Yaşamının 13 yıla yakını hapishanelerde geçen Nâzım Hikmet, Bursa Cezaevinde 11 yıla yakın tutsak kalmış ve Memleketimden İnsan Manzaraları, Piraye İçin Yazılmış: Saat 21- 22 Şiirleri başta olmak üzere en beğenilen eserlerini Uludağ’ın yanı başındaki bu kentte kaleme almıştır.
Bursa’da yüzlerce mekânda yüzlerce tanıkla görüşülerek yapılan bu çalışmada görüldü ki Nâzım Hikmet, İkinci Dünya Savaşı’nın hüküm sürdüğü yıllarda, ülkemizde tek parti yönetiminin iktidar olduğu dönemde, cezaevine değişik nedenlerden girmiş insanların düşünce dünyasını değiştirmiştir.
O, Bursa Cezaevini bir enstitüye çevirmiş, insanlara yaşama bir başka pencereden bakmayı öğretmiştir. Bursa’nın kaplıcalarında, hanlarında, sokaklarında, evlerinde, Nâzım Hikmet’in ve onu ziyarete gelenlerin ayak izlerini görmeniz mümkündür. Bursa’da daha kaç evde Nâzım’ın izleri var bilinmez ama onun izlerini koruma ve kayıp eserlerini, dünyamıza kazandırmada yetkililere büyük görev düşmektedir…
Ortak paydamız olan bilimin doğrularını ve evrensel değerleri önceleyerek bunları, insanlığın yücelmesi yolunda değerlendirme felsefesiyle düşüncelerimizi ve emeklerimizi Bursa Akademik Odalar Çatısı altında birleştirdik.
Bizler inanıyoruz ki bilim, sanatçının gözü ile şekillenir, ruhu ile de can kazanır. Büyük şairimizi hayatının bir bölümünde Bursa’mızda konuk etmenin mutluluğu ile onun Bursa’da olma nedeninin üzüntüsünü bir arada yaşıyoruz.
Sevgili Nâzım’ın tutsak edildiği binayı, tüm çabalarımıza rağmen kültür yoksullarının elinden kurtaramadık ama onun izlerini değerli Güney Özkılınç’ın emekleri ile kalıcı hâle getirme şansını yakaladık. Aşkı, hasreti, yurtseverliği geçmişten yüreklerimize yazan Nâzım Hikmet’in doğumunun yüz onuncu yılı anısına Bursa Akademik Odalar Birliği’nin (BAOB) bir kültür hizmeti olarak hazırladığımız bu eserde emeği geçen herkese, bileşenlerimiz adına teşekkür eder, şükranlarımızı sunarım.
1910 yılında Ula’da doğan N. Vahdeti, 1925’te o dönem Tanpınar’ın da öğretmenlik yaptığı Konya Lisesinde okumuş; edebiyatla ve siyasetle ilgilenmiştir. Halka Doğru dergisinde yayımlanan Alev Yağmuru şiiri nedeniyle Konya’da gözaltına alındığında 17 yaşındadır.
Bu şiir, onun Nâzım Hikmet’le dostluğunun da başlangıcı olacaktır. Nâzım Hikmet bu şiiri, Hareket dergisinde yayımlatacak, şiir nedeniyle N. Vahdeti hakkında soruşturma açılacaktır… Liseyi bitirip İstanbul’da önce tıp, sonra hukuk fakültelerine giren N. Vahdeti, okula devam etmez.
Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başlar. Yine o yıllarda Nâzım Hikmet’le 1+1=1 adlı kitabı yayımlarlar. 1970’ten sonra Muğla’ya (Akyaka) yerleşen N. Vahdeti, Akyaka’da kıyı şeridinde beton yerine ahşap binalar inşa ederek çevreye saygılı mimariye öncülük yaptığı için 1983 yılında “Ağa Han Dünya Mimarlık Ödülü”ne değer görülür.
Cumhuriyet Dönemi aydın kuşağın son temsilcilerinden biri olan N. Vahdeti, 10 Ekim 2008’de doksan sekiz yaşında yaşamını yitirir. N. Vahdeti, çevreci yapılarıyla birlikte Üç Hapishaneden Mektuplar, Tan Gazetesi Yazıları, Geleneksel Mimarinin Şiiri gibi eserlerini, bizlere miras bırakır… “Böyle zamanlarda mahpusane, yaşıyor mu, ölü mü, âdeta fark edilmiyor. Bu, hani, hani içeri akan yaralara benziyor, bir yandan; görünürde damla kan yok ama anlayan, görebilen, duyabilen için, yara işliyor biteviye!”