Gül Perisi Masalı
Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, periler ülkesinde bahçenin tam ortasında bir gül ağacı varmış. Güllerle dolu bu ağacın üzerinde bir gül perisi yaşıyormuş. Peri öylesine küçükmüş ki kimse onu göremiyormuş. Kanatları omuzlarından ayaklarına kadar iniyormuş. Bu minik sevimli perinin her gül yaprağının altında minik bir yatağı varmış. Gülün incecik yapraklarından oluşan odaları mis gibi gül kokarmış.
Gül Perisi yazın, ılık güneşin altında incecik kanatlarıyla çiçekten çiçeğe uçar; kelebeğin kanatları üzerinde dans eder; ıhlamur yapraklarında koşup oynarken akşam olurmuş.
Gül perisi en çok yaz mevsimi seviyormuş, çünkü yazın havalar sıcak oluyor ve bütün çiçek arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirebiliyor, oyunlar oynuyormuş. Gül perisinin bu düşüncelerini duyan yağmur damlacıkları ise çok üzülmüş,
-Gül perisi beni ve bulutları sevmiyor, diye düşünmüş ve uzun süre gül perisinin yanına yağmur damlacıkları olarak gelmemiş,
Bir gün gül perisinin kanatları çok kirlenmiş ve yağmur damlacıklarına ihtiyacını olduğu anlamış, ama onları ne zamandır görmediğini fark etmiş ve seslenmiş;
– Heyyy, yağmur damlacıkları nerdesiniz?
Gül perisi cevap alamamış ve meraklanmış tekrardan;
-Yağmur damlacıkları sizi özledim, haydi gelinde dans edelim’ demiş.
Yağmur damlacıkları gül perisi duyuyormuş ama gül perisine dargınmış,
– Çok işim var gül perisi şimdi gelmeyeceğim, seninle ile Sonbaharda görüşürüz demiş.
Gül perisi yağmur damlacıklarının kalbini kırdığından habersiz, yağmur damlacıkları ise gül perisini yanlış anladığını farkına varmadan uzun zaman birbirlerini göremeden yaşamışlar. Özlemişler birbirlerini ama bu masal burada böyle bitmiş.