Çöpsöz Çöpçüyüz.
Öyle ki, “çöpçü bile” değiliz.
Çöpçüyüz. Öyle ki, “çöpçüler bile” diye diye bizisürekli küçümseyen toplumsal bir birikimin, sokakta biriktirdiklerini temizlemekteyiz… Çöplenmekteyiz. Öyle ki, artığa el koyarak biriktirenlerin topluma egemen olduğu, biriktirilmiş atığı uzaklaştıranların en dibe oturduğu bir toplumsal düzende nefes alıp vermekteyiz…
Şehirde yoksulluğun biriktiği yerlere odaklanmaya çalışmak, karaya oturmuş çelişkilerin enkazını karıştırmak, akıntıların bıraktığı pis suya parmağınısokmak, “çöpçü bile” olmak… Yapmaya çalıştığımız budur.
Hep aynı örneğin çevresinde döndüğümüzün farkındayız. Belki de bu gidişle, Hitchcockvari, sureti belli eden bir imzaya dönüşecek. Ne yapalım ama; The Marmara’nın “fitness center”ında koşu bandının temposuyla Taksim meydanına nazır terleyen zenginler, meydanın ta ortasındaki geçim bandının temposuyla otele nazır dilenen yoksullarla ya da çöp toplayanlarla ilişkilendirildiğinde, durumun farkına varmaktayız. Biri, diğerinin varlık nedeni demekteyiz.
Ve hatta işkillenmekteyiz; “açık üslup”la, “göstermeci biçimler”le toplanırken sömürü ve çelişkiler meydanlarda, bakıp bakıp görüntü biriktirmekteyiz. En çok da, çöp toplayanların ve karıştıranların, daha edepli ya da ehlileştirilmiş bir ifadeyle, “hurdacıların ve kağıt toplayıcılar”ın görüntülerine dalıp gitmekteyiz.