Diğer

Karatay Diyeti’yle Obezite ve Diyabete Çözüm Var!

İnsülin direncini kırmanın, hipoglisemiyi önlemenin ABC’si!
İnsanlar bilinçli olarak yaşadıklarında, sağlıklarını korumakta güçlük çekmiyorlar ve mutlu oluyorlar. İşte bu sebeple sağlığımızın sorumluluğunu kendi elimize almak ve korumak, en ucuz ve kolay yoldur. Hastalanmamak elimizdedir, yalnız kendi elimizdedir, başka kimsenin elinde değildir! Bizler buna karar verip yaşam biçimimizde köklü ve sağlıklı değişikler yapabildiğimiz zaman obeziteyi, diyabeti, kalp krizini, inme dediğimiz felç hastalıklarını ve diğer kronik dejeneratif hastalıkları önleyebiliriz.
Prof. Canan Efendigil Karatay, satış rekorları kıran ilk üç kitabıyla Türkiye’de bir ‘sağlıklı halk hareketi’ başlattı. Bu kitapları okuyanlar hem kolayca zayıfladı hem de kalıcı kilo verdiren geleneksel Türk mutfağıyla tanıştı.
Ezber bozan Profesör Canan Efendigil Karatay, bu kez diyabete çözüm sunuyor. Ona göre şişmanlık, obezite ve diyabet birbirinden ayrılamaz hastalıklar. Hatta çoğu kez bunlara kalp ve damar hastalıkları da eşlik ediyor. Dolayısıyla beslenme ve yaşam biçimini Karatay prensiplerine göre yeniden düzenlemek, birçok metabolik hastalıktan da kurtulmak anlamına geliyor.
Elinizdeki kitap diyabet hastalarından gelen yoğun talebe yanıt vermek için yazıldı. Prof. Canan Karatay her zamanki anlaşılır üslubuyla obezite ve diyabet hastalığının nasıl geliştiğini ve nasıl düzeltilip önlenebileceğini anlatıyor. Her tür şekerin vücuda nasıl zarar verdiğini gözler önüne seriyor. İnsülin direncinden, hipoglisemi ataklarından ve insülin takviyesinden kurtulmanın şifrelerini veriyor!
Türkiye’deki 20 milyon fazla kilolu, 20 milyon obez ve 10 milyon diyabetliye şimdiden hayırlı olsun! Çünkü kitaptaki tavsiyelere uyarak ‘sağlıklı ve mutlu bir hayata tekrar merhaba’ demek artık çok kolay!
***
İçindekiler
Önsöz…13
1      ŞİŞMANLIĞI HAFİFE ALMA!…19
2      KOLESTEROLÜN SUÇSUZ OLDUĞUNU ARTIK GÖR, ESAS SUÇLUYU BUL!… 21
3      ‘YAĞLARI AZALT’ YALANINA İNANMA!…27
4      KOLESTEROLDEN DEĞİL, DAMARLARINI TIKAYAN ŞEKERDEN KORK!…37
5      FELÇ OLMAK tSTEMİYORSAN, ONU ‘TATLI TATLI’ DAVET ETME!…39
6      KAN ŞEKERİ VE İNSÜLİN DEĞERLERİNİ SIKI TAKİP ET!…41
7      İNSÜLİN DİRENCİNE GEÇİT VERME!…46
8      DÜŞÜK GLİSEMtK İNDEKSLİ YİYECEKLERİ TERCİH ET!…52
9      İNSÜLİN HORMONUNA FAZLA MESAİ YAPTIRMA!…64
10    ŞEKERİN NASIL ZARAR VERDİĞİNİ ÎYİ ANLA!…70
11    KALBİNİ KRİZE SOKMA!…76
12    AŞIRI MİKTARDA MEYVE TÜKETME!…79
13    DOĞAL DİYE BALA VE PEKMEZE SALDIRMA!…86
14    YAPAY TATLANDIRICI TUZAĞINA DÜŞME!…90
15    SIK SIK YEMEK YEME!…93
16    LEPTİNLE TANIŞ, ONA YARDIM ET!…95
17    METABOLİZMANDAKİ BOZUKLUKLARI DÜZELT!…99
18    AÇIK HAVADA YÜRÜYÜŞ YAP!…102
19    BUNLARI MUTFAĞINA SOKMA!…105
20    KARATAY DİYETİ’YLE SAĞLIKLI VE DİNÇ YAŞA…107
21    FİNAL: DİYABET HASTALARININ YAPMASI GEREKENLERİN ÖZETİ…110
Sonsöz…115
Önsöz
Şişmanlık, obezite ve diyabet temelde komplike, yani oldukça karmaşık olan birçok metabolik bozukluk sonucu ortaya çıkmaktadır; insan organizma­sında oluşan ve gelişen hormonal dengesizliğin, yani hormon ve enzimlerin iyi işlemediklerinin ciddi bir göstergesidir, büyük bir halk sağlığı sorunudur.
Aslmda hem şişmanlık, hem şişmanlığın ileri safhası olan obezite hem de halk arasında şeker hastalığı dediğimiz diyabet, insülın yüksekliğine bağlıdır, yani hiperinsülinemik bir hastalıktır (dismetabolik bozukluktur).
İleri yaşlarda gelişen çeşitli metabolik bozukluklara hiperinsülinemik has­talıklar da diyoruz ki. bu sağlık sorunlarının en başında KİLO ALMA, OBE­ZİTE, DİYABET, PREDÎYABET, METABOLİK SENDROM ya da İNSÜLİN DİRENCİ gelmektedir. Bu sağlık sorunlarının her birinin temelinde ise tek bir neden yatmaktadır. Bu nedenle, belirtilerin her biri kendi başına bir sağlık sorunudur. Aynı zamanda da metabolizmada gelişmiş ya da gelişmekte olan birçok bozukluğun göstergeleridir. Bizlere temelde bir bozukluk olduğunu bildiren, gösteren, işaret eden belirtilerdir. Her kişide değişik derecelerde or­taya çıkan bu belirtilerin GENETİK OLMADIĞI da bilimsel araştırmalarda gösterilmiştir. Bu nedenle temelde yatan metabolik bozuklukların köklerine kadar inilip düzeltilmesi mümkün olmaktadır.
BU HASTALIKLARIN TEMELİNDE VE KÖKÜNDE KARBONHİDRAT METABOLİZMASINDAKİ BOZUKLUKLAR YATMAKTADIR!
Karbonhidrat metabolizması bozukluklarının düzeltilmesiyle birlikte tüm hiperinsülinemik hastalıklar da düzelmektedir. Birçok bilimsel araştırmayla, başta diyabet olmak üzere bu hastalıkların tümünün tamamen önlenebilir, düzeltilebilir ve iyileştirilebilir olduğu da gösterilmiştir. Bu çalışmalarda, örneğin diyabet ve yüksek tansiyonu olan hastaların kan şekeri ve kan basınç­larının kontrolünün kolaylaştığı, ilaç dozlarının azaldığı da bildirilmiştir.
Karatay Diyetiyle Obezite ve Diyabete Çözüm Var adlı bu kitabı yazmamın iki nedeni oldu. Birincisi, Karatay Diyeti’nde yer alan önerilerin diyabetliler (şeker hastalan) için uygun olup olmadığının sıkça sorulmasıdır. İkincisi de, toplumlunuzda büyük sorun haline gelmiş olan şişmanlık, obezite ve diyabet denilen metabolizma bozukluklarının neden olduğu erken ölüm ve çeşitli sağ­lık problemlerinin önlenebileceğini ve düzeltilebileceğini açıklamaktır.
Karatay Diyeti, Karatay Diyetiyle Yaşam Boyu Sağltk ve Karatay Mutfağı kitaplarımda bulunan önerileri kendi kendilerine uygulayarak gayet rahat bir şekilde kilolarından kurtulan binlerce insan var. Tabii kitaplarımdaki önerileri uygulamaları sonucunda aşırı kilolarından kurtulan birçok kişinin, kan şeker­lerini sağlıklı olarak kontrol altına alabildiklerini belirtmek de önemlidir diye düşünüyorum. Bir hekim olarak, halkımızın kendi sağlığına sahip çıktığını görmek benim için en büyük mutluluk…
Bu kitapta diyabet ya da şeker hastalığı kelimeleri Tip-2 diyabet hastalığı için kullanılacaktır. Tip-1 diyabet hastalığı ise kendi adıyla yani Tip-1 diyabet olarak tanımlanacaktır.
Kitabın ana teması ve amacı dismetabolik bozuklukları, yani hiperinsülinemik hastalıkları (şişmanlık, obezite, karaciğer yağlanması, diyabet, hipertansi­yon, kalp krizi, felç, inme, kronik artritler, kronik bel ağrıları, kanser çeşitleri, Alzheimer, erken bunama, fibromiyosit, polikistik meme hastalığı, polikistik över sendromu, erken âdet görme vb) başlatan suçluları bilimsel olarak açık­lamak ve temelde oluşan bozuklukları da düzeltme olanaklarını gözden geçir­mektir. Bu kitap tedavi amaçlı bir kitap değildir. Hastalanmamak ve sağlıklı olarak yaşamanın en kolay ve en ucuz yol olduğunu vurgulamak ve halkımızı aydınlatma amacıyla kaleme alınmıştır.
Bu kitapta hücresel ve hormonal düzeylerde gelişmiş olan metabolik bozuklukların başta ŞİŞMANLIK ve OBEZİTE olmak üzere, giderek nasıl Dİ­YABETİ başlattığını açıklıyorum. Tabii var olan metabolik bozuklukların da alınacak önlemler, sağlıklı bir beslenme ve yaşama tarzı ile düzeltilebileceğini ve gerileyebileceğini anlatıyorum.
OBEZİTE, PRE-DlYABET ve DİYABET, aşağı yukarı aynı anlama gelmek­tedir. Hepsi hiperinsülinemik hastalıkların birbirlerini tamamlayan birer par­çalandır. ŞİŞMANLIK ve OBEZİTE, PRE-DİYABET ya da DİYABET hastalı­ğının erken ve ön evresi olarak kabul edilmektedir, bu nedenle bunlan değişik ve birbirinden farklı sağlık sorunu olarak görmek ya da kabul etmek doğru değildir, öyle ki bazı bilimsel çalışmalarda bu konu ‘DÎYABEZİTE’ kavramıyla dile getirilmeye başlanmıştır.
Diyabezite terimi, ilk kez Dr. Francine Kaufman tarafından bulunmuştur. DÎYABEZİTE, hafif kan şekeri dengesizliğinden tam gelişmiş diyabete kadar değişen metabolik dengesizlik ve hastalıklardan oluşan bir tıbbi süreç ve du­rumdur. İster az miktarda fazla kilonuz olsun, isterse de insülin direnci hatta diyabet tanısı konsun, bu tıbbi durumların tümünde temel olarak altta yatan nedenler aynıdır. Diyabezite temel olarak, ciddi şekilde fazla kilolarından do­layı diyabete yakalanan ve sayılan her geçen gün artan hastalarla ilgili tıbbi durumu açıklamak için kullanılmaktadır. Bu terim aynı zamanda kilolu olma­dıkları halde insülin dirençleri olan ve bozulmuş karbonhidrat metabolizma­ları obez gibi davranan kişiler için de kullanılmaktadır.
Yeri gelmişken, özellikle vurgulamak istediğim önemli bir nokta daha var. Daha önceki kitaplarımda açıklamış olduğum bazı önerileri iyi uygulayan di­yabet hastalarımdan bazılarının insülin ihtiyaçlarının azaldığını, bazılarının da insülin gereksiniminin kalmadığını belirtmek ve nedenlerini örneklerle, bilimsel çalışmalara dayanarak bu kitapta açıklamak istiyorum.
Dünya Sağlık Örgütü de, bütün dünyada (gerek gelişmiş gerek gelişmekte olan ülkelerde), mikropsuz olan en önemli ve en yaygın halk sağlığı sorunu­nun şişmanlık, obezite, diyabet ve bu metabolik bozuklukların sonucu ortaya çıkan önlenebilir erken ölüm ve ölümcül hastalıklar olduğunu bildirmiştir.
Dünya Sağlık örgütü, ülkelerin sağlık kuruluşları, bakanlıkları ve sağlık kurumlarının bu konuyu ciddi bir şekilde ele almalarını, bu nedenle örgütlen­ meleri gerektiğini 2009 Avrupa Sağlık ve Sağlık Sistemleri Raporunda açıkça belirtilmektedir. Karbonhidrat metabolizması bozukluğu ile gelişen kronik hastalıklar, bünyemizde biyolojik olarak meydana gelen, yani yavaş yavaş olu­şan hormonal dengesizlikler sonucu ortaya çıkmaktadır. Hormonal dengesiz­likleri başlatan en önemli temel nedenin çevresel faktörler olduğu gösterilmiş­tir. Sağlık sorunlarının kökünde yatan çevresel faktörlerin başındaysa kötü hayat şartlan ve yanlış beslenme gelmektedir.
İleri yaşlarda ortaya çıkan, dejeneratif diye adlandırdığımız kronik hasta­lıklar ve bu hastalıkların komplikasyonları sonucu meydana gelen sakatlıklar ve önlenebilir olan erken ölümler, günümüzde hem aileleri perişan etmekle hem de tüm dünya ülkelerinin sağlık ekonomisinde kocaman bir kara delik açmaktadır.
Oysa artık bilimsel olarak şişmanlık, obezite, diyabet, kalp hastalıkları, enfarktüs, inme, kanser gibi hiperinsülinemik hastalıkların, yani insülin yük­sekliği hastalıklarının önlenebilir olduğu, tedavilerinin daha kolaylaşabildiği bilimsel olarak gösterilmiştir, özellikle DİYABET hastalığının tek nedeninin beslenme ve yaşam biçimine bağlı olduğu ve genetik olmadığı bildirilmektedir.”
Yaşadığımız çağda gerek obezite gerekse diyabet, kalp krizi ve felce neden olan en tehlikeli risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Amacımız, kalp krizi ve inme risklerinin elimizden geldiğince azalmasını sağlayarak, gereksiz sakat­lanmaları ve erken ölümleri önlemektir!
Yirmibirinci yüzyılda yaygın bir şekilde karşılaştığımız, temelde karbon­hidrat metabolizmasının bozulması sonucu biyolojik, hormonal dengesizlik­lerle birlikte ortaya çıkan obezite ve diyabet hastalıkları, ülkemizin en önemli sorunlarından biridir. Bozulmuş, rayından çıkmış olan karbonhidrat bozuklu­ğu düzeltildiği zaman bu saydığımız sorunlar da kalmayacağı gibi, daha sağ­lıklı ve dinç bir toplum gelişecektir. Halkımızın sağlığı, sağlık programımızın en öncelikli hedefi olmalıdır!
2011 yılı aralık ayında İngiltere Ulusal Sağlık Kuruluşu olan NHS (National Health Service), yeni yılda alınacak sağlıklı yaşam biçimi önlemleri ile diyabet hastalığı komplikasyonlarına bağlı olan ölümlerin yüzde 25 oranında azalabi­leceğini açıklamış ve 2012 yılı itibariyle de halk sağlığı için gerekli önlemler alınmaya başlanmıştır. NHS, 2013 yılında, halkının fizik aktivitesini artırmak ve obeziteyi önlemek amacıyla geniş bir kampanya da bağlatmıştır.
Ülkemizde de Sağlık Bakanlığımız, 2012 yılında başlattığı çalışmalarla, fi­zik aktiviteyi artırarak halkımızın şişmanlığını önlemek amacıyla bu alanda önemli bir uğraş vermektedir.
İnsanlar bilinçli olarak yaşadıklarında, sağlıklarını korumakta güçlük çek­miyorlar ve mutlu oluyorlar. İşte bu sebeple sağlığımızın sorumluluğunu kendi elimize almak ve korumak, en ucuz ve kolay yoldur. Hastalanmamak elimizde­dir, yalnız kendi elimizdedir, başka kimsenin elinde değildir! Bizler buna karar verip yaşam biçimimizde köklü ve sağlıklı değişikler yapabildiğimiz zaman obeziteyi, diyabeti, kalp krizini, inme dediğimiz felç hastalıklarını ve diğer kronik dejeneratif hastalıkları önleyebiliriz.
Elli yıllık bir hekim, kardiyolog ve iç hastalıkları uzmanı olarak, karşılaşmış ve gözlemlemiş olduğum erken ölümlerin önlenebilir olduğunu anlatmak ve açıklamak amacıyla yazdığım Karatay Diyeti, Karatay Diyetiyle Yaşam Boyu Sağlık ve Karatay Mutfağı kitaplarından sonra, diyabetli hastalarımın ısrar­lı arzu ve isteği üzerine obezite ve diyabet konusunu daha detaylı açıklamak amacıyla bu kitap ortaya çıktı. Sağlıklı yarınlar için…
Prof. Dr. M. Canan Efendigil Karatay
1.
ŞİŞMANLIĞI HAFİFE ALMA!
Soru:Obezİte/diyabet hastalığı nedir, nasıl meydana geliyor?
Cevap:Kilo alma, obezite ve diyabet, aşırı karbonhidrat tüketme sonucu gelişen yaygın metabolik bozukluklardır. Uzun süre fazla kilolu yaşayan ve gitgide obez olan kişilerde eninde sonunda diyabet hastalığı gelişmektedir. Bu nedenle toplumda genel olarak, “aşırı kilolar diyabet hastalığı yapıyor” kanısı yaygın­dır. Ancak zayıf kişilerin mutlaka sağlıklı olduklarını söylemek doğru değildir. Zayıf olan, yani kilosu fazla olmayan kimilerde de yanlış beslenme ve yaşam biçimi sonucu dismetabolik bozukluklar gelişebilmekte, sonuç olarak da kara­ciğer yağlanması ve bel çevresinde büyüme, göbekte yağlanma oluşmaktadır Halk arasında bira göbeği denilen göbeği, bel çevresinde simit ya da araba te­kerleğine benzetilen fazla yağları, zayıf kişilerde hatta gençlerde, çocuklarda ve bebeklerde bile artık görmekteyiz.”
Daha önceleri kabul edilenin aksine, DİYABET bir zengin hastalığı değil­dir; gelişmekte olan ülkelerde de, kötü beslenme ve yaşam biçimi sonucu artık genç, yetişkin her bireyde yaygın bir şekilde diyabet görülmektedir. İstan­bul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Balkanı Sayın Prof. Dr. Ahmet Aydın, 7‘den 70e Taş Devri Diyeti kitabında bebek, çocuk ve gençlerde şişmanlık, obezite ve diyabet gibi hasta­lıkların nedenini ve çözüm yollarını detaylı olarak anlatmaktadır.
OBEZÎTE/DlYABET HASTALIĞI, YANLIŞ VE KÖTÜ BESLENME SO­NUCU GELİŞEN, SAĞLIKSIZ BİR YAŞAM BİÇİMİDİR. DOĞAL BESLEN­ME VE YAŞAM BİÇİMİ DEĞİŞİKLİĞİ SONUCU HER İKİSİ DE DÜZELEBİLMEKTEDlR, DİYABETE BAĞLI TÜM HASTALIK VE KOMPLİKAS­YONLARIN ÖNÜ DE KESİLMEKTEDİR.
İleri yaşlarda ve son zamanlarda gençlerde, çocuklarda dahi sık olarak rast­ladığımız obezite/diyabet hastalığını klinik olarak tanımlamak gerekirse şu şekilde ifade etmemiz gerekir. Aşağıdaki ifade bu hastalıkların hakikaten en basit ve açık bir şekilde ne olduğunu bize gösterecektir.
OBEZİTE/DİYABET HASTALIKLARI ÖZELLİKLE DE DİYABET. BİR INSÜLIN HORMONU EKSİKLİĞİ HASTALIĞI DEĞİLDİR. HERKESİN BİLDİĞİNİN VE GENEL OLARAK KABUL EDİLENİN AKSİNE BİR İNSÜLİN FAZLALIĞI HASTALIĞIDIR!
Diğer bir deyişle, gerek obezlerin gerekse diyabet hastalarının kanında yük­sek miktarda İNSÜLİN HORMONU bulunmaktadır ve dolaşmaktadır. Kan insülin miktarları 5 IU/ml’nin üstüne çıkmaya başladığı anda, tüm organiz­mada dismetabolik bozukluklara ilk adım atılmış demektir. Obezlerde/diyabet hastalarında insülin hormonu değerleri yüksek olmasına rağmen, insülin hor­monu tam olarak görevini yapamamakta, etkisini gösterememektedir. İnsülin yüksek olduğu halde görevini yapamayınca da doğal olarak kan şekeri yüksek kalmaya devam etmektedir.
Obezlerin/diyabet hastalarının pankreası sürekli bir şekilde insülin hormonu üretir durur, fakat bu üretimin faydası olmaz! Tüm vücut metabolizması alt üst olmuştur ve sağlığa zararlı birçok etki giderek klinik olarak ortaya çıkacaktır.
Kıssadan hisse:OBEZlTE/DİYABET HASTALIKLARI BİLİMSEL OLARAK, KARBON­HİDRAT METABOLİZMASI BOZUKLUĞU İLE GELİŞEN İNSÜLlN Dİ­RENCİ HASTALIĞI OLARAK KABUL EDİLMEKTEDİR!
2.
KOLESTEROLÜN SUÇSUZ OLDUĞUNU ARTIK GÖR, ESAS SUÇLUYU BUL!
Soru:Obezite/diyabet hastalığı neden zararlıdır?
Cevap:Obezite/diyabet hastalığı, başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere bir­çok ölümcül hastalığa sebep olmaktadır. Bu nedenle, öncelikle obezite, di­yabet ve kalp hastalığının ilişkisini anlamamız gerekiyor.
DÎYABETLİ HASTALARIN, DİYABETİ OLMAYAN HASTALARA ORANLA KALP KRİZİ GEÇİRME RİSKİ 8 KAT DAHA YÜKSEKTİR. Buna karşın, kalp krizi geçiren hastaların kan kolesterol değerleri hiçbir zaman 8 kat yüksek olarak bulunmamıştır. Kalp krizi geçiren hastaların yarısının kan kolesterolleri normaldir ve kolesterolü yüksek olan kişilerin de yarısının ko­roner arterleri normaldir. Diğer bir deyişle kolesterolleri yüksek olan kişilerin yarısı da kalp krizi geçirmemektedir. İsveçli bilimadamı Dr. Uffe Ravnskov, Kolesterol Gerçeği adlı kitabında bu konuları bilimsel olarak geniş bir şekilde açıklamaktadır.
Boston, Massachusetts’de Dr. Elliot P. Joslin (meşhur Joslin Diyabet Merkezi’nin kurucusudur), 36 yıldan fazla bir süre diyabetli hastalarının yüz­de 97’sini izlemiştir. Kalp hastalığında kolesterolün rolü olduğu düşüncesiyle, tüm hastalarının kolesterol değerlerini merak ederek ölçmüştür. Sonuç olarak, arteriyosklerozu olan hastalarının kolesterolünün yüksek olmadığını görmüş ve bildirmiştir. Kan kolesterolü değerlerinin gerek diyabet, gerekse damar…

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Kapitalizmin Kökenleri

Editor

Lawrence M. Krauss – Hic Yoktan Bir Evren

Editor

Aliye Umanel – Amerikan Tiyatrosunda Escinsellik

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası