Lev Tolstoy ve Efendi İle Uşağı Eseri Hakkında Kısa Bir İnceleme
Efendi ile Uşağı Rus asıllı yazar Lev Tolstoy’un İlk Yayınlanma Tarihi 1895 yılı olan kitabıdır. Bazı kaynaklarda ise yayınlanma yılı 1900 olarak gösterilmektedir.
Kitap, Çarlık Rusyasının 19. Yy daki sınıf ve sosyal statü yapısını ve asiller ve uşaklar arasındaki sınf farklarını insancıl bir yaklaşımla ortaya koymaktadır. Eserin başlığından da anlaşıldığı gibi romanı konusu zenginliğine zenginlik katmak için her şeyi göze alan aç gözlü bir endi ile, efendilerinin her dediğini kabul etmeye alışkın bir uşağın dramını anlatır. Roman asilzadelerin ve zengin olmak isteyenerin hayata ve insani değerlere bakış açıları ile yoksulların da durumlarını ne kadar kanıksadıklarını gösteren çarpıcı bir çelişki ve vaka düzeni üzerine kurulmuştur.
Öyküdeki i efendi olan Vasili Andreyiç, servetine servet katmak isteyen aç gözlü bir efendiyi, Nikita ise her denileni yapmaya alışan ve ezilmeyi de kanıksamış alt tabaka insanını temsil eder. Öykü asilin hayatı , uşağın hayatından değerlidir neticesi ile sonlanır.
İlginç olan yanı kendisi bir asilzade olan Tolstoy’un bu öyküsü yayınlandıktan sadece on yıl sonra eserindeki uşak gibi bir kış günü bir istasyonda donarak ölecektir.
Tolstoy 82 yaşındayken, 1910 yılında bir kış ortasında evini terk edip hasta düşer ve Astapovo´da tren istasyonunda zatürre´den ölmüştür.
ÖYKÜNÜN ÖZETİ
1870 yılı kış mevsiminde Yortu kutlanıyordu. Kilise Yönetiminin başkanı olan tüccarVasili Andreyiç Brehunov kilisedeki görevleri yüzünden kendi işleri ile uğraşamamaktadır. Fakat konukları ağırlayıp uğurladıktan sonra kendi işine de bakacaktır.
Yaşlı bir köylü olan Nikita hayatını uşaklık yaparak geçiren birisidir. Nikitaçalışkan, sessiz, sakin ve çok uyumlu bir uşaktır. Yıllar önce içkiyi de bırakmış, o yüzden Yortu bayramında da hiç içki içmeme iştir. Nikita’nın eşi Marta ise Nikita’nın aksine çok becerikli biridir ve kocasının kazandıklarını da eline alan bir kadındır. . Buna rağmen kocasına da saygı duyan ve ona hizmette kusur etmeyen biridir.
Oysaki Nikita’nın efendisi ve Kilise Yönetimi başkanı Vasili Andreyiç maddiyata çok önem veren biridir. Nikita’nın Efendisi çıkarı için bu karlı fırtınalı kış gününde Nikita’yı da yanına alarak yola çıkmışlardır. Çünkü işin satılık bir koru vardır ve bu koruyu satın alan çok karlı çıkacaktır. Efendi o koruyu satın almak için gerken parayı da yanına almıştır. Vasili Andreyiç bu yüzden bu kış gününde yola koyulmuş ve herkesten önce o koruyu almak için harekete geçmiştir. Rakiplerinden önce gidip o koruyu satın almak istemektedir.
Ama bir müddet sonra kar ve fırtına yüzünden yolarını şaşırdıklarını anlarlar. Sığındıkları köyde bir köylü yola çıkmamalarını tavsiye eder. Hatta evinde kalmalarını da söyler. Fakat Nikita’nın efendisi Vasili Andreyiç işlerinin olduğunu ve yola devam etmeleri gerektiğini söyler.
Fakat yola çıktıktan sonra kar ve fırtına daha da bir çoğalır. Nikita ve efendisi yolu iyice kaybetmişlerdir. Bu nedenle kendilerini atın içgüdülerine teslim etmek zorunda kalırlar. Atın kulak oynatışına göre de yola devam ederler. En sonunda bir ev görüp kapısını çalarlar. Yaşlı bir adam ile bir genç onlara kapıyı açıp, onları içeri davet ederler. Nikita ile Efendisi içeri girip ısınmaya başlar. Ev sahibi onlara çay ve viski ikram eder. Az sonra Nikita ve Efendisi yola koyulmak için kalkarlar . Ev sahibi yola çıkmamalarını evde misafir kalmalarını istemiş ama Nikita’nın Efendisi işleri olduğunu söyleyerek o evden de ayrılmışlardır.
Nikita, bu işin sonucunun iyi olmayacağını bile bile söylenen her şeyi yapmaya alışık olduğu için efendisinin sözünde çıkamaz ve onunla gitmek zorunda kalır. Fakat bir müddet sonra yine yolu şaşırırlar. Hatta atları bir tehlike olduğunu sezerek yola devam etmek de istemez. Nikita biraz ilerleyip atı ürküten tehlikenin ne olduğunu öğrenmek ister. Ama bir uçuruma düşer. Lakin büyük bir gayrete girip düştüğü uçurumdan kurtulur.
Fakat bu defa efendisi Vasili Andreyiç geri dönmeleri gerektiğini söyler. Nikita ise artık dönemeyeceklerini ve önlerinde bir uçurum olduğunu söyler. Böylece durmak ve geceyi burada geçirmek zorunda kalmışlardır.
Vasili Andreyiç’in oldukça kalın bir gocuğu ve üzerinde de bir kürkü vardır. Bu yüzden donmak tehlikesi yoktur. Fakat kısa bir süre sonra kurtların sesi gelmeye başlar. Uykusu geldiği halde kurtların seslerinden duyduğu korku yüzünden bir türlü uyuyamaz. Uyumak için her şeyi yaptığı halde, kazandıklarını, kazanacaklarını ve diğer zenginlerin servetini düşünerek bütün uykusu kaçar. Ama ölmek de istemediğinden sonunu da düşünmeye başlamıştır.
Hatta kendi kendisine “”Koruluk yerin dibine batsın! Tanrı vereceği kadar vermiş bana ” yine de daha fazlası için hayatımı tehlikeye atıyorum diye de söylenmiştir. Köyde ve evde kalmadıkları için çok da pişman olmuştur. Efendi Vasili Andreyiç aniden bir karar verir, Nikita’yı burada bırakıp ata binip gidecektir. At sadece bir kişiyi kurtarabilir. Zaten Nikita, hayatı değersiz bir uşaktır. Kendisi ise kıymetli bir adamdır ve kendi hayatı da çok kıymetlidir.
Efendi Vasili Andreyiç hemen atına binip oradan ayrılır ve Nikitayı hiç düşünmez. Nikita ise hayatının zaten oldukça zor ve kötü olduğunu düşünerek bu duruma hiç üzülmez. Lakin işlediği günahları aklına gelince üzülmüştür.