Tarih

George Orwell – Paris ve Londra’da Beş Parasız

Eric Blair, öğrenciliğinden başlayarak, kendisini çeken şeyin, yıldızının peşinden gitmiştir. ‘Kolejlilerin yani Etonian seçkin aydınları olan King’s College mezunlarının Oxford ya da Cambridge’de çalışmak isteyecekleri ve bunda başarılı olabilecekleri peşin olarak kabul edilirdi.

Fakat Eric o yolu denemedi. Ailesi bir Eton bursu kazansın diye oğullarını sıkıcı bir yüksek öğretime hazırlık okulunda çok çalışmaya zorlamıştı; o ise kendi kişisel hevesiyle ilgisi olmayan bir yolda daha fazla çabalamak istemiyordu. ‘Why I Write’ (Neden Yazıyorum, 1947) adlı yapıtının başında beş ya da altı yaşından beri bir yazar olacağını -olmak zorunda bulunduğunu- bildiğini anlatır.

Çocukluklarında yıldızlarını belirleyecek kadar talihli olan böyleleri için tek zorunlu yol, kendini yetiştirme yolu okumak, kapsamlı ve dikkatli okumaktır. Ne var ki, İngiliz yazını Eton’da önde gelen bir ders değildi. Oraya gelen erkek çocuklar ya hiç düzeltilmeyecek derecede yazından uzak ya da öylesine yazınla yoğrulmuş ailelerden geliyorlardı ki, genellikle bunlara ‘İngiliz yazını’ öğretmek anlamsız oluyordu.

Yıllar sonra, Eric’in rehber öğretmeni Andrew Gow, artık ünlenmiş olan öğrencisinin ‘beş yıl boyunca hiç çalışmadığını’ söyleyecekti. Bu, doğru değildi; Eric, aralarında Swift, Steme ve Jack London da bulunan İngiliz dili düzyazı ustaları arasında en çok hoşlandıklarından, coşkuyla çok şey öğrenmişti. The Road to Wigan Pier adlı kitabında şöyle der: “On yedi ya da on sekiz yaşındaydım… Shaw, Wells ve Galsworthy’nin yayınlanmış tüm yapıtlarını okumuş, sonra yeniden okumuştum (bunlara o zamanlar hâlâ tehlikeli biçimde ‘ileri’ yazarlar diye bakılıyordu)…”

Ne var ki, resmen Tarih ve Yunanca-Latince bölümü öğrencisi sayılıyordu; sınavlarda da 167 öğrenci arasında 138. oldu. Düş kırıklığına uğrayan Blair ailesi, o sırada tek oğulları neye hevesi olduğunu söyleseydi de etkilenmezdi; her kuşakta binlerce yeniyetme ‘yazı yazmak isterdi’; Eric’te ise o zamana kadar hiçbir yazınsal yeti izine rastlanmamıştı.

Zaten ne hakkında yazacaktı ki? İnsanın ilk on sekiz yılının satılabilecek bir yazıya ne malzeme ne de esin sağladığı pek görülmüş şey değildir. Üniversite bursu kazanma işini serdiğine göre, Eric hemen ekmeğini kazanmak zorundaydı. İşte o da çıkıp Birmanya’ya gitti ve orada İmparatorluğun Hindistan Emniyet İdaresinde çalışarak, yalnız, fakat eğitim bakımından dolu dolu beş yıl yaşadı. Annesinin ailesi kuşaklar önce Birmanya’ya yerleşmişti.

Babası da orada, seçkinlerle pek ilişkisi bulunmayan bir kuruluş olan Hindistan Hükümeti Afyon Dairesinde, orta derecede bir memur olarak görev yapmıştı. (Victoria döneminin değer yargılarına karşın, Çin ile olan afyon ticareti 1860 yılında bir Britanya Hükümeti tekeli olarak yasallaştırılmıştı.) Burmese Days adlı kitabı okuyanlar, sömürgeciliğin edimlerine Orwell’ın nasıl bir şiddetle tepki gösterdiğini bilirler.

Birmanyalılar hakkında hiçbir zaman duygusallık da hayranlık da göstermemiştir; gösterseydi şaşılacak bir şey olurdu. Fakat Birmanya’nın Britanya tarafından dur durak bilmeksizin sömürülmesini, bunu Birmanyalının ırksal zayıflığı olarak gördüğü şeye dayandırmalarını, ve bu bahaneyle haklı göstermelerini kabul edemiyordu.

1927’de İmparatorluğun Hindistan Emniyetinden istifa etti ve bu, ailesini çok öfkelendirdi. Yazar olma niyetini açıkladığında da öfkeleri yatışmadı. Orwell’ın biriktirdiği para, Birmanya’da yalnız ve pek sade bir yaşam geçirmiş olduğunu, ‘Kulüpte’ demleneceğine kitap okuduğunu kanıtlardı ama, yine de yazın dünyasının soğuk dalgalarına atılan biri için pek cılız bir cankurtaran yeleği sayılırdı.

Örneğin nerede yaşayacaktı? Sonunda aile dostlarından biri Portobello Yolu taraflarında fakirce bir sokakta pek zavallı bir tek göz oda buldu. Komşuları gencin kararlılığı karşısında etkilenmişlerdi. Haftalarca daracık, soğuk odasından çıkmıyor, yazı yazamayacak kadar donan ellerini mum alevinde ovuşturuyordu. Besbelli, İngilizceyi yapabildiğince etkili kullanmayı öğrenme uğruna her türlü zorluğa katlanmaya hazırdı.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

1915 Osmanlı Ermenilerine Ne Oldu?

Editor

Şahbaba

Editor

Sultan Abdülaziz – Bir Mazlum Padişah

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası