Felsefe-Sosyoloji-Psikoloji

Darwin / Düşüncenin Ustaları


Darwin insanların ataları maymunlardır teorisini savunduğu Türlerin Kökeni adlı kitabı 1859 yılında yayımlandığı zaman bilim dünyasında ve halk arasında öfkeli tepkilere neden olmuştu.

Onun evrim teorisi hakkındaki düşünceleri ve bilime yaptığı katkıların değeri bugün bile kuşkuyla karşılanıp tartışılmaktadır.

Darwin’in belli başlı bilgilerini ve tartışmalarını inceleyen bu kitapta Jonathan Howard, onun modern biyolojinin gelişmesindeki önemli çalışmalarını savunuyor.

İçindekiler

1.  Darwin’in Yaşamı.

2.  Darwinizmin Temeli .

3.  Doğal Ayıklanma ve Türlerin Kökeni .

4.  Doğal Ayıklanma Aracılığıyla Evrimin Kanıtlanması

5.  Cinsiyet, Değişim ve Kalıtım

6. İnsan.

7.  Mükemmelleşme ve Gelişme

8.  Darwinizm ve İdeoloji .

9. Bir Bilim Adamı Olarak Darwin:

Bir Değerlendirme

Ek Okuma.

DİZİN

Önsöz

Darwin’in ölümünün yüzüncü yıl dönümüne, onun bilgi dünyasına yaptığı katkının geçerliliğini ve önemini sorgulayan yaygın bir kuşkuculuk ve rahatsızlık havası eşlik etmektedir. Darwin’in bilimsel çalışmalarını kısaca ve yalın bir dille tanımlamaya çalışmanın şüphesiz ki tam zamanıdır. Benim Darwin ile onun karşıtlarına aynı uzaklıkta olmamam anlamında, bu kitap tarafsız değildir. Çalışan hiçbir biyolog, Darwin’in çalışmalarının genel olarak biyolojik düşüncenin gelişimi için ifade ettiği can alıcı önemi fark etmeksizin, onun çalışmalarını okuyup anlayamaz. Ancak kitabın, Darvin’in düşüncesinin tutarlılıktan yoksun olan veya eleştirel incelemeler karşısında ayakta kalamayan boyutlarına işaret etmesi bakımından adi! olmasını umut ediyorum. Darwin’in biyoloji için ifade ettiği önemi vurgulamak, herhalde Darwinizmin hareket, noktalarının ve uygulama alanlarının sınırlandırılması olarak değerlendirilecektir. Ancak bu saçma olurdu. Modern evrim teorisini anlamanın yegâne mantığı, insan yaşamı ve insan toplumunun belirli bir noktaya kadar biyolojik olgular olduğunu, bu terimlerle ele almak büyük güçlükler yaratsa bile, yine de biyolojik olduğunu anlamaktır. İşte bu yüzden katı biçimde konunun özüne, yani Darwin’in biyolojiye yaptığı katkıya bağlı kaldım. Darwinci felsefe veya’Darwinci toplum, Darwin’in düşüncesinde herhangi bir yeri olmayan sonradan doğma yapılardı. Darwin, biyolojideki evrim ile toplumun evrimi arasında paralelliğin oldukça güçsüz bir analojik benzerlikten ibaret olduğunu göremedi. Sosyal ve siyasal felsefe İle Darwin’in Darvinciliği arasındaki kesinleşmiş ayırım, yalnızca Darwinizmi ele almamızın başlıca gerekçesidir; eğer bir gerekçeye ihtiyaç duyulacaksa. Sorunlar nihayetinde gelip biyolojiye dayanmaktadır ve genel olarak en az bilinen şey muhtemelen biyolojidir.

Darwin üzerine yaptığım bu çalışmayı büyük ölçüde dostlarımın ve yakın bilimsel meslektaşlarımın inceliğine ve hoşgörüsüne borçluyum; onlardan hem özür diliyor hem de hepsine teşekkür ediyorum. Uzayıp duran devamsızlıklarım esnasında laboratuvarı işletme yükünü omuzlamış olan Geoffrey Butcher’a özellikle teşekkür borçluyum.

Ayrıca, bana bu kitabı yazmaya davet eden Oxford University Press’ten Henry Hardy’ye ve daveti kabul etmem lehine dengeyi bozacak biçimde görüş belirttiği için Michael Singer’a da teşekkürler. Metin üzerine paha biçilmez eleştirel yorumlarda bulundukları ve bu özel Klasik Usta’yı mevcut hacme sığdırmam için sağladıkları yazınsal yardımları için Keith Thomas, Henry Hardy ve Virginia Llewellyn Smith’e en derin şükranlarımı sunarım.

Nihayet, zor bir el yazmasını çabuk ve titiz biçimde daktilo ettikleri için, Bayan Susan Smith ile Bayan Christine Strachan’a teşekkür etmek isterim.

JONATHAN HOWARD

1. Darwin’in Yaşamı

Darwin biyografileri şaşırtıcı bir zenginlikle karşılaşırlar. Ebeveynlerinin her ikisi de ünlü ailelerin çocuklarıydı ve kendi çaplarında biyografiglerin dikkatlerini çekmişlerdi. Ardından, Darwin ilk kuzeni ile evlenmişti ve ailenin ondan sonra pratik olarak hiçbir fırsatı kaçırmadığı anlaşılıyor. Darwin kendi yaşamını, özel olarak ailesi için yazılmış bir otobiyografide anlatmıştı; ancak doğal olarak bekletilen bu otobiyografi ondan sonra yayımlanmaya başladı. Koca bir ömrün bilimsel çalışmaları hakkındaki notlar ve kayıtlar, neredeyse el değmeden korunmuştur. Darwin elli yılı bulan bilimsel kariyeri boyunca yalnızca üç yerde yaşadı; dünyanın etrafını gemiyle dolaşırken beş yıl Beagle adlı gemide, dört yıl Londra’da ve geri kalanını da Londra’nın birkaç mil güneyinde bulunan Down House’da. Evrim teorisine Beagle yolculuğu esnasında başlamıştı. Darwin’in gemide bir kütüphanesinin olduğu biliniyor ve ayrıca bu yolculuk esnasında tuttuğu günlükler ve notlar günümüze ulaşmıştır. Darwin söz konusu yolculuk hakkında uzun bir kitap yazarken, Beagle’tn kaptanı da bir başka kitap yazmıştı. Darwin’in topladığı örneklerin çoğu hatâ da bir aradadır. Hatta, gemi ile seyahat eden iki sanatçı tarafından, Beagle yolculuğunun resimli kayıtlan bile tutulmuştur. Darwin geri döndüğünde, evrim teorisinin ilk gelişimini oldukça kişisel ve etkileyici ayrıntılarla içeren bir dizi defter yazmıştı. Evrim teorisinin tamamlanmış iki ön versiyonu bulunmaktadır; bunlardan biri kısadır ve kurşun kalemle yazılmıştır, diğeri ise daha uzundur ve dikkatli bir şekilde mürekkep ile yazılmıştır.

Yaşamının son kırk beş yılını hastalık içinde geçiren Darwin, muazzam bir yazışma performansı sergilemiştir. Mektuplarının beş cildi oğlu Francis tarafından yayıma hazırlanmış ve o günden bu yana birkaç diğer mektubu dağınık biçimde çıkmıştır. Darwin’in 13.000’i aşkın mektubunun tek bir baskıda toplanması planlanmaktadır. Yazıştığı kişilerin çoğu, aralarında büyük farklar bulunan bilim adamlarıydı. Buna karşılık, onların Darwin ile yaptıkları yazışmalar, “Yaşam ve Mektupların büyük bir adamın geçişinin geleneksel töreni olduğu bir çağı yansıtmaktadır. Son olarak, Darwin muazzam miktarlardaki bilimsel materyalleri yayıma hazırlamıştı; kısa notlar ve anketlerden tutun da belli başlı kitaplara dek uzanan daha uzun yazılara kadar. Darwin’in yayımı tamamlanmış çalışmaları Freeman’ın harikulade biyografisinde sıralanmıştır (Ek okuma’ya bakınız).

Darwin daha önemsiz bir şahsiyet olsaydı bile, böylesine muazzam bir biyografik kaynaklar seçkisi yine de ona on dokuzuncu yüzyıl biliminde bir yer kazandıracaktı. Kaldı ki, düşünce tarihinin bu en büyük devrimcilerinden birinin hayatına ilişkin olarak inanılmaz zenginlikte belgesel bilgiler mevcuttur. Öyleyse, bu bilgilerin keşfedilmesi ve bu keşfin bilim tarihi açısından, kimi zaman Darwin Endüstrisi olarak söz edilen bir olguya dönüşmesi hiç de şaşırtıcı olmasa gerek.

Charles Darwin 1809 yılında Shrewsbury’de doğdu. Bir doktor olan babası, daha ünlü bir doktor ve kuramsal evrimci olan Erasmus Darwin’in oğluydu. Annesi ise, çömlekçiliğin kurucusu olan Josiah Wedgwoodun kızıydı. Sekiz yaşındayken annesini kaybeden Darwin, büyük ölçüde kız kardeşleri tarafından büyütülmüştü. Darwin yerel kamu okulunda eğitim görmüş, ardından tıp öğrencisi olarak Edinburgh Üniversitesi’ne kaydolmuştu. Ciddi hastalıklara yakalanmış hastalarla uğraşamayan  Darwin, tıp fakültesini terk ederek, bir Anglikan rahibi olma niyetiyle Edinburgh’dan Cambridge’e gelmişti. Darwin, Cambridge’deyken, bilime yoğun bir ilgi duymasını sağlayan ve yirmi iki yaşında bir doğabilimci olarak araştırma yapmak üzere Majestelerinin Gemisi Beagle ile seyahate çıkacak kişi olarak seçilmesine yardım eden Bitkibilim Profesörü John Stevens Henslow onu himayesine almıştı. Beagle’in 1831 yılında başlayan dünya etrafındaki turu 5 yıl sonra 1836 yılında tamamlanmıştı, Darwin otobiyografisinde, Beagle’ın kendi yaşamı üzerindeki etkisini şöyle özetliyordu:

Beagle yolculuğu hayatımdaki en önemli olay oldu ve tüm kariyerimi belirledi… Zihnimin ilk gerçek gelişimini veya eğitimini bu yolculuğa borçlu olduğumu hep düşünmüşümdür… Doğal tarihin birkaç dalı ile yakından ilgilenmeye başlamış ve böylece, daha önce zaten makul düzeye ulaşmış olan gözlem yapma gücüm daha da gelişmişti. Ziyaret edilen tüm yerlerin jeolojisi hakkında araştırma yapmak en önemli şeydi, zira muhakeme yapılmasını gerektiren bir alandı bu. Yeni bir bölge ilk kez incelediğinde, hiçbir şey kayalıkların kaosu kadar umutsuz görünmez; ancak kayalıkların ve fosillerin hoşnutluğu ve doğası pek çok açıdan kayda geçirildiğinde, başka yerlerde nelerin bulunacağı hep düşünülüp öngörüldüğünde, söz konusu bölgede hemen şafak söker ve bütünün yapısı şu veya bu ölçüde kavranmaya başlanır. Lyell’in Jeolojinin İlkeleri adlı eserinin ilk cildini beraberimde götürmüş ve eseri dikkatli biçimde incelemiştim; bu kitap pek çok açıdan benim için fazlasıyla yararlı olmuştu. İncelediğim ilk yer, yani Verde Burnu adalarındaki St. Jago, kitaplarını yanımda bulundurduğum veya daha sonra okuduğum başka yazarlarla kıyaslandığında, Lyell’in jeolojiyi ele alış tarzının mükemmel biçimde…

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Georges Bataille – İç Deney

Editor

Duygu Keşifleri

Editor

Korkuyu Nasıl Yeneceksiniz

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası