Kitap ÖzetleriRoman (Yabancı)

Gabriel Garcia Marquez Yaprak Fırtınası Konu Özet İnceleme

Yaprak Fırtınası ve Gabriel Garcia Marquez Hakkında Genel Bilgiler

Yaprak Fırtınası Özgün Adı  ile “ La hojarasca Nobel ödüllü Kolombiyalı yazar “Gabriel Garcia Marquez ‘in (1927- 2014) 1949 yılında 26 yaşında iken yazmış olduğu ilk romanı olmaktadır.  Roman  ilk kez 1955 yılında yayımlanmış,  yazarın Nobel Edebiyat Ödülünü almasında önemli etkenlerden de birisi olmuştur.

Gabriel Garcia Marquez “Latin Amerika edebiyatında “büyülü gerçekçilik” diye anılan akımın ustası olarak kabul edilmiş biridir. En önemli eseri olarak kabul edilen Yüzyıllık Yalnızlık adlı romanın yanı sıra çok sayıda romanı ve novellası bulunan yazarın Yaprak Fırtınası – 1955,  Albaya Mektup Yok – 1961, Bir Kayıp Denizci – 1970, Başkan Babamızın Sonbaharı – 1975, İyi Kalpli Eréndira – 1978, Kırmızı Pazartesi – 1981, Kolera Günlerinde Aşk – 1985, On İki Gezici Öykü – 1992, Aşk Ve Öbür Cinler – 1994, . Bir Kaçırılma Öyküsü – 1996, Benim Hüzünlü Orospularım – 2004, Doğu Avrupa’da Yolculuk – 2015 adlı serleri Türkçe’ye de çevrilmiştir.

Yaprak Fırtınası Romanı Hakkında Tespitler

Yazarın bu romanı kendisinin en önemli eseri olan Yüzyıllık Yalnızlık  [1] adlı romanı ile mekan, kişiler, anlatım tekniği hatta bir ölçüde konu olarak benzerlik gösterir. Yüzyıllık Yalnızlık  romanında lanetlenmiş bir aileden söz edilirken Yaprak Fırtınası adlı romanında ise lanetlenmiş bir doktordan söz edilmektedir.

Yaprak Fırtınası Romanının Türü Tekniği Anlatımı

Roman, aynı aileden üç kuşağı temsil eden üç kişinin ( büyükbaba, kızı ve torun ) bakış açısından ve üç ayrı anlatıcının dilinden yapılan bir anlatım tekniği ile anlatılmıştır. Bu çoklu anlatım tekniğini ilk kullanan yazar ise Amerikalı deneyimci ve modernist yazar William Faulkner olmaktadır. Roman klasik romanlar gibi başı ve sonu tam olarak belli olan bir roman değildir. Romanda  belli bir son olmadığı gibi net bir sonuç veya çözüm de bulunmamaktadır. Roman, üç farklı bakış açısı ile anlatılırken anlatımcıların değişimleri birden bire olmakta ve klasik romanlardaki ilintiler ve bağlamlar ortaya konulmadan anlatıcıların değişimleri sağlanmaktadır. Roman sonunu ilk başta yazan daha sonra ise üç ayrı kişinin dilinden, üç ayrı bakış açısı ile geçmişe dönülerek anlatılan bir teknik izlemektedir. Lakin romanda pek çok olayın, konunun vb nedenleri ve niçinleri de izahsız ve cevapsız kalmaktadır. Örneğin Doktor’dan neden bu kadar nefret edildiğinin net bir cevabı yoktur.

Modernist bir yaklaşımla  mevcut şimdiki zaman ve geriye dönüş teknikleri ile yazılan roman  üç ayrı anlatıcı, üç ayrı yansıtıcı bilinç taşımasıu, neden ve sonuç ilişkilerinin kurulmaması, belli ve net bir vaka düzenine sahip olmaması ile modernist bir romandır. Romanda iç içe anlatılan farklı hikayeler de bulunmaktadır.

Yaprak Fırtınası Romanının Sosyal Zaman ve Mekân Unsurları

Romandaki sosyal çevre ön yargılı ve kindar bir kasaba halkından oluşmaktadır. Bu kasaba halkı dev bir muz şirketine ekonomik olarak bağımlıdır. Emekleri sömürülen bu insanlar  yasadışı bir olayda yaralanan bir yaralıyı tedavi etmeyi reddeden doktordan neferet etmektedir.  Bu nefretin bu boyuta ulaşmasının sağlıklı gerekçesi de sadece bu olamaz. Kurgusal bir mekan olan Maconda Kasabası ve halkı, geri kalmış muz şirketi tarafından sömürülen, cahil ve kaba saba insanlardan oluşmaktadır.  İnsani duyguların yok olduğu bu kasaba halkı kini ve nefreti ile öne çıkmaktadır.  Bu insanlar kendilerinin sağlığı için görevlendirilen doktorun cesedinin mezara gömülmemesini istememekte, çürüyerek kokmasını sağlamaya çalışmaktadır.

Romandaki cesedinin çürümeye terk edilmesi istenen ve cesedinin mezara konulmasına karşı çıkılan doktorun yaşadığı kasaba hayali olduğu halde yazarın diğer eserlerinde de karşımıza çıkar.  Lanetli aileler ve kişilerin dramlarını anlatmaktan hoşlanan yazarın bu romanındaki doktor da lanetlenmiş birisi olarak gösterilir. Romanda önceden söz verdiği için Doktor’un cesedini gömmeye çalışan Albay karakteri ile Defnedilmeye çalışılan Doktor’un 25 yıllık geçmişi romandaki zaman olarak dikkati çeker. Roman, Albay’ın Doktorla ilgili olarak 25 yıl öncesinden başlayan geçmişi anlatmaktadır ama tüm bu hatırlananlar yaklaşık yarım saat içinde akla gelen anılardan oluşmaktadır.

KONUSU

Dev bir muz şirketine ekonomik olan bağımlı olan Maconda kasabasının doktoru ölmüş ama kasaba halkı onun mezara gömülmesine karşı çıkmakta hatta cesedinin çürüyerek kokmasını istemektedir. Doktorun cenazesine ise sadece Albay, Albay’ın kızı ve torunu gelmiştir.  Albay önceden söz verdiği için Doktorun mezara gömülmesini sağlamaya çalışmaktadır. Bu esnada cenazeye katılan dede, kızı ve torunu kendi geçmişlerini hatırlarlar.

ROMANIN KAHRAMANLARI

Doktor: insanlar tarafından küçümsendiğinden ölen  kasabanın tabibi

Albay : Doktoru evine yerleştiren ve gömmeye söz veren  adam

Isabel : Albay’ın kızı.

Çocuk : Isabel’in oğlu.

Köpek : kilisenin babası.

Meme Orozco : Doktorun Sevgilisi

Rebecca : Dul bir kadın

Martín : Isabel’in nişanlısı.

Adelaida : albayın karısı, Isabel’in üvey annesi.

Belediye başkanı: ölüleri gömmek için izin veren kişi

Guajiros : ölülerin gömülmesine  yardım eden kişi

Genoveva García : Martín’in gelişini açıklayan kişi

ÖZETİ

Macondo’da bir odada çenesi bağlandığı halde ağzı açık kalmış olan, ölmeden önce yaraladığı dili açık ağzında gözüken boylu boyunca uzanmış bir ceset görülmektedir. Bu cesedin başında ise yaşlı bir albay olan Albay Aureliano L Buendia, kızı Isabel ve anlatıcı olan oğlu bulunmaktadır.

Albay, Albay’ın Kızı, ve Albay’ın torunu ölünün cenaze merasimine gelmişlerdir ama cesedin başında onlardan başka hiç kimse yoktur. Albay Aureliano L Buendia, kızı Isabel ve Isabel’in on yaşındaki oğlu yarım saatlik süre içinde hem kendi hayatları hem de doktor ile ilgili olarak hatırladıkları geçmişlerini üç ayrı kişi üç ayrı açıdan anımsayarak anlatırlar.

Lakin Macondo kasabası halkı bu cenazenin defnedilmesine karşı çıkmakta, kasabanın belediye başkanı da defin iznini vermemektedir.  Kasaba halkı bu lanetli cesedin gömülmesine karşı çıkmakta cesedin olduğu yerde çürümesini ve kokmasını istemektedir. Bu nefret ve kinin çok da belirli bir nedeni hatta izahı yoktur.

Kasaba halkı lanetlendikleri kimliği belli olmayan bu doktordan nedensiz bir intikam almak peşindedir. Albay ise bu doktoru 25 senedir tanımaktadır. Onun kasabaya yerleşmesine yardımcı olmuş ve  daha öncesinden cenazesini kaldıracağına diar doktora söz de vermiştir. “İnanın ben tanrıtanımaz değilim, albayım. Olan şu ki, Tanrı’ nın var olduğunu düşünmek, var olmadığını düşünmek kadar rahatsız ediyor beni. Bu yüzden bunu hiç düşünmemeyi yeğliyorum.”

Cenazenin de yarım saat içinde kaldırılması gerekmektedir. Cenaze törenine ise sadece üç kişi gelmiştir. Ve defin olayını gerçekleştirecek başka hiç kimse yoktur.

Hüzün dolu sessiz bir tebessümdü bu, hani gerçek bir duygunun sonucu değilmiş, sanki onu bir çekmecenin içinde saklıyormuş da ancak zorunlu olduğu anlarda çıkarıyormuş ama sanki tebessümün az kullanılması yüzünden onu normal şekilde kullanmayı unutmuş da hiç benimsemeden kullanıyormuş gibiydi

Albay, albayın kızı ve torunu 25 yıl öncesinden başlayarak kendi geçmişlerini anıları ve duydukları hatırladıkları geçmişi anımsamaya başlarlar.  Doktor bu  25 yıl boyunca bu kasabada hastaları iyileştirmeye çalışmış, hatta bir sevgilisi de olmuş ama en sonunda intihar etmiştir.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Küçük Yalanlar Yüksek Topuklar

Editor

ÇALIKUŞU

Editor

Milena’ya Mektuplar

Editor
Yükleniyor....

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası