Bir varmış, bir yokmuş. Gökte uçan, dağda gezen bir karga varmış. Bir gün ayağına bir diken batmış. Çıkarıp bir kocakarıya göstermiş. “Sakla, sonra gelip alırım” demiş. Kocakarı, birkaç gün saklamış. Sonra da şamdanını yakarken yanlışlıkla dikeni de yakmış. O anda karga gelip dikenini istemiş. “Yandı, ne yapayım” demîş.Karga çıkmış evin karşısında bir dala. Başlamış “ya şamdan, ya diken” diye bağırmaya. Saatlerce bağırınca, kadın kurtulmak için şamdanı vermiş. Karga almış şamdanı, varmış başka bir yaşlı kadının yanma. “Sakla” diyerek şamdanı vermiş. Yaşlı kadın, şamdanı yakarak ahırına inmiş. İnek bir tekmede şamdanı kırmış. Karga gelmiş istemiş. Tuz buz olduğunu öğrenince, “öyleyse ineği ver” demiş. Kadın kulak asmamış. Karga da çıkmış bir dala: “Yaşamdan, ya inek” diye bağırmış da bağırmış. Kadın bakmış kurtuluş yok, ineği vermiş. Karga ineği alıp, başka bir kocakarıya götürmüş ve “bunu sakla, gelip alırım” demiş. Aradan günler geçmiş, karga gelmemiş. Kocakan da ineği kesip, oğlunun düğününde ziyafet çekmiş. Karga düğün bitiminde gelip ineğini istemiş. “Yok” cevabını alınca da, bu sefer, “gelini ver” demiş. Tabii ki vermemişler. O da çıkmış bir dala, başlamış bağırmaya: “Ya inek, ya gelin!” Saatler sürmüş. Sonunda gelini kargaya vermek zorunda kalmışlar. Almış gelini düşmüş yola. Gelmiş dağ başındaki bir çobanın yanma. “Ver kavalını, al gelini” deyince, çoban bakmış gelin güzel. Razı olmuş. Karga da başlamış kavalı çalmaya:
“Dikeni verdim, şamdanı aldım,Şamdanı verdim, ineği aldım,İneği verdim, gelini aldım,Gelini verdim, kavalı aldım,Düttürü düt de, düttürü düt…”