Yazarı Robert D.PARRISH
KİTABIN ÖZETİ
Kitapta General Schwarzkopf’un kişiliği tanıtılmakta ve körfez savaşına ışık tutulmaktadır.
Schwarzkopf, ülkesine tarihteki en kesin zaferlerden birini kazandıran, bunu yaparken de şaşırtacak derecede az asker kaybeden bir generaldi. O’na gıpta edenler şanslı olduğunu, doğru zamanda, doğru yerde olduğunu, bazıları da kendi şansını kendinin yarattığını savunacaktır.
1.92 cm. boyunda, 108 kiloluk öfkeli ve korkutucu bir kararlılık simgesi olan Norman, yine de tek tek tüm askerlerin iyiliğini düşünmek konusunda gösterdiği içtenlikle tanınır. Bugüne kadar çeşitli lakapları olmuştur. “Fırtına Norman”, “Çöl Ayısı”, yoğun B-52 bombardıman hücumundan kalan “Ark Işığı”.
1951 yılında, Westpoint Akademisine giren Norman, kariyerini ve tüm yaşamını etkileyecek, ileride onur ve şeref madalyalarını getirecek “Piyade” sınıfını seçti. Teğmen Schwarzkopf ilk olarak, Belçika’da 101 nci Hava ve İndirme Tugayı’nın 187 nci Piyadesine atandı.
Bir sonraki görev yeri “Berlin” Alayı idi. Schwarzkopf, ordunun üst düzey işleyişini izleme fırsatını bulacağı Berlin Komutanlığı Başkomutanı olan generale, yaver olarak atandı. 1961 yılında Kara Kuvvetlerinin, Georgia’daki Benning Üssü Akademisinde, Yüksek Piyade Subayları kursuna gittiğinde Yüzbaşı oldu. Burada kursu bitirenler birkaç yıl içerisinde Kara Kuvvetlerinde söz sahibi olurlar. Georgia’dan, Southern California Üniversitesine giderek yüksek makine mühendisi oldu. Mezuniyetinden sonra, West Point Askeri Akademisine atandı.Schwarzkopf için, “Görev-Şeref-Ülke” parolası, yaşam tarzıydı. Yeni terfi etmiş Binbaşı Schwarzkopf, seçkin Vietnem Hava Kuvvetlerine danışman olarak atandı. Vietnam’da kaldığı bir yıl içerisinde, savaş alanında yaralanan Schwarzkopf, kahramanlık madalyasıyla ödüllendirildi.
Schwarzkopf, 1966 yılından, 1968 yılına kadar Akademide görev yaptı. 1969 yılında Yarbayken tekrar Vietnam’a gitti. Vietnam’da kurulan “Americal” Tugayının, 198 nci Piyade Alayına bağlı, 6 ncı Piyadenin 1 nci Taburunun komutasını aldı. 28 Mayıs 1970′de Viet Kong mayın tarlasına düşen Schwarzkopf hafif yaralandı ve ağır yaralı bir askerini buradan çıkardı. Bu nedenle gümüş madalya ile ödüllendirildi. Bu olaydan altı hafta sonra da Vietnam’dan döndü.
Pentagon’da kaldıktan sonra, 1973 yılında Alaska’daki 172 nci Piyade Alayının ikinci komutanı oldu. 1976 yılında, Washington Lewis üssündeki 9 uncu Piyade Tugayının 1 inci Alayının komutası verildi. 1980 Ağustos’unda general olarak 8 nci Mekanize Piyade Tugayının ikinci komutanlığını devraldı. Bu Tugayda Lojistik kısmına getirildi. Müteakiben Tümgeneralliğe terfisine karar verildi. 1983 yılında Georgia’daki 24 üncü Mekanize Piyade Tümeni’nin başına getirildi. İki yıl görev yaptıktan sonra, Başkan Reagan’ın Grenada’yı işgal etmeye karar vermesiyle birlikle, “Acil Şiddet Operasyonu” için oluşturulan gücün Komutan Yardımcılığına getirildi. 1986 yılında, Washington Lewis üssündeki Kolordu Komutanlığına Korgeneral rütbesiyle atandı. 1988 yılında Orgeneral olan Schwarzkopf, Merkez Komutanlığının başına geçti.
2 Ağustos 1990 günü, gece yarısından sonra, Irak lideri Saddam Hüseyin, Kuveyt’e karşı yoğun bir tank saldırısı başlatmış ve Kuveyt şehrini ele geçirmişti. A.B.D. Başkanı, General Schwarzkopf’a, iki hedef gösterecekti. Suudi Arabistan’ı savunmak ve diğer operasyonları verilecek direktifler doğrultusunda gerçekleştirmek. General Schwarzkopf’u, dev bir lojistik sorunu ve 7 ay sürecek kabus bekliyordu. Schwarzkopf, kendisine sunulan üstün teknolojiyi de kullanarak, Suudi Arabistan’ın savunmasını başarıyla yerine getirdi.
Schwarzkopf’un, özellikle lojistik sorununu çözmesi gerekiyordu. Bunu hallettikten sonra Irak’ın hava savunma sistemini ve haberleşme sistemini etkisiz hale getirecekti edecekti. Müteakiben, Irak’ın elinde bulunan Scud füze rampalarının ve topçularının yerleri tespit edilir edilmez, hava saldırısını büyük bir şiddetle başlattı.
Bu arada, savaş esnasında basının önemini de göz ardı etmiyor ve Vietnam’daki gibi korkunç sonuçlar doğuracak açıklamalardan sürekli kaçınıyordu.
Hava saldırısı stratejik, operasyonel ve taktik olmak üzere üç aşamada gerçekleştirildi. Türkiye’deki üsler savaşın ikinci gününde kullanıldı. Füze rampalarından sonra, en önemli stratejik merkez, Irak’ın elindeki kimyasal ve biyolojik silah üretim merkezleriydi.
Irak liderinin çekileceğini söylemesine rağmen, Schwarzkopf durmak niyetinde değildi. Kara saldırısı başlamadan önce, son olarak Cumhuriyet Muhafızları “Saddam Hüseyin’in anahtarı olduklarından, bunların yok edilmesi ana hedefti. Felsefe, “Ağırlık merkezini vurursan her şey çöker. Irak tank ve topçusu yok edilmeden, kara savaşını başlatmaya niyetli değildi.
Irak, İran-Irak savaşında olduğu gibi, Sovyet doktrini olan savunmasını üç kuşak sistemi üzerine kurmuştur. Ancak, Saddam Hüseyin gerçek bir asker olmayışı nedeniyle başarılı bir savunma sistemini kuramadı. Bunda en büyük etken, askerlerinin inançsız, bilgisiz ve iyi eğitimli olmayışıdır. Oysa Schwarzkopf, gerçek bir asker ve Sovyet doktrinini çok iyi bilen, gece gündüz askerlerine eğitim ve tatbikat yaptıran biriydi.
Kara saldırısı, sabaha karşı 05:30′da başlatılmıştı. Schwarzkopf, teknolojiyi ve iyi eğitilmiş askerini de çok iyi kullanarak, umulandan daha kısa sürede Irak ordusunu Kuveyt şehrinin dışına atmıştır, bu savaş kendisi ve ülkesi adına büyük zafer olarak nitelendirilmiş ve tarih sayfalarına altın harflerle yazılmıştır. O, astlarından beklediklerini, kendinden de aynı ölçüde bekleyen, sert ve profesyonel bir subaydı. Başkan onu daha önce çağırmadıkça, en son asker evine dönene kadar, Suudi Arabistan’da bekleyecekti. Yasalara göre de 1 Temmuz 1991 gününde emekliye ayrıldı.
Gençliğinden ve askerlik eğitiminden, Vietnam’daki kahramanlıklarına, generalliğe yükseldiği senelerden, zaferle sonuçlanan “Çöl Fırtınası” harekatına kadar ölümcül bir düşmanı “öldürmek ve yok etmek” için kurulmuş bir müttefik gücü yöneten ve Amerika’ya, bu yüzyılın en büyük zaferlerinden birini kazandıran adam.
Schwarzkopf, Körfez savaşını zekası, stratejileri, akıllı taktikleri ve eşsiz kişiliğinin gücüyle kazandı. II nci Dünya Savaşı’ndan bu yana, gerçek anlamda ilk uluslararası askeri birleşimin en üst komutanı olarak kanlı bir diktatörü alt etmeyi başardı.
Sonuç olarak, o günün şartlarında, çok uzakta bir savaşa giren tecrübeli bir generalin öncelikle büyük miktardaki araç, silah ve personelin Körfez bölgesine taşınmasında ve ikmalinin sürekliliğinde gösterdiği planlama ve koordine çok başarılıdır. Ayrıca, günümüz savaşlarında istihbaratın önemini de açıkça ortaya koymaktadır.