Hikaye - Öykü

Aslı Tohumcu – Abis

Önce ışıkçı gelmiş olmalı, ama olayın gelişme hızı ve ardından yaşananlar emin olmayı engelliyor. Gürültücü tepesine bindiğinde ışıkçı neye uğradığını şaşırmış mıydı?

Yaşayan yaşamayan bütün tanıkların aynı şeyi hissettiğine şüphe yok. Işıkçıyla gürültücünün giriş ya da marifetlerini gösteriş sıralarının şaşmış olması ihtimalse de, olay sırasında, hem de eksiksiz herkes tarafından, kesintisiz bir kıtırdama duyulduğu bir gerçek.

Sularda kaynamaya ve fokurdamaya yönelik bir hareketlilik olduğu? Açıkcası bu konuda bugün bir şey söylemek, olumlu ya da aksi yönde delil toplamak imkânı olmadığından, mümkün değil. Her ne kadar olanlar, ışıkçı, gürültücü ve kaynar’ın memleketleri, geliş tarihleri, gelmeye karar verme nedenleri, bu konuda misafirperver ya da düşmanca, nasıl bir tutum izleneceği ve daha bir sürü aklımızın almakta güçlük çektiği konu hakkında yazılıp konuşulduysa da.

Kıtırdama sesi için bir gerinme gerektiği herkes tarafından bilinmese de kabul edilebilir bir gerçek. Gerinmenin nedenleri! İşte bu, beni aşıyor. Diğer pek çok şey gibi belki. Dedikodu, spekülasyon ya da söylence diyelim hadi yumuşak bir tabirle, meraklısı diğerleri gibi, benim de, hem kaynaklara geçtiği hem de halk arasında isimlendirildiği şekliyle ‘gerinme’ hakkında bazı yorumlarım var elbet.

“başka bir şey yok, her şey saf su iken, o vardı. varoluşunun öncesini ya da nedenini bilmiyordu belki ama, kendisine geleceğini hayal etme yetisi şükür ki verilmişti. hiçbir şey yok ve her şey sadece su iken, o vardı bir tek. tek başınaydı. bunu görebiliyor ve gördüğüyle şişiniyordu. o şişindikçe, altında, öncesiz ve sonrasız, uçsuz bucaksız uzanan su eziliyordu. öncesiz ve sonrasız, uçsuz bucaksızdı amenna, ama yukardakinin duruş şekli yüzünden altta kalmış olmak, tabiri caizse yosunlarını ağzına getiriyordu.

sonraları, tekrar bilinçsiz yaratıklarıyla kendi kendine kaldığında, su, bunu yapmak dışında bir çaresi olmadığını düşündü durdu. nafile, keyfi kaçmıştı bir kere. böylece istemeden bugün, yine bugün burada saymanın gereksiz ve uzun kaçacağı, bin bir çeşidinin olduğu şeyi icat etmiş oldu bilmeden. bilmeden,

çünkü ona sadece bir oyun oynamayı ve böylece haddini bildirmeyi dilemişti; asla daha fazlasını değil. ama derler ya, olan olmuştu bir kere. ve her zaman olacağı gibi, bir tanesinin kaderi hepsini, hem de dehşet verici bir şekilde sonsuza kadar, etkilemiş ve değiştirmişti.”

Kayıtlara ‘Tükürme’ olarak da geçen olayın başlangıcı, anonim bir kaynak tarafından, işte böyle mütevazı bir dille aktarılmış.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Sâdık Hidâyet – Üç Damla Kan

Editor

merak etmeyin, iyiyim – hindistan ve nepal’den mektuplar

Editor

İlham Veren Hikayeler

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası