Bu çalışmadaki amacımız babaları eleştirmek değil, ailedeki rollerini hatırlatmak ve çocuk eğitimi konusunda babalara yardımcı olmaktır.
Kitabımızı okuyan babalar, çocuklarına zaman ayırır, sevgilerini gösterir, koruyucu güçleriyle arkalarında olduklarını hissettirir, böylece (özellikle çalışan) annelerin yükünü paylaşırlarsa, biz de amacımıza ulaşacağız ve bundan mutluluk duyacağız.
***
içindekiler
Önsöz …. 11
1. Bölüm: Çocuğu Anlamak
Çocuğu Tanımak …. 17
Çocuğun Fiziksel ve Ruhsal Gelişimi Ana Rahminde Başlar …. 21
Psikososyal Gelişim Evreleri
Birinci Dönem (0-1 Yaş) …. 25
İkinci Dönem (1-3 Yaş) …. 27
Üçüncü Dönem (3-5 Yaş) …. 28
Bilge Bahçıvan …. 31
Dördüncü Dönem (5-11 Yaş) …. 38
Beşinci Dönem (12-15 Yaş) …. 39
2. Bölüm: Çocuğun Kişilik Gelişiminde Babanın Etkisi
Geçmişten Günümüze Baba İmajı …. 45
Çocuk Kimliğinde Baba Modeli …. 48
Çocuğun Ruhsal Gelişiminde Babanın Önemi …. 51
Çocuğun Kişiliğinde Babanın Rol Model Etkisi …. 53
Erkeklerde Babalık Eşlerinin Hamile Olmasıyla Başlar …. 57
Geleneklerin Gücü …. 63
Babanın Yerini Anne Doldurabilir mi? …. 65
Babanın Rolünü Anne Üstlenirse …. 71
Çocuklarda Başarısızlık Korkusu …. 76
Çocuk Adına Sorumluluk Alan Babalar …. 79
Hırslı ve İşkolik Babalar, Anekdotlar …. 81
Baba Figürü Vazgeçilmez …. 88
Çocuklara Zaman Ayırmak …. 91
Bir Babanın İtirafları …. 94
Babalar Çocuklarına Günde Ne Kadar Zaman Ayırıyorlar? …. 97
Modern Zaman Babaları …. 98
Çalışan Anne Psikolojisi …. 99
Babalar Ev işleri ve Bebek Bakımı Konularında Eğitim Alıyorlar …. 101
Babaya Duyulan İhtiyaç …. 102
Babalar da Kazançlı …. 105
Baba Yoksunluğunun Çocuk Ruh Sağlığı Üzerinde Etkileri …. 106
ABD’de Yapılan Bir Araştırmanın Sonuçları …. 109
Yalçın’ın Dramı …. 111
Erdi’nin Cinsel Kimlik Bunalımı …. 114
Beş Yaşında Yatağını Islatan Çocuk …. 119
Çocuk Sevildiğini Nasıl Anlar? …. 123
Sosyal Fobili Genç …. 124
Oğlum Niçin Dindar değil? …. 128
Beni Babam Bile Sevmez, Siz Neden Seveceksiniz? …. 132
Adı Tembele Çıkan Zeki Çocuk …. 141
3. Bölüm: Çocukları Zararlı Alışkanlıklardan Korumak
Alkol Kullanan Babalar ve Çocukları …. 147
Sigara, Alkol ve Çocuk …. 152
Sigaraya Başlayan Çocuk Nasıl Vazgeçirilmeli? …. 155
Uyuşturucu Tuzağındaki Gençler …. 156
Gençlere Birkaç Önemli Tavsiyemiz Var …. 157
Acaba Çocuğum Uyuşturucu Kullanıyor mu? …. 159
Çocuğumu Uyuşturucudan Nasıl Koruyabilirim? …. 161
Çocuğu Uyuşturucu Kullanan Baba Ne Yapmalı? …. 164
Prof. Dr. SEFA SAYGILI: 1956 yılında İskenderun’ da doğdu. İlköğretim ve lise tahsilini memleketinde tamamladı. İstanbul Tıp Fakültesi’nden 1980’de doktor olarak mezun oldu. Aynı fakültenin psikiyatri kliniğinde uzmanlık eğitimine başladı ve 1984 yılında psikiyatri uzmanı unvanını aldı. KKTC Girne’deki yedek subaylık görevinden sonra Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde çalışmaya başladı.
1991 yılında İstanbul Tıp Fakültesinde girdiği sınavla psikiyatri doçenti oldu. 1992-2010 yılları arasında Vakıf Gureba Hastanesinde psikiyatri klinik şefi olarak çalıştı. Kırklareli Üniversitesi öğretim üyesi olan Profesör Saygılı, 1989 yılında seçildiği Yeşilay Genel Başkan Yardımcılığı görevini de sürdürmektedir.
Yayınlanan kitapları: Doktorunuz Diyor ki, Dengeli Beslenme Sağlıklı Zayıflama, Sağlık Bilinci (Ayhan Songar, Mazhar Osman) Evlilikte Mutluluk Sanatı, Gerçeği Arayanlar, Dünyayı Aldatanlar, Strese Son, Beyin ve Ruh, Mutluluk Elimizde, Gıda Rehberi, Sağlığımı Koruyorum, Panik Bozukluk, Yaşlılık Psikolojisi, (Dr. Knock)
sefasaygili@hotmail.com
Pedagog ALİ ÇANKIRILI: 1947 yılında Çankırı’da doğdu. İlk ve ortaokulu Çankırı’da, Liseyi Üsküdar Fen Lisesinde bitirdi. Gazi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra bir hocasının tavsiyesi üzerine psikoloji bölümüne devam etti ve mezun olduktan sonra Amerika’da Alabama Üniversitesi’nde Çocuk Psikolojisi ve Davranışları alanında pedagoji mastırı yaptı. Başarılı çalışmalarından dolayı kendisine Onursal Amerikan Vatandaşlığı belgesi verildi. Yurda döndükten sonra değişik kamu ve özel eğitim kurumlarında görev aldı, 1990 yılında kendi isteği ile emekli oldu.
Gazete ve dergilere çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında makaleler yazan, Anne Baba Okullarında ders veren, yurt içinde ve yurt dışında seminerlere katılan Ali Çankırılı’nın Batı klasiklerinden yaptığı çevirileri ve telif eserleri bulunmaktadır. Evli, 2 çocuk babasıdır. Torun Sevme Rehberi kitabının kahramanı Zeynep Zeren’in dedesidir.
Yazdığı Kitaplar: Çocuklarımız Mutsuz ve Başarısız Olmasın, Benim Sağlıklı Bebeğim, Kötü Çocuk Yoktur, Çocuğun Manevi Eğitimi, Oynuyorum Öğreniyorum, Okul Ailede Başlar, Anne Ben Nerden Geldim, Eve Kardeş Geldi, Çocuklara Söz Geçirme Sanatı, Çocuk Resimlerinin Dili, Evlilik Okulu, Ana Baba Okulu, Torun Sevme Rehberi.
alicankirili@gmail.com
*
ÖNSÖZ
Parçalanmış ailelerde çocuklar daha çok anneleriyle kalıyor, yani babasız büyüyorlar. Üstelik böyle aileler giderek çoğalıyor. Amerika’da çocukların yüzde 60’ı tek ebeveynle (anne ya da babayla) yaşıyor. Çocuk çeşitli sebeplerle babasız büyüyebiliyor. Baba vefat edebiliyor, hapse düşebiliyor, gurbete çalışmaya gidebiliyor, evi terk edebiliyor, nadir de olsa kaybolabiliyor. Babasız kalan çocuklar yakın akrabalardan ve devletten ilgisi ve koruma gördüğü zaman daha az problem yaşıyorlar. Osmanlı’nın 1870’te açılan halen hizmet vermeye devam eden köklü bir eğitim kurumu olan Darüşşafaka sadece babası olmayan çocuklar kabul etmektedir.
Günümüzde esas sorun, baba mevcut olduğu halde çocuğuna yeterince ilgi ve sevgi göstermemesi ve kötü örnek oluşudur. İhtiyaçların birden bine çıkarıldığı tüketim asrında babalar daha çok çalışmak ve daha çok para kazanmak zorunda kalıyorlar. Kimi işkolik babalar da mesleğinde ilerlemek ya da işini büyütmek için gece geç saatlere kadar çalışıyorlar. Eve geldiklerinde çocukları çoktan uyumuş oluyor. Sabah çocuklar uyanmadan da evden çıkmış oluyorlar.
Geleneksel kültürümüzde çocuk eğitiminde sorumluluğun annede olduğu düşüncesi oldukça yaygındır. Belki de bu yüzden babalar çocuklarını ihmal ettiklerinin farkında değiller. Çocuk anne ve babanın ortak meyvesidir. Çocuğun eğitiminden anne kadar baba da sorumludur. Allah, çocuğu bir babanın disiplini ve bir annenin şefkati altında serpilip gelişecek şekilde yaratmıştır.
İnancımıza göre Allah’ın bütün isimleri insanda tecelli etmektedir. Ancak bazı insanlarda bazı isimler daha baskındır. Ailede aldıkları görev ve sorumluluk itibariyle babada “Rab” ismi, annede “Rahim” ismi daha baskındır. Anne kendisinde tecelli eden Rahim isminin gereği olarak çocuğuna hizmet ederken hiçbir karşılık beklemez. Yemez yedirir, giymez giydirir, uykularını feda eder. Koruyuculuk içgüdüsüyle davranışlarına sınır koymaktan kaçınır, onu şımartma eğilimindedir. Baba da kendisinde tecelli eder Rab isminin gereği olarak çocuğun istenmeyen davranışlarına sınır koyarak annenin eksik bıraktığı itaat ve disiplini tamamlar.
Kitabımızdaki vakalardan da görüleceği üzere babanın ihmal ettiği ve eksik bıraktığı sevgiyi, ilgiyi ve disiplini annenin sağlaması çok zordur. Masallarda, hikâyelerde ve şiirlerde hep anne sevgisi yüceltilir. Yaratılışı gereği anne sevgisi doğaldır; anne çocuğunu sevmek için bir çaba harcamaz. Baba için durum böyle değildir. Babanın çocuğunu sevmesi için çaba göstermesi, ona zaman ayırması, sevdiğini hissettirmesi gerekir. Onun içindir ki, çocuklar için, özellikle kız çocukları için, baba sevgisi anne sevgisinden farklı ve daha özeldir. Baba sevgisi, güçlü biri tarafından korunduğu ve değer verildiği duygusu uyandırır. Araştırmalar baba sevgisi gören çocukların daha başarılı olduğunu ve daha sağlıklı bir evlilik gerçekleştirdiklerini göstermektedir. Bize danışmak için gelen stresli ve depresyonlu gençlere önce “bana babanı anlat nasıl biridir/nasıl biri idi?” diye sorarız. Zira depresyon yaşayan gençlerin büyük çoğunluğu babalarıyla sorunu olan gençlerdir.
Bu çalışmadaki amacımız babaları eleştirmek değil, ailedeki rollerini hatırlatmak ve çocuk eğitimi konusunda yardımcı olmaktır. Kitabımızı okuyan babalar çocuklarına zaman ayırır, onlara sevgilerini gösterir, koruyucu güçleriyle arkalarında olduklarını hissettirir, böylece annelerin yükünü, özellikle çalışan annelerin yükünü paylaşırlarsa amacımıza ulaşmış sayacak ve bundan mutluluk duyacağız.
Prof. Dr. Sefa Saygılı – Pedagog Ali Çankırılı
*
1. Bölüm
ÇOCUĞU ANLAMAK
Çocuğu Tanımak
“Babanın faziletleri çocukların servetidir.”
Anatole France
ÇOCUĞU ANLAMAK ve onunla anlaşmak sanıldığı kadar kolay değildir. Çocukla yaşadığımız bütün çatışmaların temelinde onu yeterince tanımamak yatıyor. Vaktiyle çocuk psikolojisine ait okuduğum İngilizce bir kitapta yazar konuya İncil’den aldığı bir cümleyle başlıyordu. Hatırladığım kadarıyla cümle şöyleydi: “Eğer çocuğunuzla konuşurken ona benzemezseniz, gökler âlemi size kapanır.” Peygamberimiz bunu daha sade bir dille anlatır ve der ki: “Çocuğu olan kişi onunla çocuklaşsın.” Efendimizin bu sözünü psikoloji açısından yorumladığımızda şu anlama gelmektedir: “Çocuğu olan onunla konuşurken, onu dinlerken ve sorularına cevap verirken empati yapsın, onun seviyesine insin, onun anlayacağı basit bir dil kullansın.”
Gençlerimiz bir üniversite bitirmek ve bir meslek sahibi olmak için senelerce emek veriyorlar, onlarca kitap okuyor, sınavlara giriyorlar. Ancak evliliğe hazırlanmak, sağlıklı bir evlilik yapmak ve anne baba olmak için hiçbir eğitim almıyorlar. Gençler birbirini yeterince tanımadan, aileler karşılıklı birbirini tanımadan evlenmeye karar veriyorlar. “Birbirimizi seviyoruz, evlenmeye karar verdik” diyorlar; anne babalara da bu karara uymak kalıyor.
Araştırmalar ailelerin onayı alınmadan gerçekleştirilen evliliklerde uyum sorunları yaşandığını göstermektedir. Çünkü evlenme kararı almakla iki genç sadece hayatını birleştirmeye karar vermiş olmuyor; iki aile akraba (dünür) oluyorlar. İki ailenin anlaşması ve gençlerin evliliğine onay vermesi yeni kurulan evliliğin sağlıklı yürümesine katkı sağlamaktadır.
Yeni evliler anne baba olma ve çocuk yetiştirme konusunda eğitim almadıkları ve bilgi sahibi olmadıkları zaman kendi anne babalarından gördükleri gibi çocuk yetiştiriyor; farkında olmadan anne babalarının hatalarını tekrar ediyorlar. Kaldı ki, kendi anne babalarının zamanı ile kendilerinin zamanı aynı değildir. Teknoloji ve buna bağlı olarak hayat standartları da değişiyor. Bu satırların yazarının çocukluğunda televizyon yoktu, radyo da ancak zenginlerin evinde vardı. Şimdi her evde televizyon ve bilgisayar, her insanın hatta her çocuğun cebinde gelişmiş bir cep telefonu var. Hz. Ali Efendimiz sanki bugünleri görmüş gibi: “Çocuğunuzu içinde bulunduğu zamana göre eğitin” diyor.
Yaşlılarımız: “Modern hayat geleneklerimizi unutturuyor, aile bağlarını zayıflatıyor” diyorlar ki doğrudur. Ancak eski geleneklerimiz arasında yeniden yorumlanması ve düzeltilmesi gereken gelenekler de var. Ben çocukluğumdan hatırlıyorum; babam beni severken dedem içeri girince beni kucağından indiriyor, kenara itiyordu. Çocuk aklıyla neden böyle yaptığını anlayamaz, babamın sevgisinden şüphe ederdim. Çünkü dedem beni severken içeri kim girerse girsin kucağından indirmez, sevmeye devam ederdi. “Demek dedem beni babamdan daha çok seviyor” diye düşünürdüm.
Çok sonraları “büyüklerin yanında çocuk sevmenin ayıp olduğunu” annemden öğrenmiştim. Meğer babam beni sevmediği için değil, dedeme ayıp olmasın diye dizinden indirir, kenara itermiş. Peygamberimizin hayatını okurken Cahiliye Araplarının da büyüklerin yanında çocuk sevmediğini öğrenmiştim. Peygamberimizi torunlarını öperken gören bir bedevi şaşırıyor: “Hayret, diyor, siz de mi çocuk öpüyorsunuz?” efendimiz: “Elbette, diyor, çocuklar cennet meyveleridir.” Bedevi şu itirafta bulunuyor: “Benim 10 tane çocuğum var, daha birini öpmüş değilim.” Efendimiz üzülüyor ve şöyle diyor: “Allah senden merhamet duygusunu almışsa ben ne yapabilirim; merhamet etmeyene merhamet edilmez.”
Kimi ailelerde, özellikle doğu bölgelerimizde, monolog vardır, büyükler konuşur, küçükler dinler. Aile meclisinde çocuğa söz hakkı verilmez. Çocuğun söze karışması ayıp sayılır. Baba çocukla konuşurken veya ona nasihat ederken çocuk cevap veremez, itiraz edemez ve kendini savunamaz. Bunu yaptığı takdirde, “Bak, utanmadan bir de cevap veriyor!” azarıyla karşılaşır.
Geleneklerimiz arasında sevgi, saygı, yardımlaşma, paylaşma, komşuluk, misafirperverlik, arkadaşlık, işbirliği gibi öyle güzel, öyle insani, öyle ahlaki geleneklerimiz var ki, yaşamaya devam etsin.
Çocuğun Fiziksel ve Ruhsal Gelişimi
Ana Rahminde Başlar
Tek Hücreden İnsana: Çocuk psikolojisini anlamak için, ana rahminden ergenliğe kadar, çocuğun geçirdiği gelişme evrelerini ve bu devrelere uygun davranış kalıplarını bilmemiz gerekiyor. Çocuk, ana rahmine düştüğü andan itibaren hızlı bir gelişme içindedir. Her biri çocuk olmaya namzet binlerce sperma yumurta ile buluşmak ve döllenmeyi gerçekleştirmek için uzun ve yorucu bir yarışa çıkarlar. Yarışı kazanan en güçlü sperma yumurta tarafından içeri alındıktan sonra yumurta hücresinin dış zarında saniyeler içinde hızlı bir değişim başlar, diğer spermaların girişine izin verilmez.
Yumurta sperma ile buluştuktan sonra tek hücreden insana doğru akıl almaz bir hayat projesi başlar. Döllenmenin hemen ardından hızlı bir hücre bölünmesi görülür. Her bölünmede vücut organlarından birinin taslağı ve planı ortaya çıkar. İkinci haftanın sonunda bu mikroskobik hücreler yumağı (morula) fallop tüpünden rahme iner ve rahim iç zarına yapışır. Rahim iç zarı (duvarı) ile embriyo arasında plasenta ve göbek kordonu oluşumu başlar.
Bölünme sırasında programlanan organ ve sistem