Yazıda “ Halide Edip Adıvar, Yolpalas Cinayeti “ romanı hakkında bilgiler, romanının özeti, romanın konusu, ana fikri, romanın kahramanları, romanın olay örgüsü, romanın yazarı, “Halide Edip Adıvar, Yolpalas Cinayeti ” hakkında bilgiler “Halide Edip Adıvar, Yolpalas Cinayeti “ romanın şahıs kadrosu yazarın diğer
romanları, “Halide Edip Adıvar, Yolpalas Cinayeti “ adlı eserden alıntılar yer alır. Eser hakkında yorumlar, romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, romanın tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.
Halide Edip Adıvar Yolpalas Cinayeti Konusu ve Özeti
Halide Edip 1923 yılına kadar kahramanları kadın olan ve daha ziyade istiklal savaşı yıllarını konu edinen milliyetçilik vatanperverlik yönleri ağır basan sosyal romanlar yazmış 1924 yılından sonra yazdığı romanlarda ise siyasi hedeflerden uzaklaşan konularda romanalar yazmaya başlamıştı. Yolpalas Cinayeti adlı romanı da siyasi konulardan uzak , sosyal faydayı ilk plana almayan daha ziyade macera türüne daha yakın duran bir romanı olmaktadır.
Yolpalas Cinayeti aynı ad ile 1955 yılında aynı adla sinemaya da uyarlanmıştır.
Kitabın Kahramanları:
Akkız, Bay ve Bayan Sallabaş, Mükerrem, Akkız”ın annesi Ümmühan, Nuri Bey ve karısı ile Bülent
Romanın Konusu
Roman İstanbul’un zengin semtlerinden birinde olan Yolpalas apartmanında yaşanan bir cinayet konusunu işlemektedir. Sosyetik bir ailenin hastalıklı oğluna bakmakta olan Akkız adlı bir dadı bir gece evin hanımını yaralayıp evin soförünü de öldürmüş suçunu da itiraf etmiştir. Fakat evin şöförü Mükerrem’i öldüren Akkız’ın işlediği cinayetin altında bir çok trajedi vardır.
Kitabın Ana Fikri
İntikam duygusu en uysal insanları bile cinayete sevk edebilir. Kötülük eden kötülük bulur ama masum insanların da hayatlarını mahvetmelerine sebep olur.
İGİLİ LİNKLERİMİZ
Kitabın Özeti:
Sivrihisar’da oturan Nadire ve annesi mahkemeye düşmüştür. Akkız, çalıştığı evdeki şoförü ve evin hanımını öldürmekle suçlanmaktadır. Akkız,.kaz tüyünü andıran sarı saçlı, mavi gözlü, kara kaşlı bir kızdır. Bu yüzden asıl adı Nadire olan bu kıza köyünde “Kaz Akkız” demektedirler.
Annesi ölünce Abidinler Nadire’yi yanlarına almışlar ve onu gece gündüz çalıştırmışlardır. Nadire buradan da besleme olarak Refika ve Nuri çiftinin Bursa’daki evine yerleşmiştir. .Nuri Bey ve karısı onu büyütmüşler, okula gönderip tahsil yapmasını da sağlamışlardır. Nadire Refika’nın vasıtasıyla Bursa kaplıcalarına gelen Sallabaş ailesi ve oğlu Bülent ile de tanışır. Sallabaş ailesinin oğlu Bülent Akkız’ı çok sevmiştir. Bay ve Bayan Sallabaş’, oğulları Bülent’e dadılık yapması için Akkız’ı yanlarına alırlar. Böylece de Akkız Sallabaşların apartmanı Yolpalas’ta dadı olarak çalışmaya başlamıştır.
Bayan Sacide Sallabaş aslen Karagümrüklü fakir düşmüş bir memur olan Agah Efendi’nin kızıdır. Sacide on yedi yaşına kadar Karagümrük’te kardeşlerine dadılık yapmış, babası Agah Efendi onun dışarı çıkarmamış adeta onu eve hapsetmiştir.
Halka açık olan bir dancing merkezinde Bay Sallabaş’ı çok etkilemiş ve Bay Sallabaş onunla evlenince Yolpalas’ın haımefendisi olmuş, bu tarihten sonra da yoksulları küçük gören ne oldum delisi ve sonradan sosyeteye karışan bir kadın olup çıkmıştır.
Bir süre sonra Nadire’nin annesini soyup kaçan Mükerrem, Yolpalas apartmanına şoför olarak gelmiş Nadire, onu hemen tanımış ama tanıdığını belli etmeden ondan uzak durmaya çalışmıştır.
Sallabaş ailesi bir gün sosyeteye ziyafet vermiş ve o gece ziyafet Rıfkı ve Bayan Sallabaş yine tartışmışlar ve bu olay kimsenin dikkatinden kaçmamıştır. O ziyafet akşamında Mükerrem, Nadire’nin odasına gelerek Nadire’ye çirkin tekliflerde bulunmuştur. Nadire onu hemen orada öldürmek ister ama Bülent uyuduğu için o anda onu öldürmek istemez..
Mükerrem bunun üzerine Bayan Sallabaş’a onu şikayet edip kovduracağını ve yerine başka bir dadı aldıracağını sonra da Bülent’i de öldüreceğini söyler.
Sabah olduğunda Sallabaş ailesinin hizmetçisi olan Eienette, gelerek Nadire’ye evi terk etmesini, hemen eşyalarını toplayıp gitmesini Bülent’e de bundan böyle kendisinin bakacağını söyler. Nadire’nin aklı başından gitmiş, Sacide’nin ayaklarına kapanıp, Mükerrem’in Bülent’i de öldürmesine engel olmak istemiştir.
Naadire bunun için Sacide’nin yanına gittiğinde Sacide’nin tırnaklarını boyadığını Mükerrem’in de diz çökmüş bir şekilde Sacide’nin yüzüne baktığını görür. Her ikisi de dalgındır.. Nadire masanın üstündeki bıçağı alır ve Mükerrem’in boynuna saplar. Bu sırada Nadire, Bayan Sallabaş’ı (Sacide’yi) de yaralamış ve tutuklanan Nadire, suçunu kabul ederek “ Mükerrem’i anamın emmisi oğlu olduğu için vurdum “ “ Sacide’yi de kjaza ile yaraladım “ diye ifade vermiştir.
Nadire ‘nin avukatlığını ise Avukat Rıfkı üstlenmiştir. Rıfkı ise Murat Sallabaş’ın yeğenidir ve bu dava genç bir avukat olan Rıfkı’nın ilk davsı olmaktadır. Rıfkı, Nadire’yi önceden de Bursa’dan tanımaktadır. Rıfkı,, bu davayı üstlendikten sonra Akkız’ın kaldığı hücreye giderek onunla konuşur ve bütün hikayeyi öğrenir.
Akkız’ın babası öldüğü için evin geçimini annesi sağlamaktadır. Annesinin tek amacı iki öküz satın alarak hizmetçilik işleri ile uğraşmaktan kurtulmaktır. Nadire’nin annesi evine erkek almakta çevreye de onları emmioğlu olarak tanıtmaktadır. Bu nedenle köylüler annesine ve Nadire’ye iyi gözle bakmamaktadır.
Mükerrem adındaki bir adam da Nadire’nin annesinin emmisi oğlu gibi tanıtılmış ve o adam Nadire’ye iyi davranmadığı gibi, Nadire’nin en sevdiği arkadaşı Sırmayı da öldürmüş bu da yetmemiş gibi Nadire’nin annesinin öküz almak için biriktirdiği paraları da alarak ortadan kaybolmuştur.
Rıfkı, mahkemenin uzatılmasını ve Nadire’nin müşahede altında tutulmasını sağlar. Rıfkı daha sonra araştırma yapmak için Nadire’nin köyüne kadar da gider. Onun ve Mükerrem’in hakkında bilgi toplar. Daha sonra Nadire’yi de mahkemede dile getirir.
İşlenen cinayet hakkında tanıklar ve Mükerrem ‘i tanıyanlar dinlendikten sonra Nadire’nin tımarhanede kalmak şartıyla suçsuz olduğuna karar verir.