Kişisel GelişimSiyaset

Çağlar Çabuk – Sıfıra Sıfır, Elde Var Mobing

Direktör, eğitmen ve yönetici koçu olarak çalışan Çağlar Çabuk, 1972 İstanbul doğumlu. Çalışma yaşamına 1992 yılında Samtaş A.Ş.’nin personel bölümünde başladı. 2008 yılında, iş hayatının on altı yıllık ilk bölümünü “İnsan Kaynakları Müdürü” olarak çalıştığı Standard Bank Plc Türkiye Temsilciliği’nde noktaladı. O tarihten bu yana, koç ve eğitmen olarak, özellikle “şirket birleşme ve satın almalarında entegrasyon” süreçleri yönetiminde deneyim kazandı.

Aynı zamanda “İnsan Kaynakları” ve kendi geliştirdiği “Dört Boyutlu Profesyonel Koçluk” sertifika programlarını yürüttü. 2008 yılı Haziran’ında Berkarda Akademi’yi kurdu ve çalışmalarını özellikle mobing alanında yoğunlaştırarak 2008-2009 yılları arasında ülkemizin ilk “Mobbing Bilgilendirme, Araştırma ve Destek Merkezi Projesi”ni hayata geçirdi. Türkiye Personel Yönetimi Derneği (PERYÖN) üyesi ve Koçluk Platformu Türkiye (KPT) kurucu üyesi olan Çabuk’un makale ve röportajları çeşitli günlük gazete, web sitesi ve dergilerde yayımlandı.

Bölüm Bir Merhaba Mobing[1]

Üşenmedim, internete girip arama motoruna “mobbing” yazdım. 5.030.000 sonuç çıktı (9 Temmuz 2009). Hayret, daha dün 5.025.000 sonuç vardı. Yarın girsek kim bilir kaç olacak? Evet, şu anda sadece Türkçe sayfalarda arama yaptığımızda 88.800 sonuç çıkıyor karşımıza. Şaşırtıcı değil mi? “Su uyur, mobing uyumaz” desek yeridir.

Anlaşılan o ki mobing konusu gündeme daha sık gelecek, giderek hakkında daha çok yazılacak, konuşulacak. Mobingciler ve mobing mağdurları –aslında her ikisi de mağdur– yaptıklarından ve kendilerine yapılanlardan farklı şekillerde etkilenmiş hâlde yaşamlarını sürdürecekler. Peki, bu sonsuza dek böyle mi gidecek? Ya da başka bir deyişle böyle gelmiş, böyle mi gidecek?

Gitmeyecek!

Bir yanda “işyerinde psikolojik taciz”i tanımlayan ve suç sayan yasal düzenleme TBMM’den çıktı çıkacak; öte yanda mobingden canı yananlar –hem çalışanlar, hem farklı biçimlerde zarar gören işyerleri– mobing konusunda adım adım bilinçlenecek ve bilinçlendikçe mobing de geriletilecek, hiç kuşkunuz olmasın ki “eski köye yeni adet” gelecek. “İş hayatı böyledir, hamama giren terler” yerine “Mobingden korkma, geç kalmaktan kork” gibi yeni deyimler kazanacak dilimiz.

Kuş Gribinden Sonra Şimdi de Mobing Salgını mı?

Evet, hemen hemen bir salgından söz edebiliriz. Mobing, hem dünyada hem ülkemizde hayli yaygın olabilmesini, bunun iş yaşamının getirdiği doğal bir şey olduğu düşüncesine borçlu. Çocukların öğretmene, çırağın ustaya “Eti senin, kemiği benim” denilerek teslim edildiği anlayışın hâlâ geçerli olduğu toplumlarda mobingin daha da yaygın olması da doğal.

Ekonomik Krizle Mobing Arasında İlişki Var mı?

Evet. Her ne kadar “Vallahi aramızda bir şey yok, yalnızca arkadaşız” diyorlarsa da inanmayın. Aynen sivrisineklerin bataklıkta daha hızlı üremesi gibi, mobing de ekonomik kriz dönemlerinde kendisine en rahat ortamı bularak yayılıyor. Kimi zaman firmaların politikası gereği, kimi zaman da yöneticilerin işgüzarlığı sonucu ihbar ve kıdem tazminatlarının maddi yükünden en kolay kurtulma yolu, çalışanları canlarından bezdirip istifaya zorlamak olabiliyor. Bu durum, yukarıda da değinildiği gibi, işveren veya yöneticilerin diğer çalışanlara dilediğinde kaba davranmasının olağan karşılandığı toplumlarda çok daha yaygın olarak karşımıza çıkıyor.

Ama önce “Mobing nedir, ne değildir?” sorusuyla başlayalım. Ve siz, mobinge uğradığını düşünen çalışanlar, lütfen, bu konudaki önyargılarınızı bu sayfada bırakıp öyle sürdürün okumayı. Çünkü bu yeni ve büyülü sözcük öyle cazip geliyor ki canı yananlara, sapla saman birbirine karışabiliyor, gelip geçici olabilecek bir sürtüşme yaşayanlar “Eyvah, ben de mobing mi oldum, doğru söyleyin doktor, kaç günüm kaldı, yaşayabilecek miyim?” psikolojisine girebiliyorlar çabucak.

Evet, mobing nedir, ne değildir? Buradan başlayalım.

Mobing Nedir?

En basit anlatımıyla “İşyerinde psikolojik taciz, yıldırma” olarak adlandırılan mobingi Leymann[2] şöyle tanımlıyor: “Mobing, duygusal bir saldırıdır. Bir veya birkaç kişi tarafından diğer bir kişiye yönelik olarak düşmanca, dürüst olmayan[3] yöntemlerle sistematik bir biçimde uygulanan psikolojik bir terördür.”

Aşırı iş yükleme veya tam tersi izole etme, ayrımcılık, hakaret, aşağılama… Bunlar işyerlerinde sıkça görülen ve iş hayatının normal parçası addedilen, ama muhatabını önce manen sonra da madden çökerten davranışlardır.

Her Taciz Mobing midir?

Hayır, her taciz mobing değildir. Mobing amacını taşımayan, örneğin cinsel taciz ya da kişisel sorunlardan kaynaklanan taciz; ayrımcılık, eğlence amaçlı alay etme gibi sistemli ve sürekli olmayan tacizler mobing kapsamına girmez.

Örnek olay: R.T. (32 yaşında, kadın, kimya mühendisi)

“3 ay önce bir firmada kalite yöneticisi olarak işe girdim. Yaptığım işi çok seviyorum, fakat, bir bayan olduğum ve onlara göre genç olduğum için astlarıma çok zor iş yaptırıyorum. Başlangıçta işler normal gidiyor gibiydi. Ama daha haftası dolmadan direnç başladı, dozu giderek arttı. Artık dayanılmaz hâle geldi. Bu durum beni çok üzüyor. İnanın eve gittiğim zaman bile sürekli düşünüyorum. Bir şey rica ederken, onları kırmadan, güzellikle söylemeye çalışıyorum. Onlara nasıl davranacağımı, nasıl onlar üzerinde hâkimiyet kuracağım bilemiyorum. Bu konuda bir eğitim varsa gitmem gerektiğini düşünüyorum. Çünkü artık bu işin böyle yürümeyeceğini görüyorum. Alt-üst ilişkisini neden ayarlayamıyorum, diye hep kendimi sorguluyorum. Hep içime attığım için, vücudumda iyi huylu kistler çıkmaya başladı. Bu mobing, değil mi?”

Hayır, buna mobing diyemeyiz. Daha doğrusu bu kadar bilgiyle bu duruma henüz mobing tanısı konamaz.

Ortada cinsel ayrımcılık nedeniyle bir direnç var (erkek egemen ideolojinin “kadından emir almama” fobisi ne yazık ki toplumsal geçerliliğini koruyor), ancak:

1. Kadın amiri yıldırıp kaçırtmak ya da işten attırmak gibi bir kasıt olduğuna dair yeterli veri yok.

2. Verilen işi yerine getirmemenin sistematik ve planlı bir direniş olduğuna dair bir belirti de yok.

3. Üç aylık bir süre içerisinde bu davranışların nasıl geliştiğine dair yeterli bilgi de verilmemiş.

Eğer bu durum, örneğin aşağıdaki gibi devam etseydi, o zaman teşhisimiz çok daha farklı olabilirdi.

“Bir öğle yemeği sonrası yemekhaneye bitişik koridorda çantam düştü, içindekiler yerlere saçıldı. İki büklüm onları toplayıp çantaya doldurmaya uğraşırken paravanın öbür tarafından iki çalışanımın aralarındaki şu konuşmaya istemeden tanık oldum

– Hiç merak etme, bir aydan fazla dayanamaz, önceki daha dişliydi, ne oldu?

– Bak yarın ne yapalım: Senden bir şey isteyince hiç başını kaldırma, ‘Şimdi işim var, Mehmet’e söyle’ de. Bana gelince ben de aynı şeyi yapıp ‘Çok meşgulüm, Ahmet’ten iste’ diyeyim, çıldırsın.

Kanımın donduğunu hissettim, ne yapacağım, bunlarla nasıl baş edeceğim?”

Şimdi durum değişti, çünkü:

1. Mobingin birinci karakteristik unsuru, yani kasıt, “yıldırarak kaçırma” amacı apaçık görülüyor.

2. Bu amaca yönelik yıldırma sistematik olarak yapılıyor. Mobingi amaçlayanlar tacizlerini bir plan ve program dâhilinde, aralarında işbölümü de yaparak uyguluyorlar.

3. Bu işin üç aylık süre içinde giderek artan bir şekilde uygulanması da “münferit bir olay” şeklinde algılanma olasılığını ortadan kaldırıyor, süreklilik gösteriyor.

Bir taciz, mobinge böyle dönüşüyor işte.

Şimdi Derin Nefes Alın, Öksürün, Güzeeeel…

Karşımıza çıkan ikinci soru zaten bu olacaktı: Mobing nasıl teşhis edilir, nitelikleri nelerdir?

Burada benim, habercilikteki 5N 1K kuralından esinlenerek 1K 2S şeklinde kısalttığım ve az önceki örnekte gördüğümüz mobing unsurlarını aramak gerekiyor.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Umudunu Kaybetme

Editor

Merdan Yanardağ – Yeni Muhafazakarlık Neo-Conlar – Dünyada ve Türkiye’de Post-Modern Gericilik

Editor

Türkçülüğün Esasları

Editor
Yükleniyor....

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası