Roman (Yabancı)Roman (Yerli)

Acemi Cadı

 

“Hex Hall’un kapağını açmak bir kutu çikolatanın kapağını açmak gibi, kendinize hâkim olmanız mümkün değil! Sonuç: Sophie Mercer beni büyüledi!”
–Becca Fitzpatrick
On iki yaşında cadı olduğunu öğrenen Sophie Mercer’in başı o günden sonra bir daha dertten kurtulmaz. Cadı olmak hiç de öyle umduğu gibi havalı bir şey çıkmamıştır: Çalı süpürgesiyle etrafta uçması yasaktır mesela, hâlâ herkes gibi otobüse binmek zorundadır. Konuşan bir kedisi de yoktur (zaten alerjisi vardır). Ayrıca semender gözü gibi şeyleri nereden bulabileceğini bile bilmez. Yaptığı acemice büyüler yüzünden annesiyle birlikte sürekli okul ve eyalet değiştirmek zorunda kalan Sophie okul balosunda denediği aşk büyüsünü de yüzüne gözüne bulaştırınca kendini bir anda sorunlu cadıların, perilerin, büyücülerin, vampirlerin ve kendi deyimiyle diğer “hilkat garibesi” ergenlerin gönderildiği bir ıslahevi olan Hex Hall’da bulur. Burada da başını belaya sokmaktan geri kalmayan Sophie daha ilk günden süper model gibi görünen üç güçlü cadıyı kendine düşman eder, göz kamaştırıcı bir büyücüye abayı yakar, tüyler ürperten bir hayaleti peşine takar; bütün bunlar yetmezmiş gibi kampüsteki yegâne vampirin de oda arkadaşı olur. Üstelik bu vampir bir önceki oda arkadaşının esrarengiz ölümünün baş şüphelisidir. Ama Sophie çok daha büyük bir tehditle karşı karşıyadır: Kadim bir gizli topluluk bütün “hilkat garibelerini” özellikle onu ortadan kaldırmaya ant içmiştir.

Felicia Miller tuvalette ağlıyordu. Yine

O olduğunu biliyordum çünkü Felicia’ yı Gren Mountain Lisesi’ ne gittiğim üç ay içerisinde iki kez tuvalette ağlarken görmüştüm. Kendine özgü bir ağlaması vardı. Her ne kadar on sekiz yaşında yani benden iki yaş büyük olsa da yüksek sesle ve içli içli ağlardı.

Önceleri zaman zaman umumi tuvaletlerde ağlamanın her genç kızın hakkı olduğunu düşünüp onu rahat bırakmıştım.

Fakat bu gece balo gecesiydi ve abiye kıyafetler içinde hıçkıra hıçkıra ağlamak gerçekten üzücüydü. Ayrıca Felicia’ ya karşı zayıf bir noktam oluşmuştu. Gittiğim her okulda ( on dokuz ya da daha fazla ) onun gibi bir kız vardı. Ben bir ucube olduğumdan insanlar beni aşağılamıyorlardı çoğunlukla beni görmezden geliyorlardı. Fakat diğer taraftan Felicia boks torbası olarak kullanılan sınıftaydı. Onun için okul çalınan öğle yemeği paralarının ve kötü notların geçit töreninden başka bir şey değildi. Tuvalet kapısının altından baktım , sarı şeritli sandaletlerin içinde bir çift ayak gördüm.

Felicia ?  diye seslendim. Kapıyı hafifçe vurarak Sorun nedir ?

Kapıyı açıp bana öfkeli ve kızarmış gözlerle baktı.

Sorun ne mi ? Şeyy bir bakalım , Sophie bu gece son yılımın balo gecesi etrafımda herhangi bir yerde bir kavalye görebiliyor musun ?

Imm … Hayır. Fakat sonuçta kızlar tuvaletindesin yani …

Ayağa kalkıp burnunu kalınca bir tuvalet kağıdı tomarıyla silerken Ne ? dedi Kavalyem dışarıda bir yerlerde beni mi bekliyor yani ? Lütfen. Aileme yalan söyledim. Onlara kavalyem var dedim. Bu yüzden onlarda bana bu elbiseyi aldılar. Sarı taftasına sanki öldürmeye çalıştığı bir böcekmiş gibi vurdu. Ayrıca onlara randevum olan kişinin beni burada beklediğini söyledim bu yüzden de beni arabayla bıraktılar. Onlara mezuniyet balosuna ben kimsenin davet etmediğini söyleyemedim işte. Üzülürlerdi. Gözerlini kaçırdı. Ne kadar zavallıca değil mi ?

O kadarda değil dedim Bir sürü kız partiye yalnız geldi.

Yüzüme dik dik baktı. Senin kavalyen var mı?

Benim vardı tabii ki bu kişi Ryan Helerman’ dı. Benden daha az popüler olan tek kişiydi. Fakat yinede kavalyeydi. Ayrıca annemde biri bana teklif ettiği için oldukça heyecanlıydı. Bunu benim uyum sağlamaya attığım bir adım olarak görüyordu.

Uyum sağlamak annem için oldukça önemliydi.

Sarı elbisesinin içinde burnunu silerek karşımda dikilen Felicia’ yı izledim. Kendime hakim olamadan önce ağzımdan tamamen aptalca bir şey çıktı :  Yardım edebilirim.

Felicia şişmiş gözlerle bana doğru baktı. Nasıl ?

Kollarımı onunkilere dolayıp onu ayağa kaldırdım. Önce dışarı çıkmamız lazım.

Tuvaletten çıkıp kalabalık jimnastik salonuna doğru gittik. Felicia ben onu ikili büyük kapıdan park alanına çıkarken temkinli görünüyordu.

Eğer bu bir tür eşek şakasıysa çantamda biber gazı var dedi küçük sarı bir el çantasını göğsüne bastırmıştı.  Her ne kadar nisanın sonuna gelsek de hava serindi ve  ikimizde elbiselerimizin içinde titriyorduk. Tamam dedim eğer mezuniyet gecende biriyle birlikte olabilseydin bu kim olurdu ?

Bana işkence çektirmeye mi çalışıyorsun ? diye sordu.

Sadece soruma cevap ver.

Sarı ayakkabılarına bakarak cevap verdi : Kevin Bridges ?

Bu hiç sürpriz olmamıştı. SGA başkanı futbol kaptanı her yanından çekicilik akan … Kevin Bridges hemen hemen her kızın mezuniyet balosu için seçeceği çocuktu.

Tamam o zaman Kevin olsun. Diye fısıldadım parmaklarımı şıklatıp. Ellerimi gökyüzüne kaldırdım gözlerimi kapattım ve Felicia ‘yı Kevin ‘in kollarında hayal ettim. Bu görüntüye odaklandıktan sadece birkaç saniye sonra ayaklarımın altında hafif bir sallantı ve tüm yolu aceleyle koşup açılmış ellerime gelen su gibi bir duygu hissettim. Saçlarım omzumdan havalanmaya başladı. Sonra Felicia’ nın nefesini duydum. Gözlerimi açtığımda tam da umduğum şeyi buldum. Başımın üzerinde kocaman siyah bir bulut girdap oluşmuştu mora çalan kıvılcımlar içinde parlıyordu. Konsantre olmaya devam ettim ben devam ettikçe bulut daha hızlı dönmeye başladı ta ki bir delik olan muazzam bir halkaya dönüşene kadar. Büyü simidi ona bu ismi on ikinci yaş günümde ilk kez oluşturduğumda vermiştim.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Çiçekler Susayınca

Editor

Cydonia

Editor

Dallar Meyveye Durdu

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası