15inci yüzyılın sonları, Osmanlı’nın kendi kendisi üzerine bir muhasebeye, yahut “Mürakabeye” (Mistikçe otokritiğe) daldığı çağdır. O zamana dek gözükara bir atılış ve boğuş içinde bulunan Osmanlı, yazı ile pek başı hoş olmadığı için, başından geçenleri not etmiye bile vakit bulamıyordu. Onun için 1’inci Osmanlı Devleti (Osman Gaazi’den Yıldırım Beyazit’e dek), karda gezip izini belli etmemiş gibidir.
Ancak 2’nci Osmanlı Devleti, “Ebil Feth: Fetih’in Atası” denilen Mehmet İstanbul’u ele geçirince, İnsanlığın Uygarlık Tarihinde çığır açtığını sezmiş, ne olduğunu, nasıl olduğunu artık araştırıp “kitaba” geçirmek gereğini daha temellice göze almıştır. Yazarı bilinmiyen ilk Osmanlı Tarihi: “Tarih’i Al’i Osman” (Viyana’da bulunur) G: 874, İs. D.: 1470 yılında, Fâtihin ölümünden 11 yıl öncede kalır. Edirneli Oruç bin Adil’in “Tevârih’i Al’i Osman”ı G.: 889, İs. D.: 1493 e, Fâtih’in ölümünden 12 yıl sonraya dek anca uzanır.
Bunlar özel denemeler gibidir. Ondan sonraki Aşık Beşezâde diye ünlendirilen Âşık Beşe oğlunun torunlarından DervişAhmet, Orhan Gaazi’nin İmamı İlyas’ın oğlu Şeyh Yahşi’den aktararak “Tevârih’i Âl’i Osman”ı G.: 908, İs. D.: 1502 de keser.
Devletin Tarih yazdırma görevini açtığı çağ, Tefeci – Bezirgân ekonominin Osmanlı Toprak Ekonomisine egemen olmıya başladığı Kaanunî Süleyman zamanlarıdır. Bu da “Şehnâmehân” (Padişahın Eylemleri yazısını okuyan) biçiminde belirir. İlk Şehnâmehân Fethullah, Bir Acem göçmenidir. Ve Kanunî’nin “Gazâ” (Savaş) ları üzerine yarı Türkçe, yarı Acemce bir Manzumeyi kaleme alır. (Ölümü G.: 960-İs. D. 1552).
Ondan sonraki 3 Şehnâmehân’ın: Lokman, Kâtip Mehmet, Hikemî diye adları var, kendileri (eserleri) yoktur. Tarihçi denecek Tarih yazarları, Vak’anüvîs adını aldılar. Bunların yazıları 16 ncı yüzyılın sonu ile birlikte başladı. İlk Vak’anüvîs, Halepli bir hoca olan Naimâ’dır. Yazdıkları 1591 de başlar,1662 de biter. Başlangıç yılı Murat III dönemidir.
Bu padişahın Tarihe merak sardığı anlaşılıyor. Çünkü “Tâc’üt Tevârih”i yazan Şeyislâm Sadettin’i de “Hoca Tarihi”ni yazmıya o “memur” etmiş bulunuyor. Osmanlı Toprak Düzeni üzerine ilk orijinal araştırmalar değilse bile tespit’ler aynı yıllarda görünür. Osmanlû’nun Ekonomi Yapısını Yazışı G.: 1018 (İs. D.: 1609) yılı: Ayn Ali Efendi, Risalesine: “Risâle’i Kavâniyn’iÂl’i Osman Hülâsa’i Mezamiyn’i Defter’i Divan” adını verir. Amaç: kaç tâne “Mîrmiran” (Beylerbeyi), “Ümerâ” (Komutanlar), Kethüda, Defterdar, Timar; her Beylerbeyilikte kaç Sancak, Defter Kethudası, Timar Defterleri, Haslar, Asker, Zeâmet ve Timar Kılıcı, ne gibi “Resm’i Ayin’i Kavâniyn” var; bunu belirtmektir.
Ayn Ali’ye göre: “Şimdiye değin bir yere cem ve telfik olunmayıp, bu maddelerden birisi Defterlerden aranıp bulunmak lâzım gelse, her zaman Defterlere tatbik ile bulunmak güç iş olup bu maddelerin bilinmesi dahi önemli iş olmagin” o eksiği tamamlamıştır. “Ayn Ali kulları nice zaman Divan’ı Adalet Ünvanda kâtip” iken “Defter HakaanîEmini olunca…” “Defter Hakaanîhâlleri son kertede karışık ve altüst (teşviş ve ihtilâl) üzre”dir. Vuran tutanı bilmez.
Zaman, Murat III’ün oğlu Mehmet III (Kanunî Süleyman’dan yarım yüzyıl sonraları) dır. “Örneğin birisi Mahlûl’den (Kadro açığından) bir Mâzûle (İşinden atılmışa) Timar verilse, ol Timar ana müyesser (kolay ele geçer) olmak ihtimali yogidi ki, bir Timar birkaç kimsenin Beratinde (Buyrultuyla elinde) kayıtlı bulunup: “Filân zamandan berû üzerimdedir” deyü niza ederler (çekişirler) idi.
Hele Ferâg’ından (gönlüyle vazgeçişten) yahut Mahlûl’den veya Sefere (Savaşa) gelmedüğünden bir Mazûl’e Timar virülse daha önceki Emin’ler zamanında ol Timar verilen şahsın kaydına şerh (yorum) verilmemekle, niceleri ol Timar’ı daha önceki tarihlerle Temerrük’ler (ele geçme belgeleri) ibraz idüp Ruznamçede şerh verilmemekle, anlar dahi berât idüp öncesi sonrasına Berâl olduğu bilinmezdi.” (Ayn Ali Risalesi) Bu manzara neyi gösteriyor?
Eldeki ekonomik Osmanlı İstatistikleri, ilk normal ve sıhhatli Dirlik Düzeni üzerine değil, onun bozulma ve hastalanma çağı üzerinedir. Ona göre değerlendirilmelidir. G.: 1041 (İ. D. 1630) yılı “Koçi Bey Risalesi”, aynı manzaranın betterleştiğini açıklar, Görice (Manastır) lı belki Koço adlı hristiyanlıktan dönme Koçi Bey, Murat IV ün (Saltanatı: 1622-1640) açtığı ankete: “Herkes fikir ve düşünce metaını… padişaha arza” başlayınca katılır.
Dert durmamış, azıtmıştır: “Dünya hâllerinin bugüne değişerek kötülük ve kargaşalık (şerr’ü şûr) ve fitne ve fesadın had aşırıya çıkması” (K.B. Risalesi, 18) herkesi “Gamhâr” (üzüntü içici) yapmıştır. İlerici Genç Osman II nin korkunç sonu bütün dehşetiyle anılardadır.