Tarih

Soykırıma Uğrayan Türkler

9944975933

Türkler Soykırım Yaptı mı? kitabının yazarı Gökan Balcı’dan bomba bir araştırma daha: Soykırıma Uğrayan Türkler..Genel Kurmay Ateşe Başkanlığı arşiv belgeleri sözde soykırım iddialarını yanıtlıyor..Savcılık tarafından ihbar olarak kabul edilen ilk kitaptan sonra bu ikinci kitapta asıl soykırıma uğrayanların hazin öykülerini okuyacaksınız!
Uluslararası arenada ülkemize yapılan baskıların perde arkası da elinizdeki bu kitapta tüm ayrıntılarıyla anlatılmakta..

ÖNSÖZ
“Ermeni Diasporası”, yıllardan beri dünya kamuoyunu yalan yanlış bilgi ve belgelerle Türklerin onlara karsı soykırım yaptığı iddialarıyla kandırmaya çalışmışlar ve kandırmışlardır. Soykırımın anlamını tekrar hatırlatarak ve çeşitli olaylardan Örnekler vereceğim ve siz değerli okurlarım kitap içeriğine baktıktan sonra kimin kime soykırım yaptığını ve kimin kime yıllarca iyi niyetle yaklaştığını göreceksiniz ABD’li Ermeni Profesör Hovannisian, 1982 yılında Münih”de yapılmış olan “Dünya Ermenilerinin Problemleri Kongresi’nde bu gerçeği;
“Ermeni Soykırımı ispatlanamamıştır. Soykırım hukuken geçersizdir ve zaten zaman aşımına da uğramıştır” şeklinde dile getirmiştir.
Ve yine Bernard Lewis, 1993 yılında “Le Monde” gazetesinde yayımlanan makalesinde konuya şöyle değinmiştir:
“Osmanlı Hükümeti’nin, Ermeni ulusuna karşı kitlesel imhayı öngören bir planı olduğunu gösteren geçerli kanıt yoktur…”
Görüldüğü gibi yukarıda vermiş olduğum iki önemli tarihçinin konuya yaklaşımları aynı yönde olup; Türklerin, Ermenilere karşı bir soykırım yapmadığının birer ispatıdır. Bu kitabımda sizlere Ermeni zulmünü yaşamış olan yabancı ve Türk subayların, sivil halkın ve doğu illerimizde yaşanan soykırımlarla ilgili kayıtlı belge ve bilgileri paylaşacağım.

GÖKHAN BALCI

SOYKIRIM NEDİR?
Soykırım:
Irk., milliyet, etnik ve din farklılıkları nedeniyle insan gruplarının yok edilmesidir. Bu suç, doğrudan olarak bir hükümet tarafından veya onun rıza göstermesi ile islenebilir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dünyada soykırım suçunu Önlemek ve cezalandırmak için 1948’de “Soykırım sözleşmesi”ni kabul etmiş ve Türkiye de bu sözleşmeye 1950 yılında taraf olmuştur.
Soykırım dendiği zaman, ikinci Dünya Savaşı boyunca Nazilerin Yahudilere ve diğer etnik gruplara karşı giriştikleri kitlesel kıyım akla gelir. 1939 ile 1945 yıllan arasındaki dönemde, beşaltı milyon Yahudi, Üç milyondan fazla Sovyet savaş tutsağı, birer milyondan fazla Polonya ve Yugoslavya’nın sivil halkı, 200.000 civarında Çingene ve 70.000 özürlü insanın canına kıyılmıştır, işte soykırım budur.
Bunlara ilave olarak, Birleşmiş Milletler’in önleyici yönde sözleşmesi olmasına rağmen, modem çağda da sayısız soylarım olayı görülmüştür. Örneğin 19651966 yıllarında Endonezya ordusu bir milyon komünisti ve ailelerini öldürmüş, 1975 1979 yıllan arasında Kamboçya’da Kızıl Kemerler 1.7 milyon Kamboçyalıyı katletmiş, 1994’te Ruanda’da 500.000 Tutsi, Hurular tarafından öldürülmüş ve 1991’den sonra Bosna Hersek ile Kosova’da binlerce Müslüman, Sırp vahşeti sonucu hayatını kaybetmiştir.”
Soykırım suçu, gerçek anlamda yukarıda örneklenmiş olan olaylarda işlenmiştir. Ermenilerin iddia ettiğinin aksine, 1915 yılında Doğu Anadolu bölgesindeki Ermenilere yönelik uygulama, sadece güvenliğin sağlanması amacıyla İmparatorluk içinde, başka bir bölgeye göç ettirme olup soykırım ile hiç bir alakası yoktur.
Ermenilerin doğu Anadolu’da savaş ve tehcir sırasında kayıplar verdikleri doğrudur. Ancak bu kayıplar. Doğu Anadolu’da yaşanan savaş ve isyanlar nedeniyle asayişin sağlıklı olarak sağlanamaması, araç, yakıt, gıda, ilaç yetersizliği, ağır iklim şartlan ile tifüs gibi salgın hastalıkların yol açtığı tahribat sonucu meydana gelmiştir.
Aslında Ermeniler, geçmişte, hâkimiyeti altında yaşadıktan devletlere ihanetlerinden dolayı, birçok kez buna benzer göç hareketlerine tabi tutulmuşlardır. Sasaniler 370’lerde 70.000 Ermeni’yi İran’a; Bizanslılar 1020’lerde doğu Anadolu’daki 40.000 Ermeni’yi Sivas ve Kayseri’ye; Memluklar 1250’lerde 10.000 kadar Ermeni’yi Mısır’a; 1743’de İranlılar 24.000 Ermeni’yi İran içlerine ve 1777’de Kırım’ı işgal eden Ruslar, bölgedeki binlerce Ermeni’yi steplere sürmüştür.
Tarih boyunca sayısız göç ve sürgün olayına maruz kalan Ermenilerin, bunlann hiçbirini gündeme getirmeden, sadece 1915’te Osmanlı Devleti tarafından son derece haklı gerekçelerle göçe tabi tutulmalarını; sözde soykırım adı ile sorun haline getirmeleri maksatlı olup, Türkiye’nin bütünlüğünü bozmaya yönelik politikaların bir ürünüdür. Batılı ülkelerin, Afrika ve Balkanlar’da yaşanmakta olan gerçek anlamdaki soykırım hareketlerine seyirci kalarak, sözde Ermeni soykırımına sahip çıkmaları, bunun en iyi göstergesidir.

1918’DEN SONRA VAN’DA ERMENİLİK FAALİYETLERİ
Van bölgesinin tarihi, mevzubahis olunca, özellikle Van ve civarındaki Ermeni hareketlerinin iyi tetkik edilmesi gerekir. Çünkü son çağ dünya tarihi içerisinde en büyük olay olan Birinci Dünya Harbi ve neticesinde, Van kadar harap olmuş bir şehir, ahalisi Van ahalisi kadar cefa çekmiş bir topluluk örneği çok azdır, öyle ki büyük harp Öncesinde Van merkezinin toplam nüfusu 70 bin civarındayken Türk ordusunun şehre girdiği Nisan 1918’debusayı 10 15 bine düşmüştür. Şehir ise tamamen harap olmuş ve bu yüzden yerleşim alanını değiştirmek zarureti hasıl olmuştur.
Bir şehrin tamamen harap olmasına ve ahalisinin büyük bölümünün imha edilmesine sebep neydi? Kanaatimizce bu sorunun cevabını büyük devletlerin “Şark Meselesi’ politikası içerisinde aramak lazımdır. Bu politika çerçevesinde Van ve civarındaki hadiseleri 1918’e kadar ve 1918’den sonra olmak üzere iki kısımda ele almak istiyoruz.
1918’den Önceki hadiseler, bilindiği gibi, tarih boyunca Türk Müslüman ahaliyle dostça ve beraber yaşayan doğu Anadolu’daki Ermenilerin; Ruslar tarafından bağımsız ve “Büyük Ermenistan” vaatleriyle kandırılıp isyan ettirilmeleri şeklinde ortaya çıkmıştır. Bunun esas gayesi Rusların doğu Anadolu’yu işgalini kolaylaştırmaktı.
1877 1878 Osmanlı Rus Savaşı’nın Osmanlı Devleti’nin yenilgisiyle sona ermesi, Ermenilere bu hususta ümit kaynağı olmuştu. Rusların da desteğiyle bölgede kurulan Ermeni çeteleri, önce büyük bir propaganda faaliyetine giriştiler. Bu propaganda, içeriye karşı; Rusya’nın bağımsız bir Ermeni Devleti kurulmasını temin edeceği, dışarıya karşı ise; bu havalide daimi asayişsizlik olduğu ve Ermenilere baskı yapıldığı şeklindeydi. Van’daki Ermeni komite ve çetelerinin reisliğini ise Kafkasyalı Işhan ve Karabağ havalisinden Aram adlı şahıslar yapmaktaydılar. Bu iki şahıs Rusya’da idama mahkûm olmuş ve Türkiye’ye kaçarak hayatlarını kurtarmışlardı. Diğer yandan Van vilayetindeki komitecilerin en samimi dostları ve akıl hocaları ise ingiliz, Rus ve Fransız konsolosları idi. En önemli meseleler Rus konsolosluğunda görüşülüyordu Nihayet, Ermeni çetelerinin yardımıyla Van, Ruslar taralından işgal edilince Aram, Rus Hükümeti tarafından Van valiliğine tayin olunmuştur.
Fakat bütün bunlara rağmen Rusların esas maksadı bölgede, “Ermenîsiz bir Ermenistan” tesis etmekti, öyle ki bunun için, Rus Kazakları bölgeye yerleştirilmeye çalışılmıştır. Hatta Rus ordusundaki hayvanla nn yem ihtiyacının karşılanması maksadıyla, ot biçmekle görevlendirilecek kişiler bile Kazaklar arasından seçiliyordu. Bunun sebebi, bu işi Ermeniler yaparsa, çalıştıkları yörenin sahibi oldukları zihniyeti doğar ve sonra onları oralardan çıkarmak problem yaratabilir endişesiydi. Rusların bu niyetlerine rağmen gerçekleşen hadise şudur: Onların 1915’te Van’ı işgal etmelerine yardım maksadıyla isyan, katliam ve yağma hareketlerini 1918 Nisanına kadar sürdürmüşlerdir. Bu tarihe kadar cereyan eden olaylar Rus destek ve tahrikiyle gerçekleştirilmiştir. Ancak, Rusların gerçek emelini anlayan Ermeniler, bilhassa Türk ordusu Van’a girdikten sonra sukutu hayale uğramışlardır
Tebliğimizin esas konusunu bu tarihten sonraki Ermenilik faaliyetleri oluşturmaktadır. Ne yazık ki konu ile ilgili olarak şimdiye kadar yapılan çalışmalar arasında 1918 sonrası için yazılmış hiçbir şeye rastlamadık. Burada, Genelkurmay Başkanlığı, Askeri  ve Stratejik Etüt Dairesi Arşivi’nde bulduğumuz belgelerin ışığında kısaca sistematik bir durum tespiti yapacağız.

ERCİŞTEKÎ ERMENİ HAREKETLERİ
VE YAŞAYANLARIN DİLİNDEN ÇAVUŞOGLU SAMANLIĞI KATLİAMI

Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas cephesi bozguna uğrayıp Osmanlı ordularının geri çekilmesiyle, doğu illerimiz, özellikle Erzurum, Kars. Ağrı, Van ve Bitlis Rus ordularınca işgal edildi. Buralarda, büyük çapta tahribat yapıldı. Katliamın en korkuncu yapılıyordu. Rus birlikleri Van Gölü çevresini tamamen kuşatmış, halk muhasara altına alınmıştı. Adır, Çarpanak ve Akdamar adalarında çok sayıdaki yük ve yolcu gemisi teslim alınarak harp gemisi haline dönüştürüldü. Bu adalar Rusların ve Ermenilerin üssü hâline getirilmişti. Bol miktarda asker ve mühimmat bu adalara yerleştirilmişti. Yakma  yıkma, korkutma ve sindirme birbirini takip etmişti. Halk, yoksul ve perişan durumdaydı. Ruslar Erciş halkını etkisiz hâle getirdikten sonra, tarlaya ve işe gidenlere mani olunmamıştı. Ancak ürünlerin büyük bir kısmı Ruslar ve Ermenilerce alınmış, halk yoksul ve perişan durumda bırakılmıştı. Rusların ve Ermenilerin insafsızca hakaretlerine boyun eğmekten başka çare kalmamıştı.
1917’deki Rus Bolşevik ihtilali sırasında Rusya’daki azınlıklar ve Rus askerleri komutanlarının emirlerine itaat etmeyerek cepheden kaçıyorlardı. Bir kısım Gürcülerle Ermeniler emirlere itaat ederek orduda kalmıştı. Rus hükümetleri Ermenilere güveniyorlardı. Ermeniler durumdan faydalanarak çeteler kurmuşlardı. Bu çeteler Ruslarla da iş birliği yaparak Rusya’nın çeşitli bölgelerindeki Müslümanların imhasına girişmişlerdi. Rusya’nın istekleri doğrultusunda soykırım hareketine girişen Ermeniler, orduda da kalarak güven sağlamışlardı. En önemlisi ihtilalde aktif rol aldıklarından, Rusya’dan bazı taleplerde bulunmuşlardı. Bu taleplerin başında da Doğu Anadolu bölgesinin, özellikle Van Gölü çevresinin kendilerine bırakılması hususu geliyordu. Rusya bu teklifi kabul etmiş ve bu mıntıkayı Ermenilere terk etmişti. Çok sayıda Ermeni gelerek göl çevresine, ziyadesiyle Erciş’e yerleşmişti. Uzun yıllar Ermeniler bölge halkıyla uyum içerisinde yaşamışlardı. Hatta bu yaklaşım zaman içerisinde tarla, dükkân ve iş yapmada ortaklık boyutuna varmıştı. Türklerden yardım ve himaye de görmüşlerdi. Aynı mahallelerde, aynı evlen paylaşanlar da vardı. Birbirlerine aş  ekmek verir, birbirlerinin dertlerine de ortak olurlardı. Türklerden gördükleri bu yardım ve alakaya rağmen Ermeniler, zaman zaman nankörce hareketlerde bulunurlardı. Son günlerde nedeni anlaşılmayan bir hareketlenme başlamıştı. Ortada hiçbir şey yokken Türklere hakarete başlanılmıştı. Bu sinsi eylemler, davar boğazlamakla, ot yakmakla, hırsızlık ve talanla başlatılmıştı. Zaten Ruslar tarafından etkisiz duruma getirilen Türkler, çaresiz kalmışlardı.
Van’da yer yer olaylar başlatılmıştı Ermeni komitacılar gün geçtikçe çoğalıyor, gelişip güçleniyordu. Van’daki İngiliz, Fransız ve Rus konsoloslukları Ermeniler için bir idare yeri halini almıştı. Bu konsolosluklar, çok sayıdaki yabancı ajanın turist görünümünde, Van’a gelmelerini sağlamış, bu yabancılar Ermenileri kışkırtmada aktif rol oynamıştı. Tek hedef “Doğu Ermenistan Devleti”ni bu bölgede kurmaktı. Amerika’da eğitilmiş, beyni yıkanmış bir sürü Ermeni eylemcinin Van’a sokulmaları engellenememişti. Yine Amerika ve Fransa’da eğitilmiş, çeşitli katliam ve eylemlere fiilen katılmış olan Mıgırdıç Hrimyan Van’da, Gazzo ve Nişan da Erciş’te, Taşnak ….

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Muazzez İlmiye Çığ – Kur’an, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni

Editor

Devr-i Gül Sohbetleri – Osmanlı Değerleri

Editor

Cahit Kayra – Sevr Dosyası

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası