Yayınlanma Zamanı: 2008-03-12 14:08:00
Atatürk Adana’da
Onbeş Mart Bindokuzyüz yirmi üç yılı. Bahar…
Bir tren soluyarak Torosları deliyor…
Bir hal var tekerleklerin, altında çöken rayda;
Bir masal göklerinden belli, Atam geliyor.
Yağmur serpiyor bulut. Özlemli gözler ıslak…
Dudakların üstünde, birden o yükseliyor…
Ayağının altına atılan anaya bak;
“İki oğlumu verdim. Sana canım da kurban”
Bayılıyor bu ana orada ağlıyarak…
Hatay’ı kurtarıyor kara giymiş iki kız.
Başbaşa, adım adım, hayat buluyor toprak…
“Bende bu vekayiin ilk teşebbüsü,
Bu Adana’da doğdu “ derken dalıyor, uzak,
Zafer anılarına… Yol yol şakıyor kuşlar…
Kahraman şehir birden olmuş Ata’sına tak…
Güller kendiliğinden ona çelenk olmuşlar.
O günden sonra Seyhan sığmaz oldu ovaya…
O günden sonra meltem esiyor güneye sam.
O günden sonra bire bin verir oldu tarla .
O günden sonra burda çok kalmaz kış ve akşam
Heykelinin önünde başka gün gördüm onu.
Son defa denetledi, kükreyen ordusunu,
Çukurova o günden beri Atatürk Parkı.
İlkeleri içimde, adı dilimde şarkı…
Her yıl Onbeş Mart günü, ırmak kenarı…Bahar.
O aynı yoldan geçer, gelir şu evde yaşar…
Hüseyin KALABA