BIRINCI BÖLÜM
İSLAM; HER YERDE HAZlR ve NAZIR
AMA ÇOK UZAKLARDA
İslam’ın uluslararası yaşamın her düzeyinde boy göstermesi, çağdaş tarihin en temel verilerinden birini
oluşturuyor. Özellikle son yirmi yıldan beri, bitmek tükenmek bilmeyen sorulara konu olan İslam, artık
güncelliğin bir parçasıdır. Bazıları için kaygı kaynağı, bazıları için de ürkütücü bir bilmece olan İslam, bir
yüzyıldan fazla bir süre boyunca, İslami olguyu, şarkiyatçı bilginin desteğiyle çepeçevre kuşattığına inanan Batılı anlayışa bir tür meydan okumayı ifade ediyor. İslam dünyasının oluşturduğu sahnede günümüzde
meydana gelen çeşitli devrimler ve tepkiler, Batı’nın gerçek bir bilgilenmeden çok önyargılara dayanan
İslam’ a bir tür bakış açısını her gün tartışmaya açıyor.
“Doğu”, Araplar ve lslam dünyası hakkında edinilen fikirler manzumesi, dağılıp gidiyor. Kitle iletişim
araçları milyonlarca insanın İslam’ın yeni simalarını ve görüntülerini keşfetmelerine imkan sağlıyor ve
böylece geleneksel ifadelerin boşluğunu ortaya koyuyor. Bazıları İslam konusundaki bilinen kesin fikirlerine sıkı sıkıya sarılıyorlar; fakat birçok kişi de bilgilenmeye, anlamaya çalışıyor. Artık söz konusu olan,
egzotizmin seraplarına esir düşen bir merak değil, günümüz dünyasında İslami olgunun önemi karşısında gerçek bir bilinç uyanışıdır. lslam dünyasında süregelen değişiklikler, dışarda ve özellikle Avrupa’da bu dünyanın yeni toplumsal ve siyasal dengelere doğdu evrimleşmesinin doğal bir evresi olarak algılanmaktan uzaktır. Batının görüş açısı, İslam dünyasının kaynaşmasında, ilgili ülkelerin ekonomik güvenliği ve barışı açısından ağır tehditlerin belirtilerini görme eğilimindedir. Bir başka çağın bostan korkulukları ortaya çıkarıyor: ” İslami tehlike”, “Haça karşı Hilal”; berrak bir tahlilin daha sakin bir teşhisi gerektirdiği bir ortamda, “Kutsal savaş” etiketi altında fanatizmin ve yabancı düşmanlığının patlama riskleri kestirmeye çalışılıyor.
Zira, en aza indirgenmesi mümkün olmayan -fazla dramatize de edilmemesi gereken- kaynaşmaların
ötesinde, söz konusu olan, Batı’nın siyasal, ekonomik ve kültürel emperyalizminin doğal bir sonucu olan·
moderniz karşısındaki savunma tepkileridir. Yani Batı uygarlığına karşı, öz değerleri açısından değil, fakat yabancılaşmış simgelerine karşı ateşli bir karşı çıkış; böylece temellerini imanda ve İslam kültüründe
arayan ve köktenci ve entegresi bir söylerinde bulan sürekli bir gerçeklik arayışı. Yani, geçmişte arkaik evrenlerine sığınırmış, kurtuluş ideolojilerinin (ya da teolojilerinin) yoğun biçimde adalet ve saygınlık duyguları aşıladığı halkların, heyecanlandırıcı bilinçlenmesi. Yani, İslam dünyasının giderek bütününü kucaklayan bir büyük sarsıntı.
Olgu, bazı bakımlardan kaygı verici boyutlar içeriyorsa, bunun nedeni İslamiyet’in temsil ettiği alanın
jeopolitik ve kültürel kapsamının genişliğidir. Burada, uzun süre uluslararası sahnenin geri planında sürgün
tutulduktan sonra tarihte yerini alan bir milyardan fazla insan yaşamaktadır. Sömürge döneminden yeni çıkan (50 ve 60’dan beri) ve çoğunlukla gülünç düzeydeki kaynaklarla ve teknik imkânlarla bir kalkınma
sürecine giren ülkeler arasında, büyüme krizi içinde bulunan birçok Müslüman ülke bulunmaktadır. Ancak
bunlar etnik ve dil düzeyindeki aykırılıksan, hatta dinsel zıtlıkların, modern tipte bir Devlet-Ulus’un
kurumsal yapılarının kuruluşunu engellediği yerlerde aynı zamanda bir kimlik, bir siyasal istikrar, bir sosyokültürel denge arayışı (gerçek bir ulusal uzmanlaşmanın olmadığı yerlerde) içindedirler.
Bu ön açıklamalarla, İslam’ın yanlış tanınması olmasa bile, en azından İslam dünyasının oluşturduğu
büyük insani bütünün gerçeklerinin ve zihniyetlerinin yanlış anlaşılmasının altı çizilebilir. İslami olgunun
büyüyen önemi gözlemcilerin ve medya sorumlularının dikkatini çekiyor olsa da, basın yayın organlarında
ve kitaplarda İslam hakkında. yazılıp çizilenler, bir Müslüman’ın keyfini kaçırabilir. Çünkü bunlar, lslam
dünyasının sorunları hakkında yeniden uyanan ilgiyi yansıtmakla birlikte, sorunları o denli garipleştirirler
ki, bunları kamuoyu açısından anlaşılmaz hale getirebilirler. “Nasıl Acem Olunabilir?” – Montesquieu’nün
önceki yazı
sonraki yazı
BENZER İÇERİKLER
Yükleniyor....