DiniTarih

Aytunç Altındal – Yoksul Tanrı

Tyanalı Apollonius’un yaşam öyküsünü çocukluğumda “büyüklerimden” dinlemiştim. Bana bu dinlediklerimden hiç kimseye söz etmemem gerektiği de tembihlenmişti. (1951) Kemerhisarlı Apollonius’un “hayatını” yazmayı hep istedim.

Son 35 yıl içinde belge ve bilgi topladım. Çocukluğumda dinlediğim Apollonius’un ya da Araplar’ın arasındaki adıyla Balinius/Balyonos’un olağanüstü yaşamını yazmak altmış yaşımdan sonra nasip oldu. Buna da şükür. Bu olağanüstü ermişin Türkiye’de ilk kez yayınlanan hayatı ve eserleri umarım ilgi çeker. Kaldı ki, Apollonius, bizden biridir.

Anadolulu bilge bir kişidir. Apollonius’un doğum yeri olan Tyana Kenti, Antik dönemde Geç Hitit İmparatorluğu’nun Başkenti olan Tuvana idi. Dolayısıyla ataları itibariyle Apollonius, son/geç Hititler’le bağlantılıydı. İşte bu geç Hititli ermiş önümüzdeki yıllarda özellikle Hıristiyan Alemi’nde adından en çok söz edilecek kişidir.

Bu kitap yazarlık yaşamımın 40. yılında hem bu uzun serüvende bana destek olan dostlarıma hem de değerli okurlarıma küçük bir armağandır. Böyle bir kitap yazacağımı bilen ve/veya tahmin eden dostlarım için bu kitap bir sürpriz olmamıştır. Ama ya tahmin etmeyenler için! Umarım onlar da şaşırmazlar.

Tyanalı Apollonius, SANAL bir roman kahramanı değil, tüm yaşamı, başta Roma İmparatorluğu’nun arşivleri olmak üzere, ayrıntılarıyla belgelenmiş GERÇEK bir ermiştir. Yaşadığı çağda (1.yy) “İnsan Suretindeki Tanrı” olarak yüceltilmiş, zindanlara atılmış ama görüşlerinden hiçbir şekilde ödün vermemiş bir Bilge’dir.

Onun varlığı ve yaşamı, 4. yüzyıldan başlayarak, Hıristiyanlığın korkunç baskısından kurtulabilmek isteyen Aydınlara, bu meyanda Tapınak Şövalyeleri’ne, Gül ve Haç Kardeşliği Örgütüne, Hümanizmin Kurucularına ve nihayet günümüzün “bilimine” damgalarını vurmuş bazı akademisyenlere, bağlı oldukları Kilise-Dışı Occult örgütlerince iletilmiş, okutulmuş olduğu için “Yol Gösterici” sayılmıştır.

Öte yandan başta Katolik Kilisesi olmak üzere tüm bağnaz Hıristiyanlar, yüzyıllarca O’nun adını ve eserlerini gizlemişler ve/veya yok etmek istemişlerdir. Bunun nedeni, daha 3. yy’dan itibaren Romalı Pagan ve Helen düşünür, yazar, devlet adamı ve filozofların İsa Mesih ile Apollonius’u kıyaslamaları ve ikincisini birincisinden ÜSTÜN saymalarıdı.

“Yoksul Tanrı” (The Poor God) adıyla yazdığım bu kitapta, Tyanalı Apollonius’un yaklaşık 2000 yıllık serüveninin bazı yanlarını okuyacaksınız. Apollonius’un “Ayak İzlerini” takip edenler O’nun tıpkı bir “Deus Absconditus” (Invisible God=Göze Görünmeyen Tanrı) gibi İncil’in sayfalarının arasında, dolayısıyla İsa Mesih’in “portresinin” ardında belki de O’nun maskesiyle gizlenmiş olarak dolaşmakta olduğunu biraz hayret, biraz şaşkınlık ama eminim ki heyecan duyarak okuyacaklardır.

Tyana (Kemerhisar)’da 2001 yılında İtalyan hükümetince başlatılan kazı çalışmaları, nihayet tamamlanmak üzeredir. Bu kazılar, Dr. Asım Tanış’ın başkanlığında yürütüldü ve Apollonius’un 2000 yıl önceki yaşam alanı ortaya çıkartıldı. Şimdi 2002’den başlayarak her yıl Temmuz ayında “Apollonius Kültür Festivali” düzenleniyor.

1.1. Aya Sofya’daki Deesis Mozaiği

“I had rather be killed Today
than go into voluntary Exile
tomorrow.”

“Yarın gönüllü olarak sürgüne gitmektense
bugün öldürülmeyi yeğlerim.”
Phrasea Paetus1

İ.S. 1054 yılı Batı Hıristiyan aleminde (Christendome) bir dönüm noktası olmuştur. O dönemde birbirlerinin ırksal özelliklerinden nefret eden bir Papa ile bir patrik ve onların emrindeki güçler Hıristiyan aleminde tam 911 yıl sürecek bir ‘mezhepler arası diyalogsuzluğu’ başlatmışlardı. Roma Kilisesi’nin başında Başpiskopos (gündelik dildeki adıyla Papa=Peder) IX. Leo vardı. Gerçek adı Bruno idi ve Lorraine piskoposu iken Fransa İmparatoru III. Henry tarafından Papalık Tahtı’na oturtulmuştu (1049). Bruno, İtalyan asıllı olmayan üçüncü Papa’ydı2. Alsace’li soylu bir ailenin oğlu olan Bruno, bilgili, görgülü ve üstün erdemleri olan bir kişilik olarak ünlenmişti. Ayrıca kendi ordusuna başkomutanlık yapabilecek kadar da gözü pek bir din adamıydı. Papa olduktan sonra Güney İtalya’da saldırılar düzenleyen Norman kabilelerine karşı 1054’te savaş açmış ve ordusunun başında yer almıştı.3
IX. Leo’nun mahiyetine alarak yüksek sorumluluklar verdiği en güvenilir üç kişi ise birbirlerinden daha kurnaz, daha acımasız ve daha takıntılı adamlardı. Bunlar sırasıyla Silva Candida piskoposu Hildebrand, Monte Casino Abbot’u Humbert ve Ostia’nın kardinal-piskoposu Peter Damiani idi. Üçü de çok yetenekli konuşmacı ve tartışmacıydı. Çağın en geniş bilgi ve kültürüyle donanımlı fakat ihtiraslı kişilerdi. Bunlardan Hildebrand, Papa’dan daha fazla Papa’cıydı (Papist). Ne var ki ailesi, geçmişi ve nereden nasıl geldiği belli değildi. Yahudi kökenli olduğuna dair söylentiler vardı; 1054 yılında Papalık IX. Leo’dan çok işte bu adamdan soruluyordu.
Humbert de ondan aşağı değildi. Toul yakınlarındaki Moyen Mouttier’de basit bir köylü ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve küçük yaşında yöredeki manastıra alınarak keşiş (monk) yapılmıştı. Kurnaz ve işbitirici bir adam olarak tanınan Humbert daha sonra, o sıralarda Lateran’da (Roma’nın bir semti) bulunan Papalık binasında kütüphane sorumlusu olarak görev yapmıştı. Bu görevi sırasında ünlü Loraine Dükü’nün kardeşi Liege (Belçika) egemeni Frederick’in mahiyetine girmeyi başarmıştı.
Peter Damiani ise çok entelektüel bir din adamıydı. O yıllarda tartışılan manastırların reforme edilmesi girişimini yönetiyordu.4 Bu girişim 910 yılında Dük William of Aquitaine’in kurmuş olduğu Clunny Manastırı tarafından başlatılmıştı. Damiani, bu ünlü ve esrarengiz manastıra mensuptu. Hıristiyan aleminde Cistercian diye bilinen bu tarikat tüm Avrupa’da ve Türkiye’de en az rakipleri Cizvitler kadar önemli rol oynamıştı. Şu kadarını belirterek geçelim ki, Tapınak Şövalyeleri (Knights Templar) tarikatının resmi kurucusu ve yönetmeliğini yazmış olan kişi Aziz Bernard Clairveux bu tarikatın başı idi.5 İlginçtir ki, Papa gibi bu üç yardımcısı da İtalyan asıllı değildi.
Bu Papalık cephesinin karşısında İstanbul’da Patrik Michael Cerularius ve ekibi vardı. 1054’te Doğu Roma İmparatorluğu IX. Konstantin Monomachos tarafından yönetiliyordu. İmparator, Cerularius’u bilge bir din adamı olduğu için değil, becerikli bir siyasetçi olduğu için Patrik yapmıştı. Gerçekten de Cerularius önceki imparator IV. Michael’in darbe ile devrilmesinde, perde arkasında önemli rol oynamıştı.6 Bu olaydan sonra Cerularius siyasetten çekilmiş ve keşiş olmuştu. Yeni İmparator bu eski dostunu unutmamış ve kendisine çok yararlı olacağını umarak Patrik yapmıştı (1045). Ayrıca Cerularius İstanbul’un en eski ve soylu ailesine mensuptu. Bu husus da İmparator için önemliydi. Yeni Patrik siyasi konulardaki maharetini hemen göstermiş ve 1047 yılında patlak veren ve doğrudan imparatoru hedef alan Leo Tornikios adlı sokak eşkiyasının yönettiği kanlı ayaklanmayı kısa sürede bastırmıştı.7
Cerularius’un en ilginç siyasi taktiği Patrikhane’ye özel ve tamamen sokak kabadayılarından kurulu bir vurucu güç oluşturmuş olmasıydı. Patrik’in ne zaman imparatorla ya da başka bir güç odağıyla başı derde girse, gizlice oluşturduğu ve perde arkasından yönettiği pleps sanda (kutsanmış köleler) denilen bu vurucu gücü bir ayaklanma veya isyan başlatmaları için harekete geçirir ve rakiplerine gözdağı verirdi.8
11.yy’da Doğu Roma İmparatorluğu’nda, Roma’da olduğu gibi yönetimsel ve siyasal sorunlar doruktaydı. İmparatorluğun topraklarında Kilise’nin öğretisine tamamen karşı ve fakat ‘gerçek’ Hıristiyanlar olduklarını öne süren birçok gizli tarikat kurulmuştu. Bunlardan bir kısmı Fransa’daki Clunny Manastırı ile onun Portekiz’deki kolu Alçoboça Manastırı’yla bağlantılıydılar. Bunlardan en güçlüsü Phounoloagiagitai diye bilinen Gizli Yasak Kilise idi.9 Merkezi kuzey-batı Balkanlar’daki Apollonnia ve Opsikon Manastırlarında olan bu gizli kilise Tzourillo adlı muhtemelen İspanyol-Portekiz asıllı biri tarafından kurulmuştu ve bunlar ileriki tarihlerde Bizans belgelerinde Bogomiller diye tanımlandılar. Bogomolizm, kökleri 1.yy’a inen aykırı bir kiliseydi ve 8-9.yy’da Anadolu’da, 11. yy’dan sonra Balkanlar’da ve 13-14.yy’da da Fransa’da çok etkili oldular. Gerek Bizans gerekse Papalık bunlara karşı Haçlı Seferleri düzenlediler ve yaklaşık 3 milyon Bogomil (Fransa’da Beguin ve Beguardlar, Cathareler, Albigenseler vd.) vahşice öldürüldü.10 Diğer aykırı kiliseler ise, Yakubiler, Nasruriler, Suriye Monofisitleri’ydi. İstanbul’daki Patrik bunlarla da kavgalıydı.
Patrik Cerularius kendisinin imparatorluğun dini önderi olduğunu ve İmparator Konstantin’in de İstanbul’u sadece Yeni Roma olarak değil, aynı zamanda Yeni Israel ve Yeni Sion olarak kurduğunu öne sürerek Papa’dan üstün ve güçlü olduğunu söylüyordu. Patrike göre Tanrı’nın

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Dirilişe Çağrı

Editor

Su Kanunu

Editor

Din ve Beyin/Beynimiz Nasıl Çalışır, Dini Nasıl Algılar?

Editor
Yükleniyor....

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası