Hz. Muhammed’in peygamberlik serüveninin ilk
başladığı yer olan Mekke’de inen surelerden herhangi birisinin bir benzerine ne
Arap şiirinde ne de nesrinde rastlamak mümkündü. Rahman, Vakıa, Saffat vb.
sureleri dinleyen ünlü Arap şairleri ve hatipleri şaşkındı. Kulaklarına
inanamıyorlardı. Dolayısıyla onu susturmak için ortaya atılan, sihirbaz, kâhin,
cinli, mecnun vs. nitelemelerin hiçbirisi tutmadı, tutarlı bulunmadı.
Ama Arap aristokrasisinin kendilerine nispetle
sosyal statüsü son derece zayıf olan Hz. Muhammed’in peygamberliğini kabul
etmesi kolay değildi. Çoğu inatla direniyor ve onu susturmaya çalışıyordu. İşte
böyle bir ortamda, Kur’an’ın kıyamete kadar sürecek olan o müthiş meydan okuması
gerçekleşti: “Eğer kulumuz [Muhammed]’e katımızdan safha safha indirdiğimiz
vahyin bir kısmından şüphe ediyorsanız o zaman aynı değerde bir sure getirin (de
görelim) ve -eğer dediğiniz doğruysa- Allah’tan başkalarını da size şahitlik
etmeleri için çağırın.
Eğer bunu yapamıyorsanız -ki kesinlikle
yapamayacaksınız- o zaman yakıtı insanlar ve taşlar olan, hakikati inkâr edenler
için hazırlanmış ateşi bekleyin!” İşte bu çalışma, Mutezilî düşünce sisteminde
Kur’an’ın hak ve evrensel bir ilahi mesaj oluşunun en önemli kanıtı olarak
görülen bu meydan okuyuşun rasyonel temellerini ele almaktadır.
- Kitap AdıMutezile’nin Kur’an Müdafaası
- Sayfa Sayısı263
- YazarMetin Özdemir
- ISBN9786055482091
- Boyutlar, Kapak13,5×21 cm, Karton Kapak
- YayıneviFecr Yayınevi / 2011