IV.yüzyılın ikinci yarısında başlayan ve XV. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam eden Bizans İmparatorluğu ve Türkler arasındaki ilişkiler, Türk tarihi için çok önemli bir dönemi kapsamaktadır. Pachymeres’in 1255-1308 yılları arasında Anadolu’da cereyan eden olayları anlatan ve bu dönemi de içine alan “Relations Historiques” adlı eserinde Türklerle ilgili birçok bilgi bulunmaktadır.
Pachymeres 27 Temmuz 1302’de gerçekleşen Bafeus Savaşında Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Bey’den bahseden ilk tarihçidir. Eserde Kıpçak hanları Batu, Berke ve Tokta’yla komutan Nogay’dan; Selçuklu Sultanları Gıyaseddin Keyhüsrev, İzzettin Keykavus, oğulları Mansur ve Mesut, kardeşi Rükneddin Kılıçarslan’dan; Dobruca’daki Sarı Saltuk’a; İlhanlı hanları Abaka, Argun, Geyhatu, Gazan ve Olcaytu’ya ayrıca Karasi, Germiyan, Menteşe, Osmanlı Beyliklerine kadar tarihimiz için birçok değerli bilgiden de bahsedilmektedir.
Bu bilgilerin yanı sıra eserde başka kaynaklarda bulunmayan veya diğer kaynaklardaki bilgileri tamamlayan önemli kayıtlar bulunmaktadır. Eserde tarihimizle ilgili bu kadar önemli bilgilerin yer alması bizi bu konuda çalışmaya itmiştir.
Bizde “Georges Pachyméres’in Relations Historiques Adlı Eserinde yer alan Türkler ile İlgili Kayıtların Değerlendirilmesi” adlı çalışmamızda yer alan Türkler ile ilgili kayıtları tespit edip, bu kayıtları diğer kaynaklar ve araştırma eserlerin ışığında değerlendirdik.
Roma İmparatorluğu, Kavimler Göçü’yle başlayan karışıklıklardan sonra M.S. 395 tarihinde doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Batı kısmı 476’da yıkılmış, doğu kısmı da varlığını 1453’de Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesine kadar sürdürmüştür.
Doğu Roma İmparatorluğunun kendisine Basileia tön Romania (Roma İmparatorluğu) ya da sadece Romania demesine rağmen, Alman tarihçi Hieronymus Wolf’un 1557’de Corpus Historiae Byzantinæ adlı eserini yayımlanmasının ardından, Batı Avrupa’da İmparatorluktan “Bizans” olarak bahsedilmeye başlanmıştır.
Türk kavimleri ile Bizans İmparatorluğu arasındaki ilk yakın ilişkiler Avrupa Hunları döneminde başlamış ve yıkılışına kadar çeşitli Türk topluluklarıyla devam etmiştir. Tüm bu mücadeleler süresince Bizans İmparatorluğu bir şekilde topraklarını korumayı başarmış, ancak XI. Yüzyıldan itibaren bu durum değişmiştir.
Bizans’ın hâkimiyeti altında olan Anadolu, aynı yüzyılda Türklerin eline geçmeye başlamıştır. Selçuklu Devleti’nin kurulmasından önce Anadolu’ya düzenlenmeye başlanan Türkmen akınları, devletin kurulmasıyla daha da hızlanmış; 1071 Malazgirt zaferinden sonra durum Türklerin Anadolu’da bağımsız bir devlet kurmalarına kadar ulaşmıştır.
Kutalmışoğlu Süleymanşah tarafından kurulan bu devlet, başta İznik olmak üzere Batı Anadolu’daki birçok Bizans şehrini hâkimiyeti altına almıştır. Türklerin bu ilerleyişinin ciddi boyutlara ulaşması ve Selçuklu Türklerinin Marmara sahillerine kadar dayanıp İstanbul’u bile tehdit edecek gücü elde etmeleri, Bizans İmparatorluğunun Papalıktan yardım istemesine yol açmıştır.
Bu talep üzerine yaklaşık iki yüz yıl süren ve Ortaçağı karakterize eden en önemli olaylardan biri olan Haçlı Seferleri başlamıştır. Türkler ve Haçlılar arasında birçok kanlı mücadeleye neden olan bu sefer, sonunda Bizans’ın da zararına bir hal almıştır. IV. Haçlı seferi sonucunda Haçlılar, Bizans’ın başkenti olan İstanbul’u ele geçirerek 1204’te bir Latin İmparatorluğu kurmuşlardır.
Haçlıların el koymadığı Bizans topraklarında ise bağımsız küçük Bizans devletleri kurulmuştur. Bu devletlerin en güçlüsü İznik’te ortaya çıkmış, 1261 senesine gelindiğinde ise İznik generallerinden Mikhail Palaiologos, İstanbul’a girerek Latin egemenliğine son vermiş ve İznik imparatorlarından IV. Ioannes’i tahttan indirerek VIII. Mikhail adıyla taç giymiştir.
Bizans’ın yeniden doğduğu bu dönemden yıkılışına kadar geçen süre, Türkler ve Bizans İmparatorluğu arasındaki belki de en yoğun ilişkilerin yaşandığı dönemdir. 1261’de Bizans’ın başkentini yeniden ele geçirdiği dönemde oraya taşınanlardan biri de Georges Pachymeres’dir. Zamanla İmparatorluk içinde önemli mevkilere gelen ve Patriklik mahkemesinde bile görev yapmış olan Pachymeres, İmparatorluk ailesine ve devlet işlerine yakın olma fırsatı bulmuştur.
Yazdığı eseriyle XIII. yüzyılın en önemli yazarları arasında yerini alan Pachymeres’in “Relations Historiques” adlı eseri, 1255-1308 yılları arasını da konu aldığı için, aslında Georgios Akropolites’in eserinin bir devamı niteliğindedir. Yazar anlattığı dönemi bizzat yaşamış ve yaşadığı olayları özenle kaleme almıştır. Zamanın en büyük siyasi tarihçisi olarak sağlam ve klasik bir bilgi donanımına sahip olduğu eserinde görülmektedir.
Eser VIII. Mikhail’in devri için de olduğu kadar II. Andronikos’un hükümdarlığının ilk devresi içinde oldukça önem taşımaktadır. Eserde Anadolu’nun Türkler tarafından fethi, Katalan birliğinin savaş seferleri, Sırp, Bulgar ve Memlûk, hatta Moğollar hakkında verdiği bilgiler açısından çok önemlidir.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşu için eser ayrı bir önem taşımaktadır. Eserde, 1300 yıllarında Batı Anadolu’da gelişen Türk hâkimiyeti, beyliklerin kurulduğu bölgeler, Bizans’ın Türkler’e karşı mücadelesi hakkında da zengin bilgiler bulunmaktadır.