Hikaye - Öykü

Georges Simenon – Katili Herkes Bulamaz

— Bana kalırsa Bay Sorgu Hâkimi, müsaade buyurulursa kendi anlayışıma göre vaziyeti açıklayayım, ne zaman ki… Polis komiseri, gözleri muallakta, bir sineğin uçuşunu seyrederken susuverdi. Baktığı şey sinek değil, küçük köy doktorunun pırıl pırıl parlayan, aynı zamanda gülmekten katılan diyebileceğimiz gözleri idi. — Devam ediniz, sizi dinliyorum komiser bey… — Affınızı dilerim efendim. Fakat maalesef bazılarına benim laflarım…

Sorgu hâkimi anlamış, hiç de fena bir adam olmayan, babacan komiserin, cinayet yerinde bulunduklarından beri doktorun mevcudiyetine sinirlendiğini ilk defa fark etmiş değildi. Komiser hoş, babacan bir adamdı amma fazla can sıkıcı ve ukala idi. Doktora da fena sinirleniyordu. Biraz da hakkı vardı. Hâkimle doktor bir briç partisinde ahbap olmuşlardı.

İkisi de genç adamlardı. Bununla beraber Sorgu Hâkimi Doktor Dollent’in bugünkü garip haline de şaşmıyor değildi. Küçük bir kır evinin içinde on iki kişi idiler. Bir jandarma bahçe kapısında nöbet bekliyor, halkın birikmesine mani oluyordu. Bunun için de büyük bir zahmet sarfına lüzum yoktu. Mütecessisler içeridekiler kadar ya var ya yoktu.

Müthiş sıcak vardı. Bahçedeki iki cılız erik ağacının gölgesi kim bilir nerelerde? Evin içinde de bir dirhem serinlik yoktu. Cinayet tahkikatına gelenlerin hepsi rahat ve sakindiler. Yalnız bu mini minicik köy doktoru yerinde duramıyordu.

Onun böyle olduğu görülmüş şey değildi. — Ha…Şunu söylüyordum hâkim bey: Maktulün hüviyetini anlar anlamaz, biz… Dollent kendini: “Hay muşmula hay!” dememek için güç tuttu. Dudaklarını ısırdı Hepsi yanlış yoldan yürüyorlardı. Ama hepsi Polis komiseri de bunların üstüne tüy dikiyordu. Onlar hiçbir şeyden anlamıyorlar anlamayacaklardı da bu gidişle.

Doktor böyle bir tahkikatta ilk defa bulunuyordu. Polis romanları müptelası değildi. Gazetelerde cinayet haberlerini hiçbir zaman okumazdı. Öyle olduğu halde işte ilk defa olarak hazır bulunduğu bir cinayet tahkikatında her şeyi gün gibi aşikâr görüyordu. Hâlbuki böyle yüzlerce tahkikat yapmış olan alakalılar cehalet içinde yüzüyorlardı.

Doktor onlara gülmemek için kendini güç zapt edebiliyordu. Mesela duvarın altında parmak izleri aramaya kalkan şişman memura: — Biraz ciddi ol arkadaş. Senin gibi yaşlı başlı, aile babası bir adamın odanın içinde emekleye emekleye parmak izi araması doğru şey mi?

Tabii o da, şu dakikaya kadar bir ipucu ele geçirmiş değildi. Değildi amma bu esrarengiz meseleyi halletmek de bu kadar zor bir şey olmasa gerekti. Hatta düşünülürse halli pek kolay bir mesele idi. Amma biraz düşünmek lazımdı.

O da düşünüyor doğru bir muhakeme yürütüyordu — Şu Drouin denilen adam bana bir defa telefon etti. İkinci defa da Bochefort’dan beni aradı ise demek ki… Bütün tahkikatı yapanlara dönüp de: — Ele geçirmek istediğiniz adamın şu dakikada nerede olduğunu içinizde bir ben biliyorum.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Stefan Zweig – Satranç (Can Yayınları)

Editor

İlham Veren Hikayeler

Editor

Ne Evet Ne Hayır – Oğuz Atay Öykü

Editor
Yükleniyor....

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası