Elinizdeki kitap bu kez Türkiye’nin son 30 yıllık yakın tarihini kapsıyor. Tabii yine gizli tarihi. Kitapta; Jandarma teşkilatı bünyesinde kurulan gizli ordu JİTEM’in öyküsünü bulacaksınız. Daha doğrusu Güneydoğu’yu kana bulayan olayların arkasındaki kişileri ve güçleri tanıyacaksınız. JİTEM’in öyküsünü anlatmaya başlamadan önce bu yapılanmanın ortaya çıkışının asıl kaynağı olan Özel Harp Dairesi’nden kısaca bahsetmemiz gerekiyor.
Özel Harp Dairesi, Soğuk Savaş konsepti çerçevesinde Amerika ve İngiltere’nin öncülüğünde NATO üyesi ülkelerde kurulan Gladio örgütlerinin bir parçasıydı. Özel Harp Dairesi, gizli bir orduydu. Kurulma amacı komünizmle mücadeleydi.
Türkiye’nin Sovyetler Birliği’ne sınırının olması en aktif gizli ordunun Özel Harp Dairesi olmasına yol açtı. Bu nedenle en büyük önem Türkiye’nin gizli ordusuna verildi. 1952 yılında Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla kurulan Özel Harp Dairesi’nin tüm eğitim, silah ve maddi ihtiyaçları Amerika tarafından sağlandı. Amerika’nın gönderdiği silahlarla olası bir Sovyetler Birliği işgaline karşı yeraltında, ormanlık alanlarda ve hatta okullar ile camilerin altında cephanelikler oluşturuldu.
Özel Harp Dairesi’nde hem resmî askerler hem de siviller görev yapıyordu. Resmî askerler subay ve astsubaylardan oluşuyordu. (1980’lı yılların sonundan itibaren dairede uzman çavuşlar da görev yapmaya başladı. ) Özel kamplarda harp eğitimlerinden geçirilen siviller ise her türlü meslekten seçildi. Türkiye’de toplumsal muhalefetin yükseldiği her dönemde bu siviller resmî unsurların yardımıyla yeraltında oluşturulan cephaneliklerden aldıkları silahlarla sokağa çıktılar.
1970’li ve 1980’li yıllarda yaşanan kanlı olayların mimarı bu sivil unsurlardı. Bu kanlı olayların getirdiği üç darbe de tabii. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte diğer NATO üyesi ülkelerdeki bu örgütler tamamen açığa çıkartıldı. Ardından da dağıtıldı. Türkiye’de ise Özel Harp Dairesi, güçlendirilerek Özel Kuvvetler Komutanlığı’na dönüştürüldü.
Ama ciddi bir problem vardı; uluslararası düzeydeki politika ve güvenlik konseptindeki değişimler nedeniyle artık Özel Harp Dairesi’nin karanlık işlerde kullanılması pek de mümkün değildi. Zaten Batı ülkelerinde bu yapıların faaliyetine son verilmişti. Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın yeni temel görevi PKK’yla mücadele oldu.
Tamamı profesyonel askerlerden oluşturuldu. Burada Özel Harp Dairesi’nden miras sivil unsurlara da pek ihtiyaç yoktu. PKK’nın gerilla taktiği yürütmesi nedeniyle profesyonel askerler bile yetersiz kalıyordu. Ayrıca Daire’nin faaliyet yürütebileceği tek alan olarak da Güneydoğu kalıyordu. Bu nedenle de sivil unsurlar devre dışı bırakıldı.
Bu noktada, Daire’nin adı artık yasadışı operasyonlar, cinayetler veya toplumsal katliamlarla anılmamaya başlandı. Ama bu sonla birlikte yeni bir gizli ordu kurulmuş oldu. Özel Kuvvetler Komutanlığı, terörle mücadeleye odaklanırken Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele kuruldu.