küçük Burjuvalar, 1967), Jizn nenujnovo çeloveka (1907; Halk Düşmanı, 1979), Skazki ob İtalii (1911; İtalya Hikâyeleri, 1970), Zametki iz dnevnika (1924; Güncemden Yapraklar, 1984), Vladimir İliç Lenin (1924; Gorki Lenin’i Anlatıyor, 1980) ve Jizn Klima Samgim (1927-1936; Klim Samgin’in Hayatı, 1975, 1. cilt).