Roman (Yabancı)Roman (Yerli)

Ayın Büyüttüğü Oğullar

Sessiz bir törenle iç geçirme arasında duran yerde gömdüm onları. Ölü oğullar. Kurban hepsi. Sanki onlara, kurban oluşlarını hatırlatmak için var yeryüzü. Yüzleşiyoruz. Sızlanmaya başlayan bir çırpınmada yeter diyorum. gidin ve öldürmeyin * Öldük işte. Kaydık karanlıktan. Kayın ağaçları da gördü Ufak taşlar da. Gece ve yıldızlar geçti üzerimizden. Gömüldük yol kıyısına.

Soyağacı

Issız Tepeler

Tepelerin ıssız ve yağmurdan artakalan kokusunda Bir anneme bakıyorum, bir babama.

Kimse daha eski değil sanki yeryüzünde onlardan.

Aynı Topraklarda

Güneş solumda ve dikenlerin yolunu aydınlatıyor. Çocukluğumla aramda ölüm var.

Ölümle hayat arasına sıkışmış, uykulu, kadim bir tepedeyim. Annem yoldan gelmiş yol olmuş kardeşime Ölümleri gösteriyor. Birlikte ağlıyorlar.

Ben güneşe ağlayacağım. Issızlığına bu tepelerin.

Ve yanımda, soyunmuş derisiyle bir yılanın, çok istese Lapis olacak mavi bir taşın rehavetiyle bakınıyorum.

Neresi yurdum?

Güneş belki de.

O hep duran. Çocukluğumu tanıyan eski dostum kaplumbağa Mezarları hatırlatarak, küçük bir kızın yanağından öper ve Hoşça kal der. Dön annene.

Git ve unut yaradılışı.

Güneşe bakarak kanını akıtmış arkadaşını Ve yılanların hikâyelerini unutmalısın.

Gözaltlarına yerleşen çizgiler Çocukluğa dönüyorsa Aynı topraklarda Gelinciklere bakınca Aşk başlar.

Ayın Büyüttüğü Oğullar

Bize kanlı bir uykunun, bir kardeşlik sabahı başlatacağı

müjdelenmedi.

Cinayetten dönen kardeşiniz, gölgesini gizlediği duvarların

ötesini görür. Ellerini yıkar ve sizi dünyada bir söz olarak bırakır.

Sessiz bir törenle iç geçirme arasında duran yerde gömdüm onları. Ölü oğullar. Kurban hepsi.

Sanki onlara, kurban oluşlarını hatırlatmak için var yeryüzü. Yüzleşiyoruz.

Sızlanmaya başlayan bir çırpınmada “yeter” diyorum.

“gidin ve öldürmeyin”

Ağzımda kesik bir gülüş. Kâbus olmalı.

Bir cinayetten dönen kardeşim korkutuyor beni.

Kanlar içinde uyanıyorum. Terliyim.

Aç gözlerini. Tırnaklarını acıyan yerlerine bastır.

Biri var mı göğsümü mendiliyle silecek.

Kardeşim bir cinayetten dönüyor. Karanlık dehlizlerden.

Siyah paltosu Ve gözleriyle.

Ona benzemeyeceğim.

Gece ayaklarımız okşandı ve büyük dağları geçeceğimiz söylendi. Karlarla bekletilmiş büyük dağları geçtik.

Bahçede ilk gün keskin bir çizgiyle yan yana duran üç yıldızı gördük. Mutlak. Yol açıcı.

“Bakmak istiyorum ayaklarına” dedi eğilen bir ses.

Onlara, bir daha görüşmeyebiliriz demedim. Hepimiz biliyorduk.

O dağ oğullarını yedi.

Ve onları bir sese kapattı.

Kolu yok kiminin.

Kimi kör.

Kardeşlik eski bir masalın bilgisinde kaldı. Kardeşlik acımaydı.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

NAR AĞACI

Editor

Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk

Editor

Yaban

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası