Masallar

Sihirli Elma Masalı

### Sihirli Elma Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, uzak bir ülkede bir padişah ile üç oğlu yaşarmış. Padişah, oğullarından hangisini Mihrimah Sultan ile evlendirmesi gerektiğini kara kara düşünmeye başlamış. Derhal padişah divanını toplantıya çağırıp, vezir ve sadrazamlarıyla beraber bir karar almışlar.

Padişah, üç oğlu Şehzade Osman, Şehzade Süleyman ve Şehzade Mustafa’yı yanına çağırmış.

Padişah;
– “Sevgili oğullarım, sizlerden bir isteğim var. Her biriniz bir ülkeye gidip, o ülkeden çok kıymetli bir ürün veya bir icat getirmenizi istiyorum.” demiş.

Şehzade Osman, İran’ın Tebriz şehrine gitmiş. İran’ın bedestenlerini, hanlarını dolaşmış. İpekten elbiselerin olduğu çarşıları gezmiş, bu esnada bir halı dükkanına uğramış. Orada bir uçan halı bulmuş. Uçan halıyı gördüğü gibi hemen satın almış. Bu uçan halının özelliği, halıya oturduğun gibi gece gündüz demeden istediğin yere götürmesiymiş.

Ortanca oğlu Şehzade Süleyman da Hindistan’ın Delhi şehrine gitmiş. Zamanın ilim ve irfan merkezlerinden olan Delhi şehrinde bir kuyumcu dükkanına girmiş. Orada altın varaklı bir sihirli ayna bulmuş ve hemen satın almış. Sihirli aynanın en önemli özelliği; aynaya baktığında dünyadaki her yeri sanki oradaymışsın gibi göstermesiymiş. Bu sayede dünyada olan biten her şeyi istediği zaman görebileceğini, bunun çok önemli bir alet olacağını düşünmüş.

Küçük şehzade Mustafa ise Irak’ın başkenti Bağdat’a gitmiş. Bağdat şehri zamanın en önemli ilim merkezlerinden biriymiş. Şehzade Mustafa Bağdat’ta gezerken, bir alime rastlamış. Şehzade Mustafa ilme çok önem verir, alimlerle vakit geçirmekten de çok keyif alırmış. Tanıştığı alimle şehri gezerken, alim ona yolda gördükleri bir elma ağacını tanıtmış. “Bak Mustafa; elma, meyvelerin en lezzetlilerindendir, aynı zamanda da şifa kaynağıdır. Elma yiyen insanların hastalıklara kolay kolay yakalanmadığını, hasta insanlara ise şifa verdiğini” anlatmış. Şehzade Mustafa, elma ağacından aldığı elmaları heybesine doldurarak, daha önce kardeşleriyle kararlaştırdıkları kervansarayda buluşmak üzere yola çıkmış.

Üç kardeş, uzun bir aradan sonra bir araya gelmişler, birbirlerini hasretle kucaklayıp seyahatleri esnasında buldukları ürünleri birbirlerine göstermişler ve ülkelerine dönmek için yola koyulmuşlar.

Şehzade Osman, merak edip, “Acaba Mihrimah Sultan ne yapıyor?” diye elindeki sihirli aynayla onu izlemeye başlamış. Gördükleri karşısında hayrete düşmüş: Mihrimah Sultan hastalanmış yatıyormuş, ülkedeki bütün hekimler, sadrazamlar, vezirler onun etrafında toplanmış, iyileşmesi için çabalıyorlarmış. Şehzade Süleyman, uçan halısını çıkararak üç kardeş çok geçmeden saraya varmışlar.

Şehzade Mustafa, Bağdat şehrinde tanıştığı alimin sözünü hatırlamış ve heybesindeki elmayı çıkarıp, temizce yıkadıktan sonra Mihrimah Sultan’a sunmuş. Mihrimah Sultan elmaları yer yemez hemen canlanmış ve çabucak iyileşmiş.

Üç şehzade de, Mihrimah Sultan’ı çok beğenmekte, onunla evlenmek istemekteymiş. Mihrimah Sultan, Şehzade Osman’a sormuş;

-“Şehzadem, sizin getirdiğiniz halı şüphesiz çok kıymetli. Sizin halınız olmasaydı belki zamanında bana yetişemezdiniz, hasta yatağımda çok acı çekebilirdim. Öğrenmek istiyorum, sizin bu fedakarlığınız karşılığında halınızda bir eksiklik oldu mu?”

Şehzade Osman;
-“Sevgili sultanım, halı size feda olsun. Uçan halımda hiçbir eksilme olmadı.”

Mihrimah Sultan, Şehzade Süleyman’a sormuş;
-“Şehzadem, şüphesiz aynanız çok kıymetli. Eğer aynanızda benim hasta olduğumu görmeseydiniz bu kadar çabuk bana yetişemeyebilirdiniz. Fakat sormak istiyorum, aynayı benim için kullandığınızda aynanızda bir değişiklik oldu mu?”

Şehzade Süleyman;
-“Sevgili sultanım, sihirli ayna değil, bütün aynalar size feda olsun. Hayır, benim de aynamda bir değişiklik olmadı.”

Mihrimah Sultan en son Şehzade Mustafa’ya sormuş;
-“Şehzadem, sizin getirdiğiniz hediyede bir eksilme oldu mu?”

Şehzade Mustafa;
-“Sultanım, bütün elmalar size feda olsun. Evet, benim hediyemde değişiklik oldu, bunun takdirini siz verirsiniz.” demiş.

Bu konuşmaların üzerine Mihrimah Sultan kararını açıklamak için konuşmaya başlamış;

-“Kıymetli padişahım, kıymetli ailem, kıymetli dostlarım. Şehzade Mustafa paha biçilemez bir değeri olan elmalarını bana verdi, hepinizin gördüğü gibi o elmalar sayesinde sağlığıma kavuştum. Şehzademiz dileseydi o şifa kaynağı elmaları bana vermeyip kendisine saklayabilirdi. Bu fedakarlığını ben takdir ettim. Evlenmek için kararımı verdim, gönlü zengin olan Şehzade Mustafa’nın beni mutlu edeceğine inanıyorum. Sizlerin de bu kararımı destekleyeceğinizi umuyorum.”

Mihrimah Sultan’ın bu kararı herkesi mutlu etmiş. Padişah, kırk gün kırk gece süren bir düğün merasimiyle oğlu Şehzade Mustafa ile Mihrimah Sultan’ı evlendirmiş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.

Elma güzeldir, güzelleştirir. Bol bol elma yemeyi ihmal etmeyelim çocuklar. Unutmayalım, elma şifa kaynağıdır.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Ördek Okulu

Editor

Bremen Mızıkacıları

Editor

Cesur Fare

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası