İhtilallerle büyümüş bir ülkenin anıları da mektupları gibi hüzünlüdür.
27 Mayıs’ın en kara günlerinde, Yassıada’nın taş duvarları ardında elli kelimelik mektuplar yazılıyor, elli kelimelik mektuplar bekleniyordu. Çünkü “onları orada tutan güç” yalnız buna izin veriyordu.
Elli kelimeye sığdırılmış, hasret, esaret ve sevdiklerine kavuşacakları günün ümidiyle bekleyenlerin hikâyesi…
Adnan Menderes’in en kıdemli bakanlarından Celal Yardımcı ve eşi Harika Yardımcı’nın hatıralarını okurken, bildiğimiz 27 Mayıs’ın, bilmediğimiz hikâyeleriyle döneme yeniden bakıyor, Yardımcı ailesinin politikaya katkılarına ve politikanın onlardan götürdüklerine yakından tanıklık ediyoruz.
***
Yazarın Notu
Harika Yardımcı’nın ve Menderes’in en kıdemli bakanlarından Celal Yardımcı’nın hatıralarını kaleme alırken, bunun benim için yeni bir yazın denemesinden çok daha mühim bir meşguliyet olduğunu fark ettim. Türkiye’nin ellili yılları, şimdiye dek okuduğum, izlediğim, araştırdığım halinden çok daha farklı bir boyutuyla karşıma çıkıyordu.
İhtilallerin gölgesinden sıyrılamayan bu ülkede amacı gerçekten hizmet etmek olan bir siyasetçi ve dönemin siyasetine katkıları olmuş aydın ve çağdaş bir kadının ve ailesinin anılarıyla karşılaşmak, günümüz politik ortamı göz önüne alındığında alışılmışın dışında, hayranlık uyandırıcı bir durumdu benim için.
Harika Yardımcı’nın anıları hayata ve siyasete yeni bir pencere açıyor, ihtilal hakkında bildiklerimi yeniden gözden geçirmem gerektiğini anlatıyordu. Çünkü önyargıların dünyasından çıkıp bu ailenin hatıralarını birinci ağızdan dinlemek, şimdiye dek ortaya çıkan 27 Mayıs manzarasını tümüyle değiştirmişti.
Bugüne dek 27 Mayıs ihtilali hakkında birçok çalışma yapıldı. Bu kitabın gayesi bilinenlerin üzerinden geçmek değil, Yardımcı ailesinin ve Harika Yardımcı’nın yaşam öyküsünü siyasi atmosfer çerçevesinde okurla buluşturmak ve hayatlarının altı çizilmesi gereken noktalarını ortaya koymak.
Harika Yardımcı o günlerden bu günlere kalanları tüm samimiyetiyle anlattı; bunu yaparken ikinci şahısların özel hayatlarına girmekten tüm dikkat ve nezaketiyle kaçındı. Bu kitap, ülkesine aşkla bağlı olan çağdaş bir ailenin bize bıraktıkları hakkında ilk ağızdan samimi bir hatırattır.
Çiğdem Aldatmaz
Harika Yardımcı’nın Mektubu
Aradan tam yirmi yedi yıl geçti… Şimdi çocuklarımın ve torunlarımın yıllarca bana sordukları soruların cevaplarını verme vakti geldi diye düşünüyorum. Onlara hayatımı, yaşadıklarımı münasip bir dille anlatmaya çalıştım. İstiyorum ki tanıyamadıkları dedelerini tanısınlar, gençken ihtiyar yaşayan büyükannelerini anlasınlar, bilsinler. En değerli varlıklarım olan annemi, babamı ve eşimi kaybettikten sonra, kızım Şahika, oğlum Şerif, damadım Ersin ve gelinim Zehra ile kaldım. Torunlarımın meraklı soruları bitmiyordu. Dedelerini niçin hiç görmedikleri en çok merak ettikleri konuydu. Onlara cevabım hep şöyle olurdu: “Siz çok küçükken dedeniz erkenden işe gider, akşam geldiğinde ise siz uyumuş olurdunuz. Ama hafta sonları işi yoksa size masallar anlatır, derslerinize yardım eder ve sizi gezmeye götürürdü.”
İşte 27 Mayıs’tan 50, dedenizin aramızdan ayrılışından 27 sene sonra size ve ülkesinin geçmişini merak eden gençlere aile anılarımız olarak bunları bırakıyorum. Umarım artık o yıllarda dedeniz niye yoktu, ben niye hep gözü yaşlı bir büyükanneydim, anlayacaksınız; bu kitapla bunları öğreneceksiniz.
Harika Yardımcı
Harika Yardımcı’dan “Elli Kelime” Üzerine Yassıada cehennemi tam bir esaret adasıydı. Onlar radyo dinleyemez, dışarıyla bağlantı kuramazdı. Kuş uçmaz kervan geçmez bir adada ömürlerini tüketiyorlardı. Bütün tesellileri, elli kelimeyle sınırlandırılmış mektuplardı. Bu mektuplar da haftada bir gün yazılır, onlar da haftada bir bu mektuplara kavuşur, sevdiklerinden haber alırlardı. Elli kelimeye ne sığarsa… Nasılsın, iyi misin, sıhhatin nasıl, çocuklar iyi merak etme, hakkın hukukun tecelli edeceğine inan vs… Hepsi elli kelime…
Bu mektuplar hücre gibi penceresiz, güneş görmeyen odalarda, iki kişilik ranzalarda okunuyordu. Ranzalar ise her an çöktü çökecek gibi, daracıktı. Tutuklananların yaşları Bayar ve Menderes haricinde otuz ve kırk beş arasındaydı. Genç ve çevik adamlardı ama bir buçuk senelik esaret hayatı onları çökertmiş, zayıf ve bitap düşürmüştü. Ne zaman çıkacakları belli olmayan bu cehennemde hep elli kelimelik mektupları beklediler.
Bu mektuplarla dışarıda olup biteni anlayamasalar da sevdiklerinin ellerinin değdiği bu mektupları öpüp koklar, zarflarını göğüslerinin üzerinde, ceplerinde taşırlar, böyle güç bulmaya çalışırlardı.
Bu kitap, bu kara günlerin hikâyesini ta çocukluğumdan başlayarak sizlere aktaracaktır.
Harika Yardımcı
“ELLİ KELİME” ÜZERİNE
Bugün 27 Mayıs 1960 ihtilali ile ilgili elimizde sayısız bilgi, kitap ve çalışma ve haber var. Fakat bunların hiçbiri, ihtilal sürecini ve sonrasını ilk ağızdan, yakın ve samimi bir gözle anlatmıyor.
Çoğu zaman, özellikle Türkiye gibi gündemin hızına yetişmenin mümkün olmadığı ülkelerde, olaylar hikâyelerin, o hikâyeleri yaşayan insanların önüne geçer. Biz yaşanan hadiselerin neticelerine, nihayetlerine ve ne şekilde nüksettiğine odaklanmışken, o olayların asıl kahramanlarının sessiz sedasız yaşadıklarını, deneyimlerini, acılarını ve heyecanlarını görmeyiz. İşte Elli Kelime biraz da bunun için yazılmış. 27 Mayıs’ı birebir yaşamış, Adnan Menderes Hükümetinde Adalet, Eğitim ve Devlet Bakanlıklarında önemli görevler ifa etmiş, Menderes’in en yakınlarından olmuş Celal Yardımcı’nın, eşi Harika Yardımcı’nın ve çocuklarının anlattığı 27 Mayıs, aslında sadece onların hikâyesi değil, hepimizin hikâyesi.
Çiğdem Aldatmaz, kitabın başında okurlarına yazdığı notta bunu şöyle anlatmış:
“Harika Yardımcı’nın ve Menderes’in en kıdemli bakanlarından Celal Yardımcı’nın hatıralarını kaleme alırken, bunun benim için yeni bir yazın denemesinden çok daha mühim bir meşguliyet olduğunu fark ettim. Türkiye’nin ellili yılları, şimdiye dek okuduğum, izlediğim, araştırdığım halinden çok daha farklı bir boyutuyla karşıma çıkıyordu. İhtilallerin gölgesinden sıyrılamayan bu ülkede amacı gerçekten ülkeye hizmet etmek olan bir siyasetçi ve dönemin siyasetine katkıları olmuş aydın ve çağdaş bir kadının ve ailesinin anılarıyla karşılaşmak, günümüz politik ortamı göz önüne alındığında alışılmışın dışında, hayranlık uyandırıcı bir durumdu benim için. Bugüne dek 27 Mayıs ihtilali hakkında birçok çalışma yapıldı. Bu kitabın gayesi bilinenlerin üzerinden geçmek değil, Yardımcı ailesinin ve Harika Yardımcı’nın yaşam öyküsünü siyasi atmosfer çerçevesinde okurla buluşturmak ve hayatlarının altı çizilmesi gereken noktalarını ortaya koymak.”
Aldatmaz bu anıları kaleme alırken, hem dönemin, hem olayların hem de kahramanlarının bilinmeyen yanlarını anlatıyor. Babaları ne zaman döneceği belli olmayan bir ölüm yolculuğundayken, ailesinin ELLİ KELİMEYE sığdırdığı özlemin acısını dile getiriyor; bu kez Ada Komutanlığı’nın istediği gibi ELLİ KELİME ile değil, uzun uzun…