DÜNYANIN SONU 2012 Mİ?
MAYA TAKVİMİ’NİN GİZLİ MESAJI NEDİR?
“Bal arılarının ölmesi kıyamet habercisi olabilir.”
ALBERT EISTEIN
“Eğer uzaya çıkıp dağılmazsak, sanmıyorum ki insan ırkı gelecek bin yılını tam olarak yaşasın; tek bir gezegende insan hayatının başına gelebilecek çok sayıda kaza olasılığı vardır.”
STEPHEN HAWKING
·Maya astronomlarının icat ettiği bilim harikası takvim neden 21/12/2012’de bitiyor ?
·2012’de Güneşte meydana gelmesi beklenen garip aktiviteler dünyamızda hangi felaketlere yol açabilir ?
·Evrendeki manyetik çekim alanları değişiyor mu?
·Kutsal kitaplarda 2012’den bahsediliyor mu?
·Bilim adamları bu ihtimaller üzerine neler söylüyorlar?
·Kurtuluş yolları var mı ? Varsa bunlar ne?
Büyük tartışmalar yaratan 2012 yılına adım adım yaklaşırken makaleleri saygın bilim dergilerinde yer alan uzay araştırmacısı Lawrence 2012 yılına dair iki yılı kapsayan bilimsel araştırmasını bu kitapta topladı. Yazarın mizahi anlatımı felaket senaryosunu ele aldığı bu kitaba farklı bir tad kazandırmakta ve Lawrence bu yönüyle dünyada tek olma özelliğini koruyor.
GİRİŞ
Yazı yazma sanalı dersinin ilk gününde hocamız bize iyi yazmanın duygularla ilgili olduğunu söyledi—duyguları göstermek, ortaya koymak, açmak, onlara dürüst davranmak gerekiyordu. Bana göre duygular sadece ayrıntıydı, önemli olan insanlaruı duygulara sahip olmak için hayatla kalmak zorunda olup olmamalarıydı. Mutlu, kederli, öfkeli, çekingen, derin ya da yüzeysel olmak, bunları sevilen biriyle paylaşmak ya da için için yanmak—bütün bunlar ilginç ama örneğin insanın ölüme ya da yanarak kül olmaya hazır olup olmadığı ile kıyaslandığında ikinci derece Önemli olur.
Onun için dünyanın 2012de nasıl yok olacağı konusunu duyduğum zaman hemen ilgilendim. Ama aklı başında hiç kimse dünyanın gerçekte yok olacağına inanmıyor elbette. Önlerine ve sırtlarına reklâm levhaları takarak dolaşan ve kimsenin pek ilgilenmediği insanların yaptıklarına benziyor bu da. Elbette dünya teorik olarak yanmalı, donmalı ya da büzülüp küçülerek bir şekilde yok olmalıdır, bu olacaktır ama buna daha milyarlarca yıl var, öyle değil mi? Kim bilir, insanoğlu da o zamana kadar belki başka bir gezegene göç etmiş ya da zaman için bir çare bulmuş olacaktır. Ama pratik amaçlar için, dünyanın sonundan söz eden anlaşılması güç bir kavram ancak, “pantolonun Pazartesı’ye kadar kum temizleyiciden gelmezse dünyanın sonu olmaz herhalde” gibi deyimlerde kullanılır.
Hitler / Bin Ladin / Pol Pot gibi adamların bir düğmeye basması, Everest büyüklüğünde bir göktaşının dünyaya çarparak onu bîr cima gibi çatlatması, Tanrının gazaba gelmesi benzeri birçok felaket senaryosu vardır. Ama dünyamızın sonunun gelmesi için parçalanması ya da üzerinde yaşayan tüm insanların yok olması gerekmiyor. Eğer uygarlık dediğimiz bu tomurcuklanan ve gelişen sosyal, siyasal ve kültürel kavram gelişmesini geciktirecek kadar zarar görürse, ülkeler arasındaki ilişkiler karışır, bozulursa, insanların önemli bir kısmı yaşamını yitirir ve geriye kalanlar da bir felaket beklentisi içinde olurlarsa dünyanın sonu yaklaştı denebilir
Ben 1990’lann başından beri dünyanın kendisini zehirlememesi için çalışan bir şirketin başındayım. Halen yönetim kurulu başkanı olduğum Aerospacc Danışmalık Şirketi (AC2), uzun uğraşılar, zor krediler ve sağlanan paralarla yaklaşık 10 milyon dolar topladı ve ABD patent numarası * 7.026.570 B2 olan Vulcan Plasma Öğütme Makinesini geliştirdi. Bu ultrayuksek ısılı fırın, başka yöntemlerle yok edilemeyen ölümcül biyolojik ve kimyasal silahlar da dâhil olmak üzere yüksek zehirli maddeleri ayrıştırıp yok edecek. Vulcan yapımı tamamlandığında, bir ucunda birrobot kol olan elli yarda (1 yarda yaklaşık 91 cm) uzunluğunda bir tüp olacak. Bu kol elli beş galonluk varil içindeki nükleer olmayan zararlı atıklardan bir kısmını alıp inceleyerek doğru işlemi planlayacak, varili alıp tüpün içine atacak ve tüpün içindeki ısı 10.000 dereceye çıkarak oradaki zararlı atıkları yok edecek.
Albuquerquc. NeW Mexico”daki Kirtland Hava Kuvvetleri Üssünde. Zehirli Maddeler Laboratuvar binasında bürolar için çok boş yer vardı Üste yüz kadar köpeğin bulunduğu yerin arkasında şirketimize uygun bir yer tahsis ettiler. Üsteki çalışma yerimize girip çıkmak oldukça güçtü elbette, ana kapıda ve çeşitli geçitlerde kimlik kontrolü yapılıyor, içine uçuş aletlerinin bakım ve onarımı için koca bir 757 jumbo jetin bile kolayca sığdığı dağ gibi büyük, ozel bir bina olan Elektromanyetik Pulse Teft Merkezinin çevresinden dolanmak zorunda kalıyorduk. Onun yanında ısc Büyük Eritici User Laboratuvarı vardı ama orada ne eritildiğini hiç kimse bilmiyordu elbette. Yandaki tepenin içine oyulmuş silolarda ise kilometreler boyunca kıtalararası balistik füzeler (ICBM) depolanmıştı. Bunların önündeki yoldan arabayla geçerken hıza çok dikkat etmek gerekiyordu, çünkü saatle 30 mil biz limitini geçtiğiniz ya da başka bir trafik kuralını çiğnediğiniz takdirde üssün o kısmında ateş altında kalabilirdiniz.
Beş yıl boyunca Savunma Bakanlığı ile Kirtland Hava Kuvvetleri Üssünden ve Enerji Bakanlığına bağlı Sandia Laborat 11 varından büyük destek aldık. Sandia aynı zamanda ABD’deki tüm nükleer savaş başlıklarının üretimi ve bakımlarından sorumluydu.
Burada şunu belirtmek isterim; AC2, Kirtland Hava Kuvvetleri Üssü, Sandia Laboratuvarı ve bu kuruluşlarda çalışan hiçbir kişi 2012 yılıyla ilgili kehanetlerle ilgili değildir, hiçbiri bu konuda bir çalışmaya katılmamıştır.
DÜNYAYİ MAHVEDEBİLECEK GARİP şeyler var burada ama bunları bira/ da olsa anlamak için Vahiy 2012 hakkında korkunç kehanetlere İhtiyacınız yok. 1. Dünya Savaşından kalma ölümcül, felç eden hardal gazından başka, anıraks, sarin ve benzeri bir sürü biyokimyasal silah stoklan var dünyada ve Vulcan bunları yok edebilmek için yıllarca çalışmak zorunda kalacaktır. Gelecekte yakılması gereken çok miktarda zehirli madde çıkacaktır ortaya, Stephen hauking insanların biyolojik silahları yanlış kullanarak kendilerini mahvedeceğine inanıyor ve onun bu düşüncesine katılan insan sayısı da az sayılmaz.
İngiliz Daily Tcîegraph gazetesine röportaj veren Hawking, “Eğer uzaya çıkıp dağıtmazsak sanmıyorum ki İnsan ırkı gelecek bin yılını tam olarak yaşasın. Tek bir gezegendi insin hayatının başına gelebilecek çok sayıda kaza olasılığı var.” demiş tir. Cambridge üniversitesi matematik hocası olan Profesör Hawking’e göre tehdit sadece Soğuk Savaş tarzı nükleer Ittifakı İhtimali değildir, başka sinsi tehditler de vardır “Ben uzun de biyolojik silahlardan daha çok korkuyorum. Nükleer silah üretimi için büyük tesislere ihtiyaç var, ama genetik mühendislik çalışmaları küçük laboratuvarlarda da yapılabiliyor.”
Taş kafalı hainler genetik oyunlar oynayarak nasıl felaketlere yol açacaklarım bilmiyorlar mı acaba? Doğanın verdiği kötü eyleri geliştirmeye çalışabilirler belki. Örneğin yeni keşfedilen bazı süperbakteri soylarında bulunan VIM2 adlı enzim antibiyotikleri bozuyor. VIM2 enzimini gençlik olarak artırarak antibiyotiklerin önüne geçmesi sağlanabilir. Genleri bölen sapıklar “priobotlar’ yaratabilirler. Prionlann kendilerini çoğaltma yeteneğinin güçlendirilmesi sonucu, bu yeni yırtıcı proteinler deli dana hastalığı da denen CreutzfeldtJacob illeti) le beynimizi yararsız süngere çevirebilirler Priobotlar yamyamların gülerek ölmesine neden olan ve “kum” denen beyin hastalığına da neden olabilirler.
Bu çılgınları kimseye zarar vermeden yakalamayı basarsak bile ürettikleri zehirlerden kurtulmuş olabileceklerdir. Bu tür bileşimleri atık bırakmadan yok edecek fırın da yoktur. Vulcan işte bu boşluğu dolduracak ve belki de dünyayı kurtarabilecektir, patlamadığı takdirde elbette Dünyanın en sıcak fırını olarak öldürücü atıklarla dolu olacağı için onun güvenliği olması çok önemli bir konudur. Aslında Vulca’ın temel plasma içerikli teknolojisi roket fırlatıcı olarak da kullanılabilecektir. Tüpün bir ucu açıldığı zaman bir fırlatma sistemi oluşur.
ATOM PARÇA1AMA
Bir Vulcan fırını için gerekli olan elektrik gücü yaklaşık 25 tane üç yatak odalı modern apartman dairesine ya da Brooklyn. Park Slopc’da, benim Viaor Simuoli ile birlikte lisede 51 bilim fuan için atom parçalama sistemini yapmak üzere tuttuğumuz daire gibi 200 tane kiralık küçük daireye yetecek kadardır. Atom Enerji Komisyonu o zaman bize bir lineer hızlandırıcı planı göndermişti ki bu cihaz atomdan küçük parçacıkları hızlandırıp korkunç hızlarla çarpışmalarını sağlıyordu. Ama biz cihaz planının ne kadar karmaşık olduğunu görünce, komşularda elektrik kesintisine neden olmaktan korkmuş ve onu bırakıp bir puro kutusuyla küçük bir radyo yapmıştık.
Eğer yapacağımız atom parçalama sisteminin sonunda dünyayı bile mahvedebilecek minik bir kara delik yaratma ihtimali olduğunu o zaman bilseydik, o işten kolayca vazgeçmezdik herhalde. O zaman biz birer bilim adamı değildik elbette, ama • gördüğümüz uzay filmlerinin bizi çok etkilediğini de biliyorduk.
Gerçi bizim yapacağımız makine uzayda bir kara delik açamayacak kadar küçük olacaktı ama Fransa ve İsviçre sınırında bulunan 21 km’lik bir daire şeklindeki büyük hadron çarptıncı (LHC) için aynı şey söylenemez. Bu sistem 2007’de çalışmaya başladığında 14 trilyon elektron voltluk bir enerji doğacak. Bir trilyon elektron voltu bir sivrisineğin uçmak için kullandığı enerjidir. LHC’nin en dikkat çekici yanı şudur: Enerji ışınını sivrisineğin bir trilyonda biri kadar bir boşluğa yoğunlaştıracak ve protonları 10.000 ya da daha çok parçaya ayıracaktır.
Fizikçi Michio Kaku’ya göre, LHC’nin inanılmaz odaklama gücü mini kara delikler dâhil. Büyük Evren Patlamasından beri görülmemiş çoklukta atomdan küçük parçacıklar yaratacaktır. Mini kara delikler oluşur mu gerçekten? Bu tür deneyler büyük parıltı yaratacak olsa da felaket potansiyelleri de unutulmamalıdır. Kara delikler mini olsalar bile etraflarındaki her şeyi çekip
emerek unutturmayacak mıdır?
Cambridge Üniversitesinde Hawking’in meslektaşı olan fizikçi Martin Rees aym zamanda İngiltere’de Kraliyet Astronomu olarak görev yapar. Rees’in uyarısına göre, protonantiproton çarpışmasından meydana gelecek olan zerrecikler strangelet denen mini kara delikler yaratabilir ki bunlar da rastladıkları her maddeyi yeni. hiperyoğun madde şekline çevirebilirler. Atomlar çoğunlukla boşluklardan oluşur ve bunlar strangelet taralından sıkılarak, dünya hareketsiz ve büzülerek iyice küçülmüş, bir depo boyutlarına inmiş bir küreye dönüşebilir.
Bu da utanç verici bir son olur elbette.
……