Kategoriler: Hikaye – Öykü

Hikaye - Öykü

Stefan Zweig – Bir Kadının Yaşamından 24 Saat ve Bir Yüreğin Ölümü

Editor
Savaştan on yıl önce Riviera’da kaldığım küçük pansiyonda masada otururken beklenmedik bir biçimde şiddetli bir kavgaya, hatta karşılıklı nefret ve hakarete varmasına ramak kalan sert bir tartışma çıktı. İnsanların çoğunun muhakeme gücü körleşmiştir. Kendilerine doğrudan dokunmayan, sivri ucu ısrarla sert bir şekilde duyularına kadar nüfuz etmeyen şey, onları neredeyse hiç......
Hikaye - ÖyküKişisel Gelişim

Canan Efendigil Karatay – Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık

Editor
Canan Efendigil Karatay, ömrünün 50 yılını hekimlik hizmetine adamış, birçok ünlü isme hocalık yapmış, Karatay Diyeti ile binlerce insanın hayatını değiştirmiş çok değerli bir profesör. Türk insanının sağlığı için, hiç kimsenin konuşmaya cesaret edemediği konularda fikir beyan ediyor. İlaç ve endüstriyel gıda sektörünün değil, halkın yanında yer alıyor. Doğruyu söylüyor......
Hikaye - Öykü

Boccacio – Dekameron

Editor
Dekameron’dan bazı parçalar, özet olarak, evvelce türkçeye çevrilmiştir. Biz, eserin tamamını sunuyoruz. Bu tercümeden güttüğümüz amaç şudur: Dekameron, ortaçağın sonuna yaklaştığı devirde yazılmıştır. Eser, o devri anlatmaktadır. Bu, tam manasıyla bir düşme devridir. Beşeri sapıklıkların ön plânda olduğu, dinin, ahlâkın devletin bozulduğu, perişan bir devirdir. Bu devir anlaşılmalıdır ki, büyük......
Hikaye - Öykü

Herman Melville – Veranda Öyküleri

Editor
“Yaz boyunca, çiçeklerin en hoşuyla yaşadım bu yerde, Fidele.” Köye taşındığımda, verandasız eski bir çiftlik evine yerleştim. Bu üzüntü veren bir eksiklikti. Sadece iç mekânın sıcaklığını dış mekânın özgürlüğüyle birleştiren verandaları sevdiğim için değil; köyü çerçeveleyen muhteşem görüntü ve oradaki keyifli serinlik yüzünden de… Görüntü o kadar güzeldi ki dut......
Hikaye - Öykü

Anton Pavloviç Çehov – Köylüler

Editor
Moskova’da îslâv Pazarı otelinde uşak olarak ça lisan Nikolay Çikildeyev hastalanmıştı. Ayakları uyuşuyordu, yürüyüşü değişmişti. Öyle ki, bir gün koridordan geçerken ayağı sürçmüş, üzerinde bezelyeli jambon bulunan tepsiyle birlikte yere yuvarlanmıştı, işini bırakması gerekmişti. Karısının, kendisinin ne kadar parası varsa hepsini doktorlara harcadı; yiyecek için elinde bir şey kalmadı, işsizlikten......
Hikaye - Öykü

Hugo Claus – Utanç

Editor
Toledo Barı’nın terasında denize karşı oturan dört kişiydiler; gövdeleri kara katranlanmış altı, sekiz, dokuz yelkenlinin, yerli yelkenlilerinin geçtiği denize karşı. Dört kişi: Servaes, Hofman, O (Roland) ve güvercin grisi şantung takımı içinde, azıcık yan tarafta kalmış, en yaşlıları, uzaktan en yaşlıları olan Jacques, Jacques Kindt (bir başka deyimle Jock Malthus).......
Hikaye - Öykü

Stefan Zweig – Satranç (Can Yayınları)

Editor
Satranç tahtasında bir Avrupalı Satranç bugüne kadar başka herhangi bir oyundan çok daha fazla ilgi çeken ve hakkında pek çok şey yazılan tek oyun olsa gerektir. Bu konudaki ilk yapıtların XI. ya da XII. yüzyıla dayanan ve satranca ilişkin problemlerin açıklandığı elyazmaları olduğu sanılmaktadır. Bu tarihten günümüze kadar satranca ilişkin......
Hikaye - Öykü

Ahmet Boyacıoğlu – Oscar Filmleri

Editor
Sinemada ödül, her yönetmenin, her oyuncunun, her yapımcının ve filmlerin çekiminde görev alan diğer yaratıcıların ya da teknik elemanların düşüdür. Öyle bir düş ki, onu kazanana ya ün, ya para, ya yeni iş olanakları ya da hepsini birden getirir. Oysa ödülün kutsal işlevi sanatsal bakımdan üstün olanı belirlemektir. Ama denilebilir......
Hikaye - Öykü

Cengiz Aytmatov – Kızıl Elma, Oğulla Buluşma, Beyaz Yağmur, Asker Çocuğu, Deve Gözü

Editor
İSABİEKOV geç saatlere kadar yatıp uyuyamamış, hâlâ düşünüyordu. Nasıl hitap edecek, nasıl bir sözle başlayacaktı bu mektuba? Neler yazabilirdi? Zor, çok zor, hatta imkânsız geliyordu mektup yazmak. Söylenecek birikmiş o kadar şey vardı ki! Hem sonra, onun gecikmiş itiraflarını anlayacak mıydı? Birlikte yaşadıkları ve şimdi geride kalan yıllar çok zor......
Hikaye - Öykü

Hasan Ali Toptaş – Ölü Zaman Gezginleri

Editor
Bir kuşluk vakti, balkonda oturuyorduk. Sen maviler giymiştin, omuzlarından dökülen saçların usul usul uçuşuyordu. Yüzüme bakıyordun ikide bir, derime sinen geldiğim yeri arıyordun belki; ellerimin nasıl el olduğunu, kirpiklerimin nereye doğru kıvrıldığını öğrenmek istiyordun. Bense, büyümelerinden korkarak gözlerimi kapatmıştım. Büyürlerse onlarla birlikte ben de büyüyecektim sanki. Sonra da, dedelerimden kalan......

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası