Sadakat-siz misiniz? Harikulade bir ev… Piyanonun üstünde on bir yıllık ideal bir evliliğin saadet fotoğrafları… yakışıklı ve anlayışlı bir eş… dokuz yaşında bir çocuk… köpek… tenis dersleri… türlü çeşit hobiler… “Bir kadın daha ne ister?” “Sadakatsiz” filmi bu soruyu kadınların kafasına kakıyor.
Hem de öyle kurnazca yapıyor ki bunu, seyreden kadınlar başroldeki Connie’nin yerinde olmaya can atsın diye koca rolünü “dayanılmaz” Richard Gere’e oynatıyor.
Ve Connie, bütün bunları riske atıp eşini (o güzelim adamı) bir serseriyle aldatıyor. *** Adrian Lyne’in ihanet edenler ya da aklından geçirenler için çektiği bir korku filmi “Sadakatsiz”… Lyne, daha önce “Öldüren Cazibe”de aldatan erkeğin başına gelebilecekler konusunda gözümüzü korkutmuştu.
Tehdit sırası kadınlarda… Rüzgârlı bir gün… sokakta “hayta”yla tesadüfi çarpışma… dizden yaralanma… tedavi için eve davet… “rüzgâra kapılma”… mantoyu çıkartırkenki ilk sıcak temasın baş döndüren ürpertisi… Evde ütü bulaşık, burada Fransız âşık; evde çocukla ödev, burada çıtırla peşrev… Connie, kalsa eşine ihanet edecektir; kalmasa kendine…
Kalır. “Serseri”nin kadın ayartmakta kullandığı rubailer kitabında Ömer Hayyam “Bu an, senin hayatın” demektedir. “O an” için hayatını gözden çıkarır. “Hata yaptım” endişesine “Şeytan”ın müsekkini hazırdır: “Hata yoktur… yaptığın ve yapmadığın şeyler vardır”.
Dönüş treninde gözlerinde şehvetle nedamet birlikte parıldar. Evde ise yalanın o soğuk tebessümü yerleşir yüzüne… *** Artık âşıktır. Bedeninde erotik iç çamaşırları, setinde “o”nun müziği, dilinde onun şiiri, aklında onun bedeni…