Kitap ÖzetleriRoman (Yabancı)

A. Daudet Değirmenimden Mektuplar ve Papa’nın Katırı Hikayesi

 

 

Papa’nın Katırı adlı öykü Fransız yazar Alponse Daudet’in Değirmenimden Mektuplar  “ Les Lettres De Mon Moulin” adlı öykü kitabında bulunan 22 öyküden biridir.

 

 Papa’nın Katırı adlı öykü kitaptaki beşinci öyküsü olmaktadır.  Daudet’in dünya klasikleri arasına girecek olan bu eseri ilk kez 1869 yılında Paris’te Hetzel yayınevi tarafından yayımlandığında toplamda 17 öyküden oluşuyordu.   Eserin Lemerre’de yapılan yeni baskısında ise esere beş hikâye daha eklenmiş, Değirmenimden Mektupların 1874’de Robert Helmont’ta ortaya çıkan beş hikâyesi ile birlikte basılan bu yeni baskısındaki öykü sayısı bu şekilde 22 hikâyeye ulaşmıştı.  Eserin 1875 yılından sonraki baskıları da 22 öyküden oluşan haliyle basılmışlardı. ( bkz Alponse Daudet ve Değirmenimden Mektuplar )

 

Bilindiği gibi  Değirmenimden Mektuplar adlı öyküleri A.Daudet, Paris yakınlarında Fontvielle’de  un fabrikalarına yenik düşerek kapanan bir değirmen almış, şehir hayatından bunaldıkça tatil günlerini bu değirmende geçirmeye başlamıştı.  Yazar bu değirmeninin hikâyesini Corneille Usta’nın sırrı adlı öyküsünde dile getirmiş, giriş kısmında ise atıl durumda olan bu değirmeni tatil günlerini geçirmek için aldığı bir yer olarak betimlemişti. Anlaşıldığı kadarı ile Daudet bu değirmeni çalıştırmak için değil sadece yazlık bir ev olarak kullanmak, dingin kafa ile öyküler yazmak için satın almıştı.

 

Daudet’in bu esereini oluşturan bu hikâyeler değirmenin olduğu köye giderken gelirken kalırken duyduğu işittiği, dinlediği öykülerden oluşmuş Daudet hemen her öyküsünün oluşum ve yazım hikayesini de kısaca açıklamıştır.

Nitekim Daudet, Papazın Katırı adlı öyküsünün doğuşunu bu öyküsünün içinde açıklamış,   yöre hlkı tarafından sık sık kullanılan   “ Papazın katırı gibi “ deyiminin menbaı bu öyküsünü meydana getirmiştir.

 

PAPAZIN KATIRI ADLI ÖYKÜNÜN ÖZETİ

 

Yazar, Fontviellede geçen günler için de yöredeki köylülerin öfkesi geçmeyen ve çok kindar insanlar için Papazın Katırı gibi tabirinin kullanıldığına dikkat eder.

 

Provence’de uzun yıllar sonra bile  öfkesini unutmayan ve hıncını mutlaka almak isteyen  kişiler için böyle bir deyim kullanıldığını anlayan yazar. Bu deyimi ortaya çıkaran hikâyeyi de öğrenmek ister bunun üzerine bölge kütüphanesinde bir araştırma yaparak bu deyimin nereden geldiğini ve bu deyimi ortaya çıkaran olayı da öğrenmiş olur.

Yazarın “Papazın Katırı” adını verdiği ve hikâye haline getirdiği hadise şu şekildedir.  

 

Anlatılan vaka Avignon’un papaları zamanında geçmiştir. Yörede Boniface adında ahalinin çok sevdiği bir papa vardır.  Papa Boniface’nin en çok kıymet verdiği şey ise  “kızıl benekli kara yağız “ katırıdır.

 

Efendim o ne katırdı o! Sağlam ayaklı, parlak tüylü, geniş ve dolgun sağrılı, ponponlar, fiyongular, gümüş çıngıraklar, daha türlü türlü süsler içindeki kuru kafasını azametle kaldırmış, kızıl benekli, karayağız, güzel bir katır” S.49

Tistes Védène adlı uyanık bir çocuk Papa’nın katırına olan zaafını fark ederek Papa’nın bu zaafından faydalanmayı akıl eder. Bu durumdan kendisine istifade çıkarmayı uman bu çocuk Papa’nın yanına giderek katırı çok beğendiğini söyleyip katır hakkında çok güzel sözler eder.

Bunun üzerine Papa, o güne kadar sokaklarda yaşayan bu kimsesiz çocuğu soylu ailelerin çocuklarının eğitim aldığı bir okula aldırır. Çünkü katırının değerini fark eden bu çocuk akıllı ve soylu biri olmalıdır diye düşünmüş olmalıdır.

Esasında katır Tistet Vedene adlı bu çocuğun umurunda bile değildir. Fakat katırı övmekten dolayı elde ettiği ve edeceği imkanları görüp tahmin ettiği için Papa’ya katırını övemeye devam eder. Bunun üzerine Papa, katırını çok sevdiğini zannettiği bu çocuğa katırının bakımını yapma görevi de verir.   Çocuk aslında katırı değil katır sayesinde elde ettiği ve edeceği imkânları sevmektedir.  Katırın bakımı artık bu çocuğa verilmiştir.

Katıra dizdiği methiyeler sayesinde hem soylu çocukların gittiği okula gitmeye başlayan hem de katıra bakma bahanesi ile Papa’nın mutfağına ve mahzenine ulaşmayı başaran bu çocuk katıra çeşitli oyunlar oynamaya başlar. Bu çocuk, her gün bu katıra verilmek üzere özel olarak hazırlanan şarabı katıra içirmek yerine kendisi içmeye başlar. Bu da yermez arkadaşlarını da çağırarak birlikte içmeye başlar.  Hatta sarhoş olduktan sonra da katıra işkenceler dahi yapmaktadır.  Aslında bu katır çok yumuşak huylu hatta uysal bir hayvandır. Fakat hayvan artık içmeye alıştığı şarabı içememekte hem de üstüne üstlük bir de işkence görmektedir.  “Üstelik, melek gibi yumuşak huylu, saf bakışlı idi ,daima sallanan o iki uzun kulağiyle büsbütün babayani bir hali vardı.” S.49[1]

 

Bunun üzerine hayvanın huyları da değişmeye başlar. Tistes Védène bu katır ile dalga da geçmekte, onunla alay ederek onun zavallı katırın başına olmadık işler de açmaktadır.  Bir gün Viedene  bu katırı kilisenin çan kulesine kadar da çıkarır.  Hiç anırmayı bilmeyen hayvan bu kadar yükseğe çıkınca korkudan anırmaya başlar. Kulede çok korkan katır , aşağıya zar zor indirilmiş ürken hayvan çan kulesinde çok gürültü çıkarıp anırmıştır.

 

Bu olay Papa’nın kulağına kadar gider. Çünkü katırın çan kulesine çıkıp oradan anırması halkın alay etmesine sebep olmuş, herkes bu olayı anlatıp anlatıp gülmeye başlamıştır. Papa bunun üzerine Vedene’yi çağırarak olayın aslını öğrenmek ister fakat  a Vedene yalan söyleyerek çan kulesine katırın kendi başına çıktığını anlatır.  

 

Lakin bu olay yumuşak huylu katırı çok korkutmuş, bu olay üzerine zavallı katırın Tistes Védène’den iyice nefret etmesine yol açmıştır. Ancak bu olay sonrasında çocuk başka şehre gönderilmiş, katır da eski rahat günlerine geri dönmüş ama belli ki Vedene’ye karşı duyduğu kin geçmemiştir.  

 

Aradan yedi yıl geçtikten sonra Vedene şehre geri döner ve Papanın yardımcılarından biri olmak ister. Papa da onu yardımcısı olarak almaya karar verir.  Bunun üzerine bir tören yapılacak ve bu törende Vedene’nin Papa’nın yardımcısı olduğu ilan edilecektir.   Ertesi gün yapılacak tören için hem Vedene hem de katır güzel bir hazırlık yaparlar.

Tistet Vedene ağzı kulaklarına varmış, salondan uçar adım çıkarken, ertesi günkü töreni düşünüp sabırsızlanıyordu. Ama yarını kendisinden daha sabırsızca bekleyen biri daha vardı; Papanın katırı… Venedne’nin geldiği günden başlayıp ertesi akşamın dua saatinin bitişine kadar yiyebileceği kadar yulaf yiyip, duvara çifteler atarak alıştırma yaptı. O da törene hazırlanıyordu

 

O gün güzel bir tören hazırlanmıştır. Tören alanında katır da gelmiş Vedene ise yeni görevinin ilan edilmesini beklemektedir. Yedi yıldır bu fırsat bekleyen ve Vedene’den öcünü almayı kollayan katır uygun bir anı yakalar yakalamaz Vedene’ye müthiş bir çifte atar. Vedene oracıkta ölmüştür.  

 

 


[1] Alphonse Daudet, Değirmenimden Mektuplar, Çevr. Sabri Esat Siyavuşgil, Milli Eğitim Basımevi, 1966

Yazar

BENZER İÇERİKLER

İstanbul Son Perde

Editor

İmago

Editor

Letonyalı Pietr

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası