Felsefe-Sosyoloji-Psikoloji

Arif K. – Çınar Ağacının Altında Bir Ay Felsefe

Bu çalışma, felsefeye girişe giriş olarak görülebilir. Çınar altında bir masada toplanmış, sayıları gününe göre üç ile altı arasında değişen insanların (Arif Hocamız, Müjdat, Ertan, Oğuz, Murat ve ben) konuşmalarıdır. Bir biçimde birbirini bulmuş insanların ortaya koydukları gücün sonucudur. Arif Hocamız birikimlerini bizimle paylaştı. Dinledik, öğrendik, karşı çıktık, tartıştık, uzlaştık, eşsiz bir deneyim yaşadık.

Konuşulanların o masada kalıp unutulmasına izin vermek istemediğimiz için, konuşmaları kayıt altına aldık. Bu kayıtları metne dönüştürme görevi bana düştü. Gerekli gördüğüm yerlere dipnotlar yerleştirdim. Sonuçta, felsefeye doğru adım atmak isteyenlerin yararlanabilecekleri bir ürün ortaya koyduk sanıyorum. Hocamız şöyle demişti: “Seminerler bittiğinde, bir felsefe kitabı artık sizi korkutmayacaktır. Rahat rahat okuyacaksınız.” Bu sözün doğruluğuna, çalışmamızı okuyanların da tanıklık edeceğine kuşkum yok.

Problemler… Malum Grek felsefesi. Anaksimandros ne demiş? “Karşıtlık kötü” demiş, boğuşturmuş onları. Aperion’dan {1} çıkmış, diyor ki “her oluşa gelen, oluşa gelişinin bedelini öder ve geri döner”. Bu bir bakış. Diyor ki, boğuşma. Sadece boğuşmadan söz etmiyor, boğuşmanın kötü olduğunu da söylüyor.

Greklerde töz yoktur, özellik vardır. Yani Grekler tözü bilmezler. Nereye kadar, Aristotales’e kadar. O bildi mi? O da geçmişten gelen yarım bilmenin, bir sürü eksikliklerini yaşadı ve iyi bir töz tanımı yapamadı. Yani bizim bugün kolayca basite alabileceğimiz bir töz çözümlemesi sunabildi. Ama sonuçta az-çok bir töz fikrini de geliştirdi. Şimdi ondan önce herhangi bir özellik, mesela sertlik bir tözdü; mesela kuru olmak bir tözdü, yaş olmak bir tözdü. Ateş, mesela bir tözdür ama özellik olarak tözdür, herhangi bir olgu olarak değil. Yani Grekler bizim bildiğimiz özelliklere töz diyorlar. Kendi başına varoluşu olmayan bir kokuya töz diyebiliyorlardı, bir renge töz diyebiliyorlardı. Ve onların sağlaşımından bir yaşam, bir süreç üretiyorlardı. Anaksimandros da dedi ki; varoluşa geldin, bir karşıt olarak, bir karşıtın çıktı senin önüne, o seni savaşta yendi, seni asli, temel yuvana gönderdi, o yaşamaya başladı. Ama onun da başına gelecek olan, yenip gönderdiğinin başına gelenle birdir. O da cezasını çekecek.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Muhyiddin İbn Arabi – Özün Özü

Editor

ÇOCUK VE SUÇ

Editor

Baruch Spinoza – Etika

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası