Deneme

Elias Canetti – Edebiyatçılar Üzerine

HERHANGİ BİRİNE, anlattıklarını hikaye diye dinleyen, seni tanımayan ve edebiyat beklentisi olmayan birine hikayeler anlatmak! Gezgin bir hikaye anlatıcısı olarak geçirilen bir hayat güzel olmalı. B ir kimse bir söz söyler ve sen hikayeyi anlatırsın. Bunun sonu hiç gelmez, ne gündüz ne gece; gözün görmez, kollarını bacaklarını hareket ettirme yeteneğini kaybedersin. Ama ağzın hep emrine amade kalır ve sen aklından geçeni anlatırsın.

Hiçbir şeye sahip değilsindir, varsa yoksa o sonsuz ve durmadan artan sayıda hikayelerin! En güzeli, yaşamak için sırf sözlere ihtiyaç duyman ve yemek içmek zorunda olmaman olurdu. Tanınmış ve iddialı her edebiyatçı, gayet iyi bilir ki o bu sayede daha fazlası değildir, çünkü herhangi bir şehirli gibi konumları yönetir. Ama o, kendileri yalnızca edebiyatçı olan ve bunu işte tam da bu yüzden beceremeyen kimseleri tanımıştır.

Bunlar sönüp gider ve boğulur; onların iki seçenekleri vardır; ya dilenci olarak herkese yük olmak ya da tımarhanede son bulmak. Bunların kendisinden daha saf olduğunu bilen gözde edebiyatçı, bunları uzun zaman yanında görmekten hoşlanmaz ama bunları tımarhanede yüceltmeye seve seve hazırdır. Onlar onun açılmış yaralarıdır ve bu halleriyle sürünmeye devam ederler. Yaralara bakmak ve bunları bilmek, yücelticidir, yeter ki insan bunları kendi bedeninde hissetmesin.

Edebiyatçının içinde yasal bir gerilim vardır: Şimdinin yakınlığı ile bunu kendinden uzaklaştırdığı kuvvet arasında; şimdiye özlemle 12 EDEBiYATÇILAR ÜZERiNE onu tekrar kendine çekt iği kuvvet arasındaki gerilim. Bu nedenle şimdiye asla yeterince yakın olamaz. Bu nedenle onu asla kendinden yeterince uzaklaştıramaz.

Edebiyatçı, doğal olarak, ne olacağını önceden söyleyebilmek için daha önce olanı sezen insandır. Yani gerçekten acı çekmez . yalnızca hatırlar; ve önce kehanette bulunmak zorunda olduğundan hiçbir şey yapmaz. Her bif cümle. etkisini gerçekleştirir, en unutulmuş olanı bile, bir yıl boyunca bile. Edebiyatçı, kimsenin imu1madığı ve kimsenin unutmadığı figürler icat eden insandır.

Gerçek edebiyatçılar figürleriyle ancak onları yarattıktan sonra karşılaşırlar. Bazı roman figürleri öyle güçlüdür ki yazarlarını esir alır ve boğarlar. En yeni edebiyatla figürün siliıunesi: Bizim çağımızın ihtiyacı olan figürler öylesine büyük ki artık hiç kimse onları yaratmayı göze alamıyor.

Netlik ve kısalık, anlatıcıyı engelliyor, çünkü onun gıdası, değişimin akıl almaz hamleleri ve tükenmek bilmez bir soluktur. Bir edebiyatçının aslında durmadan kendi hayatını yaratabilmesi gerekirdi ve o zaman nerede olduğunu bileıı tek insan olurdu.

Hakiki edebiyatçının en çok değer verdiğim yanı, gururdan dolayı gizlediği şeydir. Yı7..ARLıRll’ GÖRMEDICI ŞEY OLMAMIŞ DEMEKTiR 13 Korkuyu umuda çevinnek. Edebiyatçının dalaveresi ya da başarısı. Edebiyatçının besini abartmadır ve yanlış anlaşılmalarla ünlenir. Büyük filozofu da yapan, abartmadır, ama abartmanın onda sıkı dokunmuş bir mantık giysisine ihtiyacı vardır.

Edebiyatçı ise bu abartmayı cascavlak ortaya atar. Edebiyatın akımları her yerde yol bulur ve birbirine karışmaları gerekmez. Her tür yazın, doğayla cennet arasında gidip gelir ve birini öteki saymaktan hoşlanır. Bir edebiyatçının görmediği şey, olmamış demektir. Acı. edebiyatçı yapar. Sonuna kadar hissedilmiş. hiçbir şeyde sakınılmayan, kabul edilmiş, alımlanmış. sağlam acı.

Edebiyatçıların sezgileri . Tanrının unutulmuş maceralarıdır. Artan olgunlukla, edebiyatçıların tek tek görüşlerine karşı bir antipati kendini gösterir. Adsız olan halkların büyük anlatılan, İncil ve Homeros gibi ve basit kalmış seslerin mitleri aranır olur. Bu okyanusun berisinde ise bu konuda fikir yürütebileıılerin özel zaafları ve zavallılıkları ilgi çekmektedir; böylece de yine tek tek edebiyatçılara mecbur kalınmaktadır.

Ama bunlar insanı edebiyatçı olarak değil, yalnızca en özel ohının kalecisi olarak büyüleycbiliyorlar; ve boyadıkları ve kendi ürünleri olarak sergiledikleri porseleni kırıp un ufak etmek geliyor içimizden. Kötü edebiyatçılar, değişimin izlerini siler, iyilerse bunları sergiler.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Montesquieu – Kanunların Ruhu Üzerine

Editor

Oben Budak – Falan Filan – Aşk, Ayrılıklar, İhanet, Seks

Editor

Edward W. Said – Entelektüel Sürgün, Marjinal, Yabancı

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası