Roman (Yabancı)

Marilyn Monroe ve Bilinmeyen Hayatı

Marilyn Monroe’yla ilgili her şeyi bildiğinizi düşünüyorsanız… Bir daha düşünün. Dünyaca ünlü biyografi yazarı J. Randy Taraborrelli, Marilyn Monroe efsanesini gün yüzüne çıkarıyor ve dünyanın en ebedi ve gizemli ikonuyla ilgili şaşırtıcı gerçekleri açıklıyor.

MARILYN MONROE VE BİLİNMEYEN HAYATI Norma Jeane Baker, 1950’lerde, meşhur Marilyn Monroe olduğunda, annesi Gladys Baker’ın öldüğünü ya da artık hayatının bir parçası olmadığını söylüyordu. Fakat ikisi de doğru değildi. Aslında, Marilyn’in akıl hastası annesi hep hayatındaydı ve genç yıldız, kendi efsanesine doğru yol alırken geri planda daima karmaşık aile ilişkileri vardı. Ki bu hikaye şimdiye dek hiç anlatılmadı…

Taraborrelli, çığır açacak çalışmasında, annesi, üvey annesi ve yasal hamisi de dahil, ünlü aktrisin hayatında etkili olan tüm kadınların detaylı ve gerçek portrelerini çiziyor. Annesinin ağır paranoyak şizofrenisiyle uğraşmak zorunda kalan dünyaca ünlü bir kızın yürek burkan hikayesini, adı sonsuza kazınırken kendini yok edişini anlatıyor.

Taraborrelli, ayrıca Marilyn’in gerçek babasının ve asla tanımadığı üvey erkek kardeşinin kimliklerini, Marilyn’in Kennedy ailesiyle bağını, Jack ve Bobby’yle ilişkisini, Pat Kennedy Lawford’la yakın arkadaşlığını daha önce hiç görülmemiş kanıtlarla açıklıyor.

MARILYN MONROE VE BİLİNMEYEN HAYATI, aktrisin daha önce hiç yayınlanmamış fotoğrafları, kişisel yazışmaları, şimdiye dek yazılan en eksiksiz filmografisi, kapsamlı aile ve tıp dosyaları, Gizli Servis ve FBI röportajlarıyla dünyanın gelmiş geçmiş en etkileyici kadınının hikayesini yeniden manşetlere taşıyor. 20. yüzyılın en büyüleyici ve anlaşılması zor efsanelerinden birinin hayatı hakkındaki son sözler bu tartışma yaratıcı, açıklayıcı ve dokunaklı biyografide saklı.

J. Randy Taraborrelli, Elizabeth; Jackie, Ethel, Joan: Women of Camelot; Sinatra: A Complete Life; Call Her Miss Ross ve Michael Jackson: The Magic and the Madness gibi New York Times çoksatarlarının yazarıdır ve daha pek çok ses getiren yayına katkıda bulunmuştur.

***

ÖNSÖZ

Marilyn Monroe.

Sırf adı bile herkesin aklına farklı görüntüler getiriyor. Bazılarına dişiliği ve şehveti çağrıştırıyor. Güzellik. Zarafet. İncelik. Diğerlerinin aklınaysa güvensizlik geliyor. Perişanlık. Trajedi. Bu gizemli yıldızın karmaşık ve büyüleyici hayatını layıkıyla ele almak isteyen birinin önce tüm önyargıları bir kenara koymaya gayret ermesi gerekiyor. Ama Marilyn gibi bir ikon söz konusu olduğunda bunun hiç kolay olmayacağı kesin.

Belki de Marilyn’i tam olarak anlamanın ilk adımı, onun adıyla bütünleşen bütün o canlı görüntülerin gerçek olduğunu kabul etmek. En iyisinden en kötüsüne, en gösterişliden en trajiğe kadar hepsinin. Marilyn’in hayatındaki eğlenceli ve sıkıntılı olayların çoğunu hepimiz biliyoruz. Bu sayfalarda okuyacağınız bazıları ise şimdiye kadar gizli ve özel kaldı. Yine de ona gönülden bağlı hayranları daima Marilyn’i çok iyi tanıdığına inandı. Ona kayıtsız şartsız tapan bazıları, Marilyn’in bir filmde sergilediği unutulmaz bir performans karşısında gözyaşlarına boğulabilir. İdollerini hayata yeniden, bu sefer sağlıklı ve mutlu bir halde döndürmek için hemen her şeylerini feda edebilecek sayısız fanatik var. Onlara göre Marilyn tapılacak ve heykeli dikilecek -tercihen sinema dünyasındaki zarafetine layık bir pozla- bir kadındı. Daha ince eleyip sık dokuyanlarsa onu şımarık bir Hollywood yıldızı olarak görür ve yaşadıklarının, süperstarlığın insanın başına neler açabileceğine dair ibretlik bir hikaye olduğunu savunur. Onlara göre Marilyn sevildiği kadar acınacak bir kadındı da. Onunla ilgili her yargı ve düşüncede bir gerçeklik payı olsa da bu biyografiyi okurken sizden bir şey bekliyorum. Sadece bir şeyi, yalnızca gerçeği isteyen gruba katılmanızı.

Marilyn Monroe hakkında çok şey yazıldı demek yetersiz kalır. Bu kitabı yazarken yaptığım araştırmalarda, yıllarca Marilyn’in hayatıyla ilgili ne kadar çelişkili ve karmaşık bilgiler sunulduğuna şaşırdım. Çoğu hikayesinin neden ona özel kaldığına dair ilgi çekici nedenler olduğunu da öğrendim. Sanki yeryüzünde olduğu sürece onu bir yanılsama perdesinin ardından izlemiştik. Öncelikle onunla ilgili birçok fantastik hikaye doğru kabul edilmişti. Bu nedenle gerçeği kurgudan ayırmak hiç kolay olmayacaktı. Özellikle de onunla ilgili hayali hikayelerin çoğu, hanımefendinin kendisi tarafından yaratılmışken! Eski Hollywood halkla ilişkiler taktiklerini de unutmamak lazım tabii. Şahsen Marilyn’in hayatında olan pek çok kişi çok farklı bir çağın ürünüydü. Bir zamanlar ünlülerin imajları söz konusu olduğunda bir uzak durma politikası vardı. Bugün de bu topluluğun hayatta kalan üyeleri için bir hürmet, bir saygı duygusuyla stüdyolar film yıldızlarını belli bir mesafeden görmemizi istiyor.

Ancak Marilyn’in gerek ekranda gerekse özel hayatında daha farklı bir konumu olduğunu söyleyebiliriz. Her zaman insanlara yakın ve ulaşılır görünüyordu. Sanki ona sormak istediğiniz bir soruyu hemen sorabilirmişsiniz gibi. Ama bu da bir illüzyondu. Marilyn Monroe’nun doğruyla, zaman zaman da gerçeklikle bir aşk-nefret ilişkisi vardı. Doğrulardan neden çaresizce kaçmaya çalıştığı büyük bir sır değildi. Marilyn ona ıstırap veren dayanılmaz gerçeklerden kaçabileceğini umuyordu. Neden? Çünkü Marilyn, dış dünyaya karşı cazibenin ve kendine güvenin resmi olan o kadın, çoğu insanın bildiğinden çok daha sıkıntılı bir hayat yaşamıştı. Kusursuz bir stil ve zekayla bunu tüm dünyadan saklarken yalnızca en yakınları en derin, en karanlık sırrını biliyordu; kendi akıl sağlığından endişe ettiğini. Büyükannesi ve annesi akıl hastanesine yattığından Marilyn de onu bekleyen bir delilik tehdidiyle boğuşuyordu. Kendi aklıyla yaptığı, insanın kalbini ezen o savaş, şimdiye dek düzgün bir şekilde incelenip ortaya konmadı. Neyse ki bu biyografi sayesinde Marilyn’in çoğu çağdaşı bildiklerini anlatıp onun gizli savaşını gün yüzüne çıkarmayı kabul etti. Anlatıcıların çoğunun hayatının sonlarında yapılan bu röportajlar bu kitabın tamamlanması için hayati önem taşıyordu. Destek vermeyi kabul etmelerinin kısmen Marilyn’in hayatına dair bazı gerçeklerin bilinmemesinden ve onun gerçek mücadelesinin kendileriyle birlikte yok olacağını farketmelerinden kaynaklandığına inanıyorum.

Marilyn Monroe’nun hikayesinden elimizde kalanlar şüphesiz ilham verici. Başa çıkılmaz gibi görünen bir sürü zorluğu aşıp hayranlık ve saygı görmekle kalmadı, birçoklarına göre dünyanın en büyük film yıldızı haline geldi. Hayatının büyük kısmını kariyerini oluşturma ve sürdürme kavgasıyla geçirirken içten içe de bir aile arayışı ve özlemiyle yanıp tutuşuyordu. Aile kurumunun vaat ettiği istikrar en büyük özlemiydi ve ne yazık ki hayatının büyük kısmında bu beklentisi gerçekleşmemişti. Yine de Marilyn sürekli hastaneye yatan annesiyle ve varlığından bile kimsenin haberdar olmadığı üvey kardeşiyle hiç yılmadan görüşmeyi sürdürdü. Bu inanılmaz bağı ve daha önce yanlış anlaşılan birçok ilişkiyi ilerleyen sayfalarda okuyacaksınız. Marilyn verdiği uzun uğraşlardan sonra babasıyla da tanıştı. Onunla gerçek ve anlamlı bir ilişki, bir akrabalık kurma arayışı hayatı boyunca sürdü.

Marilyn Monroe’nun hayat hikayesinin can suyu şüphesiz bu inanılmaz kadının en çok sahip olduğu şeydi: Umut. Yaşamı boyunca bu dünyada her şeyin mümkün olacağına gönülden inandı ve sık sık bunun gerçekleşebileceğini bize kanıtladı. Marilyn’in hayatına dair bu kitapta yazılan huzursuz edici gerçekleri okumaktan rahatsız olanlar unutmamalıdır ki Marilyn hayatının son anlarında bile sonsuz mutluluğun avuçları arasında olduğuna inanıyordu. Onu çoğu insandan ayıran en önemli özelliği şu ana sıkı sıkı tutunmasıydı. Şimdinin, geçmişinden ve geleceğinden önemli olduğuna inanırdı. Ne yazık ki o ne kadar şimdide kalmak istese de geçmişi kabus gibi peşinden gelmeye, geleceği onu korkutmaya devam etti.

Marilyn Monroe ünlü bir film yıldızından çok daha fazlasıydı. Hassas bir ruh, cömert bir varlık ve kendi aklıyla amansız bir savaş veren cesur bir askerdi. Bu kitapta onun zorlu yolculuğunu anlatmaya kalkışarak bir bakıma kendime meydan okudum. Hikayeye teslim olduğumdaysa tanıdığımı sandığım kadından çok daha farklı, daha karmaşık, daha ciddi ve belki de daha trajik bir Marilyn buldum karşımda.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Kardeşim Rüzgar, Kardeşim Deniz

Editor

Aşina Güzeller

Editor

Sineklerin Tanrısı: William Golding’in Vahşeti ve İnsan Doğası

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası