ÇocukEğitimKişisel Gelişim

Haluk Yavuzer, Özcan Köknel – Çocuk ve Ergen Eğitiminde Anne Baba Tutumları

Prof. Dr. HALUK YAVUZER

1965 yılında meslek yaşamına başladı. Uzmanlık alanı “Çocuk-Gençlik Psikolojisi ve Eğitimi”dir. Doktora eğitiminden sonra Londra Üniversitesi’nde “Çocuk Suçluluğu” konularında incelemeler yaptı. 1989’dan beri 27 ilde 17.000 anne babaya hizmet götüren “Ana Baba Okulları”nı kurdu. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji bölüm başkanıdır. Ayrıca TÜBİTAK Eğitim Proje Danışmanlığı görevini sürdürmektedir. Çok sayıda bilimsel çalışması bulunan Haluk Yavuzer’in kitaplarından bazıları şunlardır; “Çocuk ve Suç”, “Çocuk Psikolojisi”, ”Ana Baba ve Çocuk”, “Çocuk Eğitimi El Kitabı”, “Resimleriyle Çocuk”, “Okul Çağı Çocuğu”, “Çocuğu Tanımak ve Anlamak”, “Çocuğunuzun İlk 6 yılı”, “Gençleri Anlamak”.

Prof. Dr. ÖZCAN KÖKNEL

1928 yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini değişik il ve ilçelerde, lise öğrenimini Kabataş Erkek Lisesi’nde yaptı. 1945’te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. 1951’de hekim oldu. 1954 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Kürsüsü’ne asistan, 1958’de uzman, “Psikoz ve Psikonevroz Vakalarında Koku Sinirinin Elektro Stimülasyonu” adlı teziyle 1954’te doçent, 1969’da da profesör oldu. 1990-95 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı. 1995’te emekli oldu. Bilimsel çalışma, araştırma ve yayınları; gençlik sorunları, ruh sağlığı, davranış bozukluklarının ilaçla tedavisi, ilaç bağımlılığı alanlarında yoğunlaşmıştır. Yirmi kitabı bulunan Köknel’in araştırma, çalışma ve kitaplarıyla ilgili dört de ödülü vardır.

Prof. Dr. ADNAN KULAKSIZOĞLU

1947 Trabzon’da doğdu. 1977 yılında İstanbul Üniversitesi Pedagoji Bölümü’nü bitirdi. 1978’de bu bölümde öğretim elemanı oldu. Yüksek lisansını “Ergenlerin Fiziksel, Fizyolojik, Cinsel, Duygusal, Sosyal Değişme ve Gelişmeleri İçin Bir Program” adlı çalışması ile 1982’de Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladı. 1985 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nde “Ergen-Aile Çatışmaları ile Annenin Tutumları Arasındaki İlişki ve Ergenin Problemleri” konulu tezle doktor, 1989’da Marmara Üniversitesi’nde doçent, 1994’te de Eğitim Psikolojisi alanında profesör oldu. Alanıyla ilgili 34 makalesi ve başta “Ergenlik Psikolojisi”, “Kişisel Gelişim Uygulamaları”, “Meslekler Rehberi” olmak üzere sekiz kitabı, 38 makalesi bulunmaktadır. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde ders vermektedir.

Prof. Dr. HALİS AYHAN

Yozgat’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kayseri ve Yozgat’ta tamamladı. 1966’da yüksek öğrenimini bitirdi. 1966-1970 yıllarında Çorum Lisesi Felsefe Grubu öğretmenliği ve Çorum İmam Hatip Lisesi müdürlüğü yaptı. 1970-1975 yıllarında Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü’nde Din Psikolojisi ve Pedagojisi öğretim görevlisi olarak bulundu. Aynı yıllarda Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde Eğitim Tarihi alanında öğretim üyeliği (doktora) tezini tamamladı. 1988-1991 yıllarında T.D.V. İslam Ansiklopedisi genel müdürlüğü görevinde bulundu. Halen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyesi ve İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölüm başkanıdır. Evli ve dört çocuk babasıdır.

Prof. Dr. ABDURRAHMAN DODURGALI

1952 yılında Sinop’un Boyabat ilçesinde doğdu. Yüksek öğrenimini İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nde tamamladı. 1982 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlayan yazar, 2002 yılında profesör oldu. Akademik kariyeri boyunca Türkiye’nin eğitim sorunları, din eğitimi ve Diyanet İşleri Başkanlığı çalışmaları hakkında kitaplar ve makaleler yazdı; panel, sempozyum ve kongrelere katıldı, konferanslar verdi. Evli ve dört çocuk babasıdır. Kendisi halen T.B.M.M’de Sinop milletvekili olarak görev yapmaktadır.

Prof. Dr. HALİL EKŞİ

1970 Rize-İkizdere doğumludur. 1992 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu. Çeşitli orta öğretim kurumlarında öğretmenlik ve psikolojik danışmanlık yaptıktan sonra 1996 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’ne araştırma görevlisi olarak girdi. 2005 yılı sonunda ise Eğitim Psikolojisi alanında doçent ünvanı aldı. 2006 yılından itibaren ise Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olarak çalışmaya devam etmektedir. Özel çalışma alanı ise psikolojik perspektiften ahlak/moral gelişimi ve eğitimidir. Bu çerçevede EDAM (www.edam.com.tr/perese.htm) Eğitim Danışmalığı Merkezi ile birlikte karakter eğitimi ile ilgili uygulamaya dönük projeler yapmakta, kitap ve makaleler yayınlamaktadır. Evli, bir erkek çocuk babasıdır.

ÖNSÖZ

Çocuk eğitimi, eğitim ve psikoloji alanlarının kesiştiği temel konulardan biri olarak önemini her dönem aynı tazelikte korumuştur. Geçen zaman içinde yenilenen her şey gibi bu konudaki literatür de yenilenmiş, değişen yaşam koşullarına göre uzmanlar, kimi zaman yeni koşullar için yeni öneriler getirmiş, kimi zaman aynı konulara ilişkin eski görüşlerini terk ederek, ebeveyne farklı bakış açısı sunan yeni çalışmalara imza atmışlardır. Bu durum, ailelerin de her dönem kendilerini yeni şartlara göre konumlandırmaları gereğini doğurmuştur.
Kitabın yazarları, Çocuk ve Ergen Eğitimi konusunda yıllarca değerli çalışmalarla isimlerini duyurmuş, alanın önde gelen isimlerinden oluşmakta. Akademik alt yapısı çok kuvvetli olan eserde, ebeveynleri sıkmamak adına sade bir dil kullanan yazarlar, konuların anne babaların zihninde somutlaşması için çeşitli örnekler sundular. Ayrıca anne-baba-çocuk ilişkisinde yaşananlara, Mustafa Kocabaş’ın çizimleriyle görsellik kazandırıldı.
Çocuk ve Gençlik Psikolojisi uzmanı Prof. Dr. Haluk Yavuzer, makalesinde “Yaygın Anne Baba Tutumları”nı anlatıyor. Bunu yaparken de anne babaların çocuklarına karşı takındıkları tutumlara ayna tutarak, doğru olan davranış modellerini açıklıyor. Prof. Dr. Özcan Köknel, “Kültür ve Gençlik Sorunları”nı ele aldığı makalesinde, gençlerin kötü alışkanlıklar ve satanizm gibi bazı alt kültürlere yönelmelerinin altında yatan sebepleri irdeliyor. Gençlik döneminde karşılaşılan sorunlar ayrıntılı bir şekilde ele alınarak, ergen anne babalarına nasıl bir yol haritası benimsemeleri gerektiği açıklanıyor. Prof. Dr. Adnan Kulaksızoğlu, “Ergenlik Dönemi Temel Gelişim Özellikleri” adlı makalesinde ergeni ve -dolayısıyla- ergen anne babasını bekleyen ergenlik dönemi gelişim özelliklerini ele alıyor. Çalışmasında ayrıca sosyal gelişimi ve ahlak gelişimini ele alan Kulaksızoğlu, ergen anne babalarına ergenle empati yapmalarına yardımcı olacak ipuçları sunuyor. Prof. Dr. Halis Ayhan, “Çocuklara İman Öğretimi ve İbadet Eğitimi” adlı makalesinde “iman” konularının çocuklara nasıl bir yolla verilmesi gerektiğini anlatıyor ve ibadet eğitimi verilirken dikkat edilmesi gereken konuları izah ediyor. Prof. Dr. Abdurrahman Dodurgalı Çocukta Sorumluluk Bilincinin Önemi ve Ailede Kazandırılması adlı makalesinde sorumluluk bilincinin çocuk eğitimindeki yerinin önemini anlatıyor ve ailelere çocuklarında bu bilinci yerleştirmelerinde kullanacakları değerli bilgiler sunuyor. Son olarak Doç. Dr. Halil Ekşi, “Karakter Eğitimi: Anne Babalar İçin Stratejiler” adlı makalesiyle karakter eğitiminin olmazsa olmaz on temel kuralını aktararak, gazeteleri tarama örneği üzerinden bir karakter eğitimi etkinlik önerisi sunuyor.
Her biri çocuk eğitiminde önemi yadsınmayacak konulara temas eden bu makalelerin anne babalar için yararlı olmasını umuyoruz.
Nuray Türkyılmaz Catic

YAYGIN ANNE BABA TUTUMLARI

1. Anne Baba Eğitiminin Önemi
Doğumdan itibaren çocuk, etrafını saran fiziksel ve sosyal çevreyle uyum savaşı verirken, bu çabasında en büyük desteği anne ve babasından alır. Kendini ifade edebilmeyi, kendi kendini yöneten (otonom) bir birey olabilmeyi ailesinden öğrenir. Özellikle anne-baba, çocuğun kişiliğinin oluşumunda temel rolü olan özdeşim modelleridir. Çocuk bu özdeşim modellerini kendine örnek alır ve âdeta onların yaşam biçimlerini taklit yoluyla öğrenir.
Bu öğrenme süreci içinde, onun, sevgiye, güvene yani çevresindekilere inanmaya, bağımsızlığa, başka bir deyişle büyüdükçe bazı şeyleri kendi başına yapabilmeye ihtiyacı vardır.
Küçük yaştan itibaren çocuğa; yaşına, yeteneğine ve cinsiyetine uygun görev ve sorumluluklar verilmezse, güven duygusu pekiştirilmemiş olur. Bu da çocuğun bağımlı ve beceriksiz bir birey olmasına sebep olabilir. Çevresine güvenmezse, aldatan, yalancı bir kişi; arkadaş edinemeyip yalnız kalırsa, içine kapanık, sessiz ve hayal dünyasında yaşayan bir çocuk olabilir.
Anne ve babaların, çocukların ihtiyaçlarını dikkate alabilmeleri için, doğumdan başlayarak onlarla iletişim kurmaları gerekir. Bu iletişim, doğumdan sonraki ilk saatlerde başlayan fiziksel beraberlik ve ona bağlı olan duygusal doyumla kurulur. Annesinden meme emen bebek, onun beden sıcaklığını ve ten kokusunu hissederken, aynı zamanda ihtiyacı olan duygusal besiyi de almakta ve iletişim ağının temelleri bu ortamda atılmaktadır. Böyle ihtiyaçların tümüyle karşılandığı bir ortam, aynı zamanda çocuğun kendine ve çevreye olan güveninin oluşmasına yardımcı olur.
Anne ve babalarından öğütler dinlemiş olanlar, kendi çocuklarına da aynı şekilde öğüt vermeye ve onların problemlerini çözmede bu yöntemi kullanmaya eğilimlidirler. Akıldan çıkarılmaması gereken bir gerçek, güven ve sevgi dolu bir ortamda büyüyen çocukların, ileride sevecen ve güven veren anne babalar olacakları, buna karşılık, sorunları daima anne babaları tarafından çözülen çocuklarınsa, anne baba olduklarında, aynı şekilde davranacaklarıdır.

Ailesiyle olan iletişimi, çocuğun dünyasında büyük önem taşır. Anne baba ve çocuk üçgeninde, tarafların duygu ve düşüncelerini birbirlerine aktarmaları ve başarılı bir diyalog kurabilmeleri hâlinde, sorunlarına çözüm bulmaları mümkündür. İletişimin kurulamaması, duyguların bastırılması ve sorunların çözümlenememesi anlamına gelir ki, böyle bir aile ortamı, psiko-pedagojik açıdan sağlıksızdır.
Çoğunlukla, köklü ve sabit âdetlere sahip olan anne babalar, çocukları bir problemle karşı karşıya kaldığında, kendi anne babalarının takınmış oldukları geleneksel yaklaşımları benimserler. Bundan daha iyi bir yolu öğrenmeye fırsatları olmadığı içindir ki, kendi anne babalarının yapmış oldukları hataları tekrarlarlar.

Anne ve babalarından öğütler dinlemiş olanlar, kendi çocuklarına da aynı şekilde öğüt vermeye ve onların problemlerini çözmede bu yöntemi kullanmaya eğilimlidirler. Akıldan çıkarılmaması gereken bir gerçek, güven ve sevgi dolu bir ortamda büyüyen çocukların, ileride sevecen ve güven veren anne babalar olacakları, buna karşılık, sorunları daima anne babaları tarafından çözülen çocuklarınsa, anne baba olduklarında, aynı şekilde davranacaklarıdır.
Yetişkinle çocuğun yetki mücadelesinden kaynaklanan problemlerin çözümü ya da çatışmalar genellikle iki şekilde ortaya çıkar:
1. Kazananlar: Otorite kuran ebeveyndir; “Anne babalar daima en iyisini bilir.” ilkesi egemendir. Bu yöntemde yetişkin kazanır.
2. Kaybedenler: Bu yöntemde kazanan çocuk, kaybeden anne babadır.

Her iki durumda da taraflardan biri yenilir ve öfkelenir. Oysa sorun, karşılıklı ilişkiden doğduğunda, o zaman karşılıklı problem çözme yoluna gidilir; bunun sonucunda, ne çocuğun, ne de yetişkinin kaybettiği bir durum ortaya çıkar.
2. Sağlıklı Bir iletişim İçin
Anne babaların çocuklarına korku silahını çevirmeksizin sorumlu, iş birliğine yatkın, kendi kendini disipline eden, yapıcı ve yaratıcı bireyler yetiştirebilmeleri, ancak onlarla kuracakları sağlıklı iletişim ortamına bağlıdır. Bu da anne babaların, susmayı öğrenip, çocuklarını dinlemeleri ile mümkündür.
Başka bir deyişle çocuklarla ilişki kurabilmenin en iyi yolu, önce çocuğu duymak, dinlemek ve ne dediğini anlamaya çalışmaktır. Dinleme, anne-baba-çocuk arasındaki anlaşmayı kolaylaştırır.
Çocuk soru sorarak öğrenir. Çocuklar 2-3 yaşlarından başlayarak yetişkinleri soru yağmuruna tutarlar. Bu sorulara cevap “Bilmiyorum.” olabilir. Önemli olan, soruları duymamızdır. Eğer dinlemiş, soruyu duymuşsanız bu, çocuğu dikkate aldığınızı, onu önemsediğinizi, aynı zamanda onun konuşmasını uygun gördüğünüzü belirtir. Bu da ilişkiyi kolaylaştırır. Demek ki çocuğu dinlemek, onu duyarak, ne demek istediğini anlamaya çalışmak demektir.
Oysa çoğunlukla anne ve baba, çocuklarıyla olan diyaloglarında şu tepki biçimlerini sergilerler:
Suçlama (Sen her zaman konuşursun zaten.)
Emir (Hemen yerine otur.)
Tercih etme (Aynı hareketi bir kez daha yaparsan okul bitince cezaya kalırsın.)
Eleştirme (Daha iyisini yapmalısın.)
Uyarma (Son kez hatırlatıyorum.)
Güven verme (Senin bunu daha iyi yapacağına inanıyorum.)
Utandırma (Şımarık çocuk.)
Sözlü anlatım (Birisini rahatsız etmek iyi bir davranış değildir.)
Yargılama (Kitaplar yazmak için değil, okumak içindir.)
Ancak tüm bu bastırıcı sözler,
Çocuğun kendisini suçlu hissetmesine neden olur,
Anne-babanın adil olmadığı düşüncesini geliştirir,
Çocuk, kendisinin sevilmediğini düşünür,
Sert tepkiyle yanıt vermesine yol açar,
Karşı çıkmasına neden olur,
Kendisini yetersiz hissedip öz saygısını yitirmesine yol açar.
Anne ve babalar, çocuklarının davranışlarının -büyük ölçüde- kendileriyle olan etkileşime bağlı olduğunu kabul etmeli ve insanlar arası ilişkiler hakkında bazı temel ilkeleri öğrenmelidirler.
Anne baba olmanın önde gelen özelliklerinden biri, bu kimselerin kararlı ve tutarlı olmaları gerektiğidir. Oysa uygulamada, çocukların bazı davranışlarını bazı günlerde anne babanın sakin olması nedeniyle kabul edilebildiği, buna karşılık benzeri davranışların başka günlerde yine anne babanın gerginliği nedeniyle kabul edilmediği görülmektedir.
Anne ve babalar, çocuklarının davranışlarının -büyük ölçüde- kendileriyle olan etkileşime bağlı olduğunu kabul etmeli ve insanlar arası ilişkiler hakkında bazı temel ilkeleri öğrenmelidirler.

Örneğin, ebeveynin dinlenmiş ve sakin olması hâlinde, 3 yaşındaki kızının piyano çalması ona ilginç gelebilir ve kabul edilebilirken, annenin yorgun ve uykusuz olması hâlinde aynı davranış, kabul edilmeyen davranış grubuna girer.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Gerçekten Yaşıyor musun?

Editor

İlber Ortaylı Seti (10 Kitap)

Editor

BİLİNÇALTININ GÜCÜ – JOSEPH MURPHY

Editor
Yükleniyor....

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası