Ahmet Mithat
Efendi Dünyaya İkinci Geliş yâhut
İstanbul’da Neler Olmuş
Dünyaya İkinci Geliş yâhut İstanbul’da Neler Olmuş, adlı roman Ahmed Midhat Efendi’nin 1874
yılında yayımlanan Hasan-Mellah adlı romanından sonra yazılan
ikinci romanı olmaktadır. Bu roman 1875
yılında basılmış, III. Selim devrini
anlatan bu roman macera türünde bir roman olarak yayınlandığı günlerde oldukça
ilgi görmüştür.
Ahmet Mithat’ın bu romanı , Çengi ve Cinli Han adlı romanları ile birlikte gerçeklik
sınırlarının zorlandığı “ yazarın romancılığında olağanüstü ve hayali olayların”
yer aldığı romanlar olarak dikkati çekmektedir.
Yazar bu romanında sık sık vakayı kesip olaya müdahil olmuş, vaka ve
şahıslar ilgili kendi yorumlarını yapmıştır. Romanda mantık ve gerçek dışına çıkan arızalar
da mevcuttur. Yedi uyurlara benzeyen ve yedi yıl bir mağara içinde hapis kalan
aşıkların nasıl yaşadıkları gibi mantıksal unsurlar es geçilmiştir. Buna
mukabil roman 1870 li yılların sosyal hayatına dair verdiği bilgiler açısından
önemlidir.
Konusu
Veysel Efendi’nin oğlu Osman Bey ile güzel bir Çerkez cariyesi olan Nergis’in
aşk ve macera ile dolu serüvenleri anlatılır.
Romanın Özeti
III. Selim devrinde İstanbul’da Veysel Efendi’nin bir konağına hadım
edilerek gelen bir Habeşi köle vardır. Bu köle’nin adı Mesut’tur. Köle Mesut
yüksele yüksele konağın kâhyası bile olmayı başarmıştır. Bu konaktaki
cariyelerden birisi olan Nergis, Veysel
Efendi’nin oğlu ile sevişirken yakalandığı için başka bir köle tüccarına esir
olarak satılmıştır.
Veysel Efendi’nin kâhyası olan Mesut’un çok garip huyları vardır. Bu hadım köle, geceleri kadın kılığına girerek
konak konak dolaşmaktadır. Esirciye teslim edilen cariye Nergis,, denenmek için
başka bir konağa verilmiştir. Mesut, bu
dolaşmalarının birinde Veysel Efendi’nin oğlu ile sevişirken yakalanan cariye
ile karşılaşır ve o cariye de Mesut’u tanımıştır.
Bunun üzerine Mesut, kendisini
ele vereceğinden korkup bu cariyeyi öldürmek ister. Kızı konaktan alıp kaçırarak
bir mağaraya getirir ve niyeti bu mağarada bu cariyeyi öldürüp bırakmaktır. Fakat Mesut, bu cariyeyi öldürmeye kıyamaz.
Ama bu kızı, bir adada bu mağaraya hapseder.
Oysaki Lalası olduğu Osman, bu cariyeye âşıktır. Osman, Mesut’un o
cariyeyi kaçırdığını anlamış ve Mesut’a o kıza götürmesi için yalvarmıştır.
Mesut ise Osman’ın yalvarmalarına dayanamaz ve eğer bir çeşit ölüme razı olursa
Osman’ı o kızın yanına götüreceğini söyler. Osman ‘da bu teklife razı olur.
Bunun üzerine Mesut, Osman’ı alarak o kızı sakladığı adaya ve mağaraya
kadar götürür. Böylece hem Osman’ı hem de cariyeyi adaya ve mağaraya hapsetmiş
olur. Osman ile Nergis’in bir de
oğulları olmuş, Osman ile cariye Nergis tam yedi sene sonra bir yolunu bulup
mağaradan ve adadan kurtulmuşlardır. Fakat
İstanbul’a geldiklerinde “dünyaya ikinci gelişleri “ gibi olmuş, İstanbul’da, dünyada pek çok şey değişmiştir.