TÜM ZAMANLARIN EN İYİ ROMANLARINDAN BİRİ… SIRADIŞI VE İNANILMAZ HEYECENLI
ADRENALİN YÜKLÜ, BİTMEK BİLMEYEN BİR MACERA
“Sıkı durun! Sizi heyecan dolu bir gerilim bekliyor. Başlangıç cümlesinden sona kadar elinizden bırakmanız imkansız.”
—Brian Kene, Bram Stoker Ödüllü Yazar
“Uykumu bir gece erteledim ve sabaha kadar bu kitabı okudum. Bu da kitabı ne kadar beğendiğimi gösteriyor… Her bölümde büyülendim. Kahkahalar dolu ve aynı zamanda şiddet yüklü bir macera.”
—Ken Bruen, The Guards Ödüllü yazar
“Şeytani mizah öğeleriyle gerilim dolu bir roman olan Direksiyon Adam sizi etkisi altına alacak. Bu kitabında Duane Swierczynski dünyanın tüm polisiye yazarlarının dikkatini çekiyor. Bu isme dikkat edin çünkü çok uzun süre konuşulacak.”
—Laura Uppman, Edgar Ödüllü yazar
“Karanlık bir hikaye … aynı zamanda oldukça da eğlenceli. Swlerczynski kendine özgü şaşırtmacaları ile keyifli bir tür yaratmış. Sıradaki kitapları sabırsızlıkla bekliyoruz.”
—Rky Mountain News
LENNON, yanlış soyguncu ekibiyle, yanlış günde yanlış bankaya giden sağır-dilsiz İrlandalı soygun sürücüsüdür. İhanete uğramış, parası çalınmış, hırpalanmış bedeniyle ölüme terk edilmiştir. Lennon bunun sorumlusunu bulmak ve çalınan parasını geri almak için tek bir yolda ilerleyecektir. Fakat soygun Philadelphia sokaklarını dalga dalga şiddete sürüklemiştir. Ve şimdi karanlık bir polis, İtalyan ve Rus çeteleri, belediye başkanının kiralık katili ve kolej rock grubunun klavyecisi bu adrenalin yüklü romanın şaşırtmacaları ve süprizlerinde yerlerini almak için harekete geçecekler.
Emin olduğum tek şey: Bu tarz karakterler romanın sonunda bambaşka bir dünyada uyanırlar, eğer öyle bir şansları olursa.
Şimdi siz, Gumshoe Ödülü’neaday gösterilen Direksiyon Adam kitabını okuma şansına sahipsiniz. Bu roman kendinden uzun yıllar söz ettirecektir.
Sert Mart havası binaları döverken Lennon insanların On Yedinci Cadde’ye giriş çıkışlarını izliyordu. Eğer sigara içiyor olsaydı pencereyi açıp izmariti dışarı fırlatmadan önce çektiği sonfirtların tadını çıkarıyor olacaktı. Bir tek sigara—haki renkli pantolonları ile mavisi rüzgarlıkları içindeki gerzeklerin cımbızlarıyla kaldırıp şeffaf bir torbaya koyarak etiketleyecekleri ve kayıt altına alarak kanıt çantalarına yerleştirecekleri bir tek sigara.
Belki de birileri sigaranın markasını araştıracak, izmaritten DNA örneği almaya çalışacaktı.
Lennon’un bir parçası Federal Soruşturma Bürosu’nun dosyalarının arasına tıkılı bir şekilde sonsuza dek yaşayacaktı.
Ancak Lennon sigara içmiyordu. Bir süre arabanın radyosuyla oynayarak çeşitli yönlere doğru ilerlemekte olan yabancıları izledi. Tüm bu insanları nelerin motive ettiğini merak ederdi—her sabah kalkıp, dişlerini fırçalamalarına, duş almalarına, kahvaltı etmelerine, evden ayrılmadan Önce eşlerini ve belki de çocuklarım öpmelerine neden olan güdüleri. Ona göre bir hayat değildi bu ve Lennon’un büyük bir iş öncesindeki su son anların keyfini çıkarma sebebi de büyük ihtimalle buydu. Her şey yerine oturuyordu. Ya dışarıda olup taban tepecek, bir ofis dairesine rapor verecek veya raporunuzla İlgili düşüncelere dalacaktınız, her neyse. Ya da bir arabanın içinde oturup suç ortaklarınızı bekleyecektiniz.
Derken alarm sesleri gelmeye başladı ve her şey birbirine karştı.
BUM BUM BUM
Holden Biing’in kıçındaydı. Hayır, hayır, hayır seni salak. Geride kal. İki adım geride kal.
Ama artık çok geçti. Holden’in arkasındaki büyük cam kapı, Bling önündeki kapıyı açamadan kapanmıştı. Gizli alarm ötmeye başlamıştı. Ya da içerideki birileri de çalıştırmış olabilirdi. Fark etmezdi. Hem Bling hem de Holden bankanın giriş kısıma hapsolmuştu. Tabancasını tuttuğu eliyle camı yumruklamakla olan Biing’in yüzündeki ifadeyi yirmi metre öteden bile okuyabilirdiniz: Hay sokayım. Fareler gibi kapana kısılmışlardı.
Lennon vites kolunu kaydırdı, yan ve dikiz aynalarından arka tarafı kontrol ettikten sonra hareket edip sola dönerek On Yedinci Cadde’nin trafiğini tıkadı. Arkasını döndü. Sert Mart sonu güneşi bankanın beyaz taşlarından o kadar güçlü yansıyordu ki, gözleri acıdı. Lennon’ın hâlâ bir şansı vardı. Onları bırakıp gidebilirdi. Holden bunu hak ediyordu. Bling ise başka bir hikayeydi. Bu işin kendi de bir başka hikayeydi zaten.
Lennon iki parmağını boynuna bastırarak nabzını buldu. Hızla saydı.
Her şey yolundaydı. Nabzı çok yükselmemişti.
Güzel.
Lennon bir kolunu koltuğun üstüne atarak Bling’e baktı. O da Lennon’u dikkatle izliyordu. Lennon ona eliyle evrensel bir “sola hareket et” işareti yaptı. Blİng yağmurluğundan yakaladığı Holden’i hızla kenara çekti.
Korna sesleri duyuldu ve Lennon gaz pedalına abandı. Dönüp hareket çekerdi de buna zamanı yoktu.
Banka dikiz aynasından yere çakılmakta olan bir uçağın kokpitinden görülen manzara gibi hızla üstüne geliyordu, Lennon eldivenli ellerini hafifçe direksiyonda tutarak minik ayarlamalar yaptı. Sola doğru uzandı, sağa doğru hafifçe kaydı. Cama doğru noktadan çarpmak zorundaydı.
Bu tür giriş kontrol ünitelerinin içeriden kurşungeçirmez olduklarını bilecek kadar okuma yapmıştı. Banka salak Holden ve benzeri kötü adamları bu şekilde tuzağa düşürüyor, Sig Sauer’lerini kaldırıp kapıyı delik deşik ederek kaçmalarım engellemiş oluyordu. Bankalar müşterilerinin vurulmasından hoşlanmazdı. Bunu engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. İlk başlarda giriş kontrol üniteleri kurşungeçirmez değildi, dolayısıyla korkan banka çalışanları kendilerini kontrol edemediklerinde bankalar bir kurşun deryasına dönüşüyordu. Hatta bazı ünitelerin içinde banka personelinin kaçabilmesi için küçük delikler bile bulunuyordu.
Bu modelde öyle bir şey yoktu. Belli ki FederallerGel eneDekKıçınıKaşı modeliydi bu. Muhtemelen hem içeriden, hem de dışarıdan kurşun geçirmiyordu.
Peki ya araba geçiriyor muydu? Hızlı bir arabayı? Hızlı, çalıntı bir Acura’yı geçiriyor muydu?
Lennon son dakikada metal bir destek sütununa çarpacağını fark etti. Metali hızla yardı ve ardından cam panellerin aşağı indiklerini hissetti.
Koltuğunda doğrularak öne uzandı. Bling yemden Holden’in yağmurluğunu yakalamış, adamı deliğin içinden geçiriyordu.
Lennon uzanarak bagajı açtı, ardından saatini kontrol etti. Sabahın 13’üydü. İşler yolunda gidiyordu. Önlerindeki birkaç caddeyi atlatabilirlerse yakalarını sıyırabilîrlerdi. Bling ön koltuğa. Holden da arkaya tırmandığında Acura süspansiyonlarının üstünde yaylandı.
Lennon gaz kökledi. Araba öne fırladı, tekerlekler kaldırımda çığlıklar atıyordu ve Lennon son ana dek kadını görmemişti.
Mavi renkli bir bebek arabasını sürmekte olan kadın.
650 DOlAR
Philadelphia merkezindeki bankaların pek sık soyguna uğramamalarının İyi bir nedeni vardı: Kaçabilecek çok az yol bulunuyordu.
Tok tabanca çalışan birçok saltığa rastlayabilirdiniz, ama profesyonellere değil. Bİlly Penn Philadelpia’yı Delaware Nehri’nden Schuylkill Nehrİ’ne dek içice geçmiş olan sokaklardan oluşacak şekilde tasarlamıştı. Sömürge döneminden kalma evler kahverengi taşlı binalara, onlar da sıkışık bir biçimde yanyana durmakta olan ofis kulelerine açılıyordu. Sokaklar dardı ve özellikle otobanlara açılan kısımlarda trafik tıkalıydı. Şehir merkezinin de merkezindeyseniz ki Lennon’un ekibi öyleydi95 ve 76 numaralı otobanlar yalnızca beş dakika Ötesindeydi. Ama trafiğin tıkanması halinde buralara elli dakikada bile adım atamayabilirdiniz.
Bling Lennon ‘a yolu tarif ediyordu. Bling Philadelphia “lıydı. Lennon değildi. Lennon’un evi bir buçuk saat ötedeki Pocono Dağları nın derinliklerindeydi ve Philadetphia’da tanıdıkları bulunuyordu ama asla orada çalışmazdı. En yakın çalışacağı yer New York’tu, ki orası bile gereğinden fazla yakın sayılırdı.
Ancak paraları azalıyordu, Lennon ve Katie hiç çalışmadıkları güzelce ziyan edilmiş bir kıştan yeni çıkmışlardı. Harika bir kış olmuştu: Zamanlarını genellikle yemek yaparak, okuyarak ve içki içerek geçirmişlerdi. Bling Şubat sonunda Katie’yi aradığında çalışmaya başlamak için uygun zamandı.
İşin tertibi de kulağa hoş geliyordu. Bling üç kişilik bir soygun için bir sürücüye ihtiyaç duyuyordu. Belediye Binası’nın üç sokak Ötesindeki Wachovia Bankası 29 Mart’ta doğrudan federal hükümetten gelen yüklü bir ödeme alacaktı. Belediye Başkanı’nın “Baştan Başlama Operasyonu”nıın bir parçasıydı bu, şehrin en boktan mahallesindeki en boktan 10 caddelik kısma gömeceği 650.000 Dolar ile girişimcinin bilinin bu uyuşturucu bataklığının ortasına bir Barnes & Noble ya da Bed, Bath & Beyund inşa etmesini umuyordu adam. Paranın büyük bir kısmı sıra sıra dizilmiş olan, köhne evlerinden çıkmayı reddeden yüz kadar ev sahibine verilecekti. Bling Katie’ye belediye başkanının arazilerini terk etmeleri karşılığında tüm ev sahiplerine 40.000 S’la 80.000 $ arasında değişen tazminatlar ödeyeceğini söylemişti.
Peki neden nakit? Belediye başkanı o tür adamlardan, demişti Bling, Mani şu nakit para hariç hiçbir şeye güvenmeyen adamlar. Kendilerine para Ödenmesini isteyen adamlar. Ayrıca başkanın ofisinden birileri bunun televizyon ekipleri için iyi bir görüntü olacağını düşünmüştü; “Baştan Başlama Operasyonunun açılışını yapmakta olan belediye başkanı şehrin en fakir insanlarına yeşil tomarlar dağıtıyorkcıı. Kameralar kapandığı an ev sahiplerine saldıracak olan çeteleri boşverin. Bu şehrin problemi değildi ki.
Hem zaten Bling paraya el koymayı planlıyordu.
Bling’in paradan şehir meclisindeki adamı sayesinde haberi olmuştu. Ardından işi nasıl kotarmayı planladığım Katie’ye anlattı ve kulağa iyi bir fikir gibi geliyordu. Lennon da böylece yeniden çalışmaya karar vermişti.