Çocuk

Bir Deney Faresinin Sırları – Kızlar Giremez (Köpekler Girebilir)

bir deneyfaresinin sirlari kizlargiremez kopeklergirebilir trudi trueitKarşınızda Sivri McNally. Sivri tam bir görev adamı. Hem bir mucit hem de korkusuz bir çocuk. Annesini ve babasını bir köpek almaları için ikna etmek istiyor ve bu konuda önüne çıkabilecek her engeli aşmaya kararlı. Bu engel “on kat akıllı” ikiz kız kardeşi Isabelle olsa bile.

En son icadı Isabelle Kokusu. İcat çocuklar arasında çok tutulunca Sivri’nin aklına harika bir fikir geliyor: Isabelle Kokusu’nu satarak bir köpek almasına yetecek kadar para biriktirmek ve annesi ile babasını ona evet demek zorunda bırakmak. Peki, işler umduğu gibi gitmeyip de süper pis kokulu karışımın şişesi kırılınca neler olacak dersiniz? Sivri işleri yoluna koyabilecek mi?

“Tam bir şamata tufanı…”
Booklist

“Sevimli ve esprili”
School Library Journal

***

Sivri’nin Laboratuvarı, Bölüm 1

“SİVRİİİİİİİİİİİİİİİİİİ!”

Bu Isabelle. Kız kardeşim. Muhtemelen iç çamaşırı çekmecesine koyduğum iri dilim çedar peynirini bulmuştu.  Peynir tam iki buçuk gündür orada duruyordu. Hatırlatın da bunu icat defterime ekleyeyim. En son deneyimin konusu: Kız kardeşinizin iç çamaşırı çekmecesine sakladığınız peyniri bulması ne kadar sürer?

Isabelle ve ben ikiz kardeşiz. Ama birbirimize hiç benzemeyiz. Isabelle süper zekâdır. Almanca bilir. Beş saniyenin altında bir sürede alfabedeki harfleri tersten sayabilir. Karmaşık kelimeler kullanmayı sever. Bu kotzen etmenize yeter. “Kotzen”. Almancada “kusmak” anlamına geliyor.

Kız kardeşim bu sene bir sınıf atladı. Benimle dördüncü sınıfta olacağına beşinci sınıfa gidiyor. Bayan Ekşimik “kendimi okula verirsem” benim de başarılı olacağımı söylüyor. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum, ama kulağa olsa olsa grip aşısı kadar eğlenceli geldiğini söyleyebilirim. Laboratuvarım darmadağınık olsa da ben onun bu dağınık halini seviyorum. Isabelle odasında yerde bir çam iğnesi bile bulsa çıldırır. Kız kardeşim asabi biridir. Doyle’a göre “bobini fazlasıyla gergin sarılmış.” Isabelle gibi birini gevşetebilmek için tonlarca peynir gerekebilir.

Sivriiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii!

Yaklaşmıştı. Masamdan püskürteci aldım, havaya kaldırdım ve sıktım. Mağaramın içine sokulup kapıyı arkamdan kaydırarak kapadım.

“Odadasın biliyorum―ıyyy, iğrenç, yerdeki bu yapış yapış şey de ne?”

Böğürtlen pestili. Bu benim uzaya açılan solucan deliğim. Bir sonraki soru lütfen?

“Burada olduğunu biliyorum, Sivri. Annem eve geldiğinde ona bundan bahsedeceğim―Iyyy!”

Kız kardeş savma püskürtecimin kokusunu almış olmalıydı. Bu püskürteci ben olmadığım zamanlarda Isabelle’i laboratuvardan uzak tutmak için icat ettim. Bu ürün üzerinde tam bir ay çalıştım. Mükemmel bir püskürteç olmadığı kesin. Zira püskürteci püskürteli on saniye olmasına rağmen Isabelle hâlâ odadaydı. Hedefim onu en fazla beş saniyede savabilmek.

Böcek tükürüğü aşkına! Burnuma temiz hava kokusu geldi. Muhtemelen Isabelle pencere açmıştı.

– –

ISABELLE KOKUSU
♦KIZ KARDEŞ SAVAR PÜSKÜRTECİ♦

1 fincan kullanılmış banyo suyu
1 fincan lahana çorbası veya sümüksü başka herhangi bir çorba
1/2 fincan sirke
1 paket tako sosu karışımı
3 dilim sucuk (rulo köfte de olabilir)
8 adet hindiba
2 kaşık mayonez
4 adet küçük nane yaprağı

Karışımda topak olmayacak şekilde malzemeleri mikserde çırpın. Karışımı boş bir püskürteç şişesine boşaltın. Kız kardeşinize doğru bir kere püskürtün. Kız kardeşinizin hızla ortadan kaybolmasını izleyin!

– –

Eşyalarımı karıştırmaya başlamadan mağaramdan dışarı çıksam iyi olacaktı.

Kız kardeşim burnunu tutuyordu. “Burası berbat kokuyor.”

“Hımm?”

“Kötü kokuyor.”

“Ben koku almıyorum.”

“Almazsın tabii. Annemle babama çita desenli el çantamın içine hardal koyduğunu söyleyeceğim.”

Güldüm. Isabelle’in çita desenli el çantasının içine hardal koymak, üzerinde çalıştığım deneylerden biri değildi. Bu, Doyle’un cüret edebildiği bir olmalı.

“Törende koltukaltını pırtlatmandan da bahsedeceğim.” Burnunu tutmayı bıraktı. “Hepsini senin hakkında yazdığım rapora ekledim. Hatta şu an raporun çıktısını alıyorum.”

İki kere böcek tükürüğü aşkına! Kız kardeşim yaptığım her şeyi not alır. Daha sonra not aldığı bilgilerle bir haber bülteni yazar. Ardından da bu bülteni annemle babama verir. Hatta bazen bülteni sesli okuduğu da olur. Kendini Katie Couric mi sanıyor, nedir?

Sinir silahım elimde, nişan aldım ve ateş! Üç atış yaptım. Sarı toplardan ikisi omuzunun üzerinden sekti. Üçüncüsü burnunun tam ortasında patladı. Güzel!

“Bunu da raporuma ekliyorum.”

“Umurumda değil.” Bunu, gerçekten umurumda değilmiş gibi söyledim ve çoğu zaman da zaten umurumda olmaz zaten. Yine de arada sırada benim hakkımda hoş şeyler yazsa fena mı olur? Ama biliyorum ki hiçbir zaman hakkımda iyi şeyler yazmayacak.

“Hey, Izzy―“

“Sana beni Izzy diye çağırmamanı söylemiştim.”

– –

♦SİVRİ’DEN HABERLER♦
Yazan, Isabelle C. Mcnally (100’lük Öğrenci)
8.05 – Sivri, Bitotu Caddesi’nde ışığın yanmasını beklemeden karşıya geçti. Ona bunu yapmamasını söyledim.
10.13 – İlk teneffüs. Sivri, Doyle ve Will ile birlikte çubuk kraker şeklindeki büyük meşe ağacına gitti. Bu, okul kurallarına aykırı. Ona bunu yapmamasını söyledim.
11.24 – Sivri, ilkbahar kurulu sırasında ayağa kalktı ve biz orkestra ile “Amerikan Milli Marşını” çalarken koltukaltından osuruk sesleri ile melodiye eşlik etti. Tavuk dansı yaptı. Korkunçtu! Bayan Tatlı onu Müdür Yardımcısı’nın ofisine gönderdi.
12.19 – Sivri, okul sonrası alıkoyma cezası almadan paçayı sıyırdı. Böyle olacağını tahmin etmiştim. Muhabir notu: Sivri HER ŞEYDEN paçayı sıyırmayı başarır.
Öğleden sonra 3.47 – Sivri en sevdiğim çita desenli el çantamı mahvetti!

Sivri’den Haberlerden bugünlük bu kadar. Hazırlayan ve sunan, Isabelle Catherine McNally.
NOT: Öğleden sonra 3.59 – Sivri Sinir tabancası ile beni burnumdan vurdu.
NOT 2: Sivri’nin odası gerçekten çok kötü kokuyor. İçerde bir sıçan ölüsü olsa gerek.

– –

“I-sa-belle, duydun mu? Annem ve babam Granite Falls Gazette’e ilan vermiş.”

Gözleri kocaman oldu. “İlan mı vermişler?”

“Seni bir köpekle değiştokuş edeceğiz.”

“Ha ha ha! Aman ne komik. Ben Laura’nın kedisi gibi bir kedi istiyorum. Prenses Bonbon Şirinpati beyaz bir İran kedisi. Çoooooook tatlı! Üzerinde şirin fiyonklu pembe bir tasması var…”

Futbol kaskımı ters çevirdim, üzerine eğildim ve içimde ne varsa kaska kusuyormuşum gibi yaptım.

“Sen tam bir Pilobolus’sun, Sivri. Pilobolus’un anlamını bile bilmediğinden eminim, bu da seni aptal bir Pilobolus yapıyor.”

– –

SATILIK
İkiz kız kardeş. Dokuz yaş on aylık.
Kahverengi saçlı. Mavi gözlü. Zeki.
Etkin hafızalı. Espri anlayışı yok.
Evde eğitilmiş. Aynı özelliklerdeki
bir köpekle değiştokuş edilir.
Herhangi bir cins köpek olabilir.
Telefon numarası 555-7078. Sivri’yi
isteyin. Acele edin.

– –

“Filo ne demek biliyorum ben bir kere.”

“Pi-lo-bo-lus.” Benimle sanki iki yaşında bir çocukmuşum gibi konuşuyordu. “Pilobolus bir mantar türüdür. Yani sana az önce mantar dedim.”

Aslında bana aptal mantar demişti.

Pis pis sırıttım. “Biz ikiziz. Ben mantarsam, sen nesin peki?”

Söylediklerimi duymazlıktan geldi. “Auf Wiedersehen, Erdnusskopf.” Bak bu cümleyi biliyordum işte. Almancada “Hoşça kal, yerfıstığı kafalı” demekti. Bana sık sık yerfıstığı kafalı derdi.

“Izzy, bekle.” Odadan kızgın ayrılmasını istemiyordum. “Sana yeni bir çita desenli el çantası alacağım. Kaç para?”

“Yirmi beş dolar.”

“Yirmi beş dolar mı? Kıytırık bir el çantası için mi?”

“Bunun için para harcamayacağını tahmin etmiştim.”

“Sadece dokuz dolar, yirmi sentim var. İster al ister alma.”

Yerde, büyük T.rex oyuncağımın kopmuş bacağına bir tekme atıyor. “Alıyorum.”

“Basket atalım mı? İstersen atçılık da oynayabiliriz.”

Isabelle yanıt vermedi, ama odadan da çıkmadı.

“Hatta başlamak için at ben olabilirim,” dedim.

“Bana kıyak geçmene gerek yok. Seni her türlü yenerim.”

İki numaralı oyuncak yığınımın içinden basket topumu çıkardım ve Isabelle’e attım.

Isabelle topu yakaladı. “Annemle babama raporumu vermekten vazgeçmiş değilim.” Topu koltukaltına sıkıştırıp odadan çıkarken, “Ve sen hâlâ bir Pilobolus’sun,” dedi.

Kız kardeşim benim mantar olduğumu mu düşünüyordu?

İç çamaşırı çekmecesindeki peyniri keşfedene kadar bekleyin.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Mutlu Yıllar Paddington

Editor

Ustanın Çocukları

Editor

Kaptan- ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası