Tarih

Fuat Göktürk – Komşuda İç Savaş (Yunanistan’da Yurtsever Direnişin Öyküsü)

Yurtsever savaştan iç savaşa… adı alƨnda, ülkemiz ile tarihsel, kültürel bir yakınlığın yanı sıra, bugünkü siyasal gelişmeler açısından benzer sorunlara ve dış etkilere açık olan Avrupa taraķndaki komşu ülkelerle ilişkili çalışmaların yayınlanacağı bir dizi hazırlıyor. Ne yazık ki, Balkanlar, Türkiye’de kitap dünyasının ilgi alanının oldukça dışına düşmüş durumda.

Konuya ilişkin, belli bir sistemaƟğin parçası olarak değerlendirmekte güçlük çekeceğimiz az sayıda çalışma çıkıyor okurun karşısına [1] . Sanki Balkanlar “burnumuzun dibi” değilmiş gibi… Oysa bu bölgede Türkiye fazlasıyla önemseniyor, yalnız aydınlar değil, okuma alışkanlığı olmayan kesimlerde dahi, Türkiye’ye İlişkin ilgi ve hatta malumat olduğu gözleniyor.

Bu asimetri, “Türkiye büyük ülke” ile açıklanmamalı. Balkanlar’da değil, öte taraŌaki İran da büyüktür ve ne yazık ki, bu ülke de çok geniş bir kesim için tam anlamıyla bir muammadır. Bu bağlamda İkinci Cumhuriyetçilerin “geçmişimizden kopardılar” yakınmasına kısmen ve üzülerek hak vermek durumundayız. Ülkemizde Osmanlıcı’dan geçilmez.

Şimdilerde liberal-dinci iƫfakının bize biçƟkleri bunun yenisidir. Yeni Osmanlıcılık yaygındır ama İmparatorluğun hüküm sürdüğü topraklara ve hemen yanı başımızdakilere ilişkin bilgi neredeyse sıfırlanmıştır. , kendi kulvarında bu bilgi açığını kapatmaya dönük bir yayıncılık yapacak. Belki ağır bir tempoda ama kritik noktalara dokunarak, özenle seçerek…

Bunları söyledikten sonra, diziye bir kitaptan çok broşür olarak değerlendirilebilecek, ayrıca bir siyasi parƟnin yetkililerinin imzasını taşıyan bir kitapla başlamanın isabetli olup olmadığı sorusuna yanıt vermemiz gerekiyor. Olağan koşullarda, , bir siyasi oluşumu doğrudan ifade eden bir metni baskı planına dahil etmez.

Ancak bir tarihsel değer taşıması ya da Türkiyeli okur açısından başka kaynaklarla telafisi güç ya da imkansız bir bilgi içermesi durumunda bu kuralı bozmak mümkündür. Elinizdeki broşür, komşu Yunanistan’da komünist parƟsinin 2006 yılında yürüƩüğü bir kampanyanın parçası olarak yayınlanan bir deklarasyon ve parƟnin genel sekreterinin iki konuşmasından oluşmakla birlikte, tamamen tarihsel bir olaya ilişkin kurgulanmışƨr.

İkinci Dünya Savaşı sırasında İtalyan ve Alman işgaline karşı mücadele eden yurtsever güçlerin en örgütlü ve önemli parçası olan komünistlerin Hitler faşizmi yenilgiye uğradıktan sonra bu kez İngiliz işgaline ve onlarla işbirliği yapan gerici Yunan egemenlerine karşı sürdürdükleri silahlı mücadele, çok daha kapsamlı ve farklı bakış açılarını da içerecek biçimde incelenmeli, Türkçede okura az sayıda kitap aracılığıyla uzanan bu önemli tarihsel kesiƟn hakkını veren bir külliyat oluşmalı.

Ancak herhalde bu olayın kahramanları, onca çarpıtma ve susturma girişiminden sonra bir ilk sözü hak ediyor. Kısa, özlü ama şaşırƨcı dürüstlükteki bu belgeler İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde yanı başımızda süren kavganın tarihsel anlamını ve boyutlarını gözler önüne sermek için yetiyor.

Alman işgaline karşı mücadelede parƟzan birliklerinin 1944’te ülkenin yüzde 90’ını özgürleşƟrmesi ve halk ikƟdarının kurumlarını yaratmaya başlaması, yanı başımızda, çok değil birkaç yıl sonra bizim ülkemizle birlikte Marshall planının “himayesi”nde ABD deneƟmine girecek olan Yunanistan tarihinin bir gerçeğidir de bizi yakından ilgilendirmemekte midir?

Henüz daha Almanya teslim olmamışken, İngilizlerin Nazilerle ve onların Yunan Yazılama Yayınevi, Balkan Araşƨrmaları Yazılama Yazılama Yayınevi ülküdaşlarıyla işbirliği yaparak ilerici yurtsever güçlere karşı savaş ilan etmesi, Yunan sermaye sınıķnın da buna canla başla destek vermesi, emperyalizmin ikiyüzlü poliƟkalarının yanı sıra, uygarlığın çağdaş yüzünü oynamakta bir sakınca görmeyen burjuvazinin tarihsel olarak yurtsuz ve kimliksiz olduğunun yakın bir kanıtı değil midir? Kısa bir kitap, daha çok bir kitapçıkƨr elinizdeki ama belki de yaşananlara sayfalar biribirine eklendikçe yabancılaşmamak için böylesi daha iyidir!

Broşürün basılmasını az bilinen, piyasanın unuƩurmaya çalışƨğı, marksist solun biƟp tükenmeyen iç tarƨşmalarında şiddeƟ azalan Yunanistan İç Savaşı’na daha yakından bakmak için yeni bir başlangıç olarak görebiliriz. Devamının geleceğini, da buna katkı koyacağını umarak… Marksist solun iç tarƨşmalarından söz eƫm. Tarƨşmadan şikayet anlamında değil.

Tarƨşmanın eksen kaydırması anlamında. Nerede hata yapıldı, Yunan devrimciler neden yenildi, onca yıkıma değer miydi, Sovyetler Birliği komünistleri satmadı mı, Zaharyadis neden öyle değil de böyle davrandı, Markos’un görevden alınması yanlış değil miydi, 1946’da seçimleri boykot kararı hangi gerekçelerle alındı? Sorular uzayıp gidiyor. Bu sorulara yanıt vermek, bu sorular etraķnda tarƨşmak elbeƩe önem taşıyor.

Ama, Yunanistan’da devrimci bir gücün yabancı işgale ve sonrasında biçim değişƟren işgali destekleyen kralcılara, işbirlikçilere, faşistlere karşı savaşma hakkını kullanmaya karar vermesi, bu hakkı kullanarak yalnızca bir devrimci görevi yerine geƟrmeyip, bir ülkenin onurunu da kurtarması, Yunanistan’da daha sonra Amerikancılığın ve ardından gelen AB üyeliğinin hızlandırdığı çürümeye karşın toplumda biraz olsun bir boyun eğmeme alışkanlığı varsa, bunun temellerinin Ulusal Kurtuluş Cephesi’nde (EAM), Yunanistan DemokraƟk Ordusunda (DSE) aƨlması, komünistlerin yurtseverlik bayrağını büyük bedeller ödeyerek yükseltmeleri de önem taşıyor. Bu bedeli ödeyenlerin söz hakkına saygı gösterelim…

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Abdullah Muradoğlu – Garih Öldüren Sır

Editor

Immanuel Wallerstein – Avrupa Evrenselciligi, Iktidarin Retorig

Editor

Sultan Vahdettin’in Son Günleri

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası