Kategoriler: Hikaye – Öykü

Hikaye - Öykü

Guy De Maupassant – Seçme Öyküler

Editor
Üç haftadır Ulrich uçurumun, köyün görüldüğü kıyısına gitmemişti. Wildstrubel’e çıkan yamaçlara tırmanmazdan önce oraya uğramak istedi. Loeche de kar altındaydı. Evler, bu soğuk mantonun içine gömülmüş, hiç seçilmez olmuştu. Sonra sağa dönerek Loemmern Buzulu’na doğruldu. Ucu demirli değneğini taş gibi sert kara kakarak büyük dağlı adımlarıyla ilerliyordu. Keskin gözüyle de......
Hikaye - Öykü

Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi – Devrannâme

Editor
Bu bâb, bî riya [16] Evliyânın Kamere seyâhatın beyân ider. Ger muarızlar “Bre Kamere nice gidülür” deyû taaccüb iderler amma, şol devirde ilm ü irfân ol kadar tekâmül ediptür kim, seyyâre-i digerâna dahi seyâhat mümkün oluptur. İlm, ol mertebe yüksektür kim, âdemden özge, kelb, kurbağa, maymun ü sair hayvanat dahi......
Hikaye - Öykü

Stanislasvki – Bir Aktör Hazırlanıyor

Editor
Toplum alanında olsun, sanat ve düşünce alanında olsun, soysuzlaşmanın başladığı zamanlarda soyl Moskova doğumlu, varlıklı bir tüccar – fabrikatörün oğlu olan Stanislavski de o çağaçan ünlü buluşma ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Gerçekleştirmeye koyulduğumuz çalışma programımız devrimciydi. Eski biçim oyunculuğa, gösterişçiliğe, tiyatromsu olana, duygunun da, konuşmanın da yapmacıklısına, aktörün abartılı......
Hikaye - Öykü

Jean Paul Sartre – Duvar

Editor
Bizi büyük beyaz bir odaya soktular, gözlerim kırpışmaya başladı, ışık gözlerimi rahatsız ediyordu. Sonra bir masa ve masanın arkasında dört herif gördüm, sivildiler, kâğıtlara bakıyorlardı. Öteki tutukluları dibe yığmışlardı; onların yanına kadar gidebilmemiz için bütün odayı baştan başa geçmemiz gerekiyordu. Aralarında pek çoğunu tanıyordum; ötekiler yabancı olmalıydılar. Önümde duran ikisi......
Felsefe-Sosyoloji-PsikolojiHikaye - Öykü

Akilah Azra Kohen – Fi

Editor
Felsefe, Kişisel Gelişim Bu kitap herkes için yazılmadı.Farkındalığın ne kadar önemli olduğunu, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, doğduğumuz andan itibaren olmamız gerekenden uzaklaştırılarak prototip bir toplum yaratığına dönüştürülmek için işkencelere maruz kaldığımızı, bu insansı hayvanın ‘kişi’ olabilmek için varlığı adına yapması gereken en önemli şeyin, kendini gündelik yaşamdan koruyarak bireyselliğini......
Hikaye - Öykü

Rasim Özdenören – Denize Açılan Kapı

Editor
Kapıy AHMET : Çoraplarımı giyeceğim. Gömleğimi, pantolonumu. Daha önce yüzümü yıkamalıyım. Yargılama belki bugün. Yeryüzünü boşaltmam isteniyor. Temyizsiz. Acaba kim karar veriyor? Muhakkak birinin emriyle veriyordur karar verenler. Ama kim adına? Bugün işe gideceğimi sanmıyorum. Sokaktan hâlâ kimse geçmedi. Zaten kimse geçmez burdan. Hiçbir sabah. Tuhaf bir çöl burası. Güneş......
Hikaye - Öykü

Ayfer Tunç – Mağara Arkadaşları

Editor
Ayyıldız Apartmanı yedi katlıdır. Gökyüzünün de, yeryüzünün de yedi katlı olduğu söylenir. Bir hafta yedi gündür ve yedi kez okunup üflenir insan. Renk çarkında yedi renk vardır. Pythagoras felsefesine göre yedi, dörtle üçün toplamıdır ve bu, insanın tanrıyla birliğini ifade ettiği için kutsal sayılır. Elbette ki, Ayyıldız Apartmanı’nın Pythagoras felsefesinden......
Hikaye - Öykü

Natalie Babbitt – Ölümsüz Aile

Editor
Ama bazı olaylar tuhaf bir şekilde birbirleri ile bağlantılı olabilirler. Koru tam merkezde, tekerleğin poyrasındaydı. Her tekerleğin bir poyrası vardır. Dönme dolabın da bir poyrası olur, güneş de mevsimlerin poyrasıdır. Poyra sabit noktadır ve en iyisi ona hiç dokunmamaktır, çünkü poyra olmazsa tekerleğin parçalarım bir arada tutacak bir şey kalmaz.......
Anı-HatıraHikaye - Öykü

Soren Kierkegaard – Baştan Çıkarıcının Günlüğü

Editor
Vaktiyle, ancak alelacele ve büyük bir tedirginlikle aktarabildiğim o hızlı el yazışım kendim için temize çekmeye karar verdiğim şu anda beni etkisine alan gerginliği kendimden gizleyemiyor, güçlükle bastırabiliyorum. Durum korku verdiği kadar ayıplamasına da dikiliyor karşıma. Adam, alışkanlığının tersine yazı masasını kapatmamış, bu yüzden de içindeki her şey elimin altında......
ÇocukHikaye - Öykü

Elisabeth M. Dodge – Gümüş Patenler

Editor
Çok zaman önce Hollanda’da soğuk bir eylül sabahı, yoksul giyimli iki çocuk donmuş bir kanalın kıyısına çömelmişlerdi. Güneş henüz doğmamıştı. Ama ufuktaki kurşuni duman yavaş yavaş aralanıyor, doğan günün aleviyle giderek aydınlanıyordu. Çalışkan Hollandalılar sevinçle yeni doğan güne kendilerini hazırlıyorlardı. Dolu sepetlerini başlarının üzerinde taşıyan köylü kadınları kanalın ayna gibi......

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası