Tarih

Halil İnalcık – İş Bankası Kültür Yayınları – Devlet-i Aliyye

Dünya tarihinin ve Türk tarihinin en büyük sorularından biri, 14. yüzyılda Batı-Anadolu’da ortaya çıkan bir Türkmen beyliğinin yarım yüzyıl içinde Tuna’dan Fırat’a kadar uzayan bir imparatorluk halinde gelişmesi sorusudur. Ancak, Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu, ilk siyasî çekirdeğin ortaya çıkışı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşu sorusunu, birbirinden ayrı iki tarihi süreç olarak ele almak gerekir.

İmparatorluğun kuruluşu problemi, Macaristan’dan İran ve Orta-Asya’ya kadar uzayan geniş bir coğrafyadaki koşulların incelenmesini gerektirir. Burada ilkin, Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu sorusunu inceleyeceğiz. Osmanlı Beyliği’nin ortaya çıkışını, 13. yüzyılın ikinci yarısında Orta-Anadolu’daki gelişmeler ve Batı-Anadolu’da Bizans toprakları üzerinde gazî Türkmen beyliklerinin kuruluşu süreci içinde incelemek gerekir.

Bu süreci, üç temel etken belirlemiştir: İlkin bir demografik devrim, Oğuzların, yani Türkmenlerin Anadolu’ya sürekli yoğun göçleri ve Selçuklu saltanatının kuruluşu, ikinci olarak Mogol istilâsı ve egemenliği altında Türk-İslâm gazâ hareketinin yeni bir ivme kazanması ve nihayet Denizli, Antalya, Ayasoluk ve Bursa’nın milletlerarası pazarlar durumuna yükselerek Türkiye’nin dünya ticâret yolları üzerinde önemini korumuş olması.

Oğuzların/Türkmenlerin batıya büyük göçleri başlıca iki aşamada olmuştur; birincisi, Türkmenlerin Selçuklular önderliğinde 1020’lerden başlayarak Azerbaycan’ı istilâ etmeleri ve Anadolu’ya akınları ve nihayet Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın 1071’de Malazgirt zaferiyle Bizans Anadolu’sunu istilâya açmasıdır.

Bizans direnci yıkıldıktan birkaç yıl sonra Türkmenler Ege Denizi’ne kadar tüm Anadolu’yu istilâ ettiler. Rum ahali kıyılara kaçıyor veya şehirlerde yeni gelenlerle uzlaşma içinde yaşamlarını sürdürüyorlardı. Bu istilâ Anadolu tarihinde kesin dönüm noktalarından biridir.

İran’da Büyük Selçuklu Devleti’nin çöküşü ve Harzemşahlar’ın yükselişi döneminde 12. yüzyılın ikinci yarısında Anadolu’ya yeni bir Türkmen göçü kaydedilmiştir. Asıl ikinci büyük göç, 1220’lerden sonra doğudan gelen yıkıcı, acımasız Mogol istilâsı sonucu, Türkmenlerin Orta-Asya’dan ve yoğun yerleşme merkezleri olan Azerbaycan’dan Anadolu’ya göçleridir.

Göç, her sınıftan dehşet içindeki ahali için bir çeşit kavimler göçü niteliğini aldı. Selçuklu sultanları ve İran İlhanlı (Mogol) hakanları altında İran bürokrasisi Oğuz boylarını, vergi kaynağı olan tarım alanlarından uzaklaştırmak için, batı sınırlarına sürmeye çalışıyorlardı. F. Sümer’e göre, Mogol baskısı altında Maveraünnehir, Horasan ve Azerbaycan’dan gelen ikinci büyük göç sonucu Anadolu’da kırsal kesimde ve şehirlerde Türk nüfusu eskisine göre çok daha yoğun bir hal almıştır.

Bu göçmenler arasında şehirli halk, ulema, tüccâr ve sanatkârlar da vardı. 13. yüzyılda Anadolu, bir Türk yurdu görünüşü almıştır. 1279’da Doğu-Anadolu’dan geçen Marco Polo, Anadolu’yu Turkmenia diye anar. Türkmenlerden önemli bir kısmı, elverişli buldukları yerlerde köyler kurarak yerleşik hayatı yeğlemekte idiler.

Eskişehir Mogol valisi Caca oğlu Nureddîn Bey’in 1272 tarihli vakfiyesindeki köy adları, daha bu tarihten önce, Osmanlıların bu ilk yerleşme bölgesinde birçok Türkmen boyunun köyler kurduğunu göstermektedir. Bölgede Çepni, Bayat, Eymir, Avdan, Kayı/Oğuz/Türkmen boy adlarını taşıyan köyler buluyoruz.

Türkmen boylarının Anadolu’ya yoğun göçü, 1230 tarihinde Mogolların Azerbaycan’da geniş otlakları gelip almalarıyla başlar. Meraga, Arran ve Mugan ovalarındaki Türkmenler zengin güzel otlakları boşaltmak zorunda kalmışlardır. Türkmenlerin Anadolu’da eskiden beri yoğun olarak yerleştikleri bölgeler, Sivas–Amasya–Bozok bölgesi ile Toros dağ silsilesi ve Bizans topraklarına komşu Batı-Anadolu dağlık bölgeleridir.

Bu Türkmenler, ağır vergiler koyan merkezî bürokratik idareye her zaman karşı idiler. Türkmenlerin Selçuklu idaresine karşı büyük ayaklanması, Vefâiyye tarikatından Türkmen şeyhi Baba İlyas ve onun aksiyon adamı Baba İshak idaresinde 1240’taki ayaklanmadır.

Üç yıl sonra Mogol kumandanı Baycu Anadolu’yu istilâ edecektir. Bu korkunç Türkmen ayaklanması Anadolu tarihine yön veren büyük olaylardan biridir. Vefâiyye tarikatından Baba İlyas’ın soyundan gelen Âşık Paşa, Muhlis Paşa ve onların halifeleri Babaîler, uclara, yani batı sınır bölgelerine göçerek özellikle Osmanlı uc bölgesinde toplum ve kültür hayatında kesin bir rol oynayacaklardır. Bunlardan biri, Vefâiyye–Babaî şeyhi Ede-Bali, eski Osmanlı rivâyetlerinde Osman Gazî’nin yakın mürşîdi olarak Osmanlı hânedânının kuruluşunda önemli rol oynamış görünmektedir.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

David İcke – En Büyük Sır – İlluminati Şeytani Bilinci

Editor

Taner Timur – Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi

Editor

Ic Savas Manzaralari – Hans Magnus Enzensberger

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası