Tarih

Kısa Türkiye Tarihi

kisa_turkiye_tarihi_20081071631
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi, gelgitlerle ilerleyen çağdaşlaşma serüveninin parçası olmuştur.
Yakın tarihimiz ve İttihat ve Terakki üzerine değerli çalışmalarıyla tanıdığımız Prof. Dr. Sina Akşin, Kısa Türkiye Tarihi’nde, 19. yüzyıl başındaki ilk reform çabalarından 2000’li yıllar Türkiye’sine kadar uzanan bu çalkantılı süreci son derece kolay okunan ve akılda kalan bir özet halinde okuyucuya sunuyor.
Tarihini okuyarak bugününü anlamak isteyenler için bir başucu kitab
İÇİNDEKİLER
Giriş
I
Osmanlı Devleri’ne Kadar Türkler.
Türklerin Üç Yurdu                   .
Tarih Çağlan Üzerine Bir Not.
II
Klasik Osmanlı Toplum Düzeni.
III
Klasik Osmanlı Düzeninin Değişimi                                   .
IV
OsmanlıTürk Kültür Hayatının Bazı Sorunları
1 lasia Bir İmparatorluk
V
Tanzimat’a Doğru
Scnedi İttifak   .
Yunan ihtilali, Mısır Sorunu                 .
1838 Antlaşması
Tanzimat Fermam
VI
Islahat Permanı ve Yeni Osmanlılar Yeni Osmanlılar
VII
Birinci Meşrutiyet ve Büyük Bunalım Tersane Konferansı
VIII
Abdülhamit Dönemi.
İttihadı Osmani Cemiyeti.
Ermeni Hareketi
Ahmet Rıza ve Pozitivizm
Prens Sabahattin.
japonRus Savaşı.
Makedonya Sorunu     .
Hürriyetin İlanı.
IX
İttihat ve Terakki’nin Yapı özellikleri, 31 Mart Olayı.
31 Mart Ayaklanması
İsyanın Bastırılması.
İT’nin Bazı özellikleri
X
İttihat ve Terakki’nin Denetleme İktidarı
Trablusgarp Savaşı.
Sopalı Seçimler
I.  Balkan Savaşı                     .
Babıâli Baskını.   .
Denetleme İktidarı Döneminin Bilançosu
XI
İkinci Meşrutiyet Döneminde Başlıca Düşünce Akımları
İslamcılık                               .
Garpçılık
Türkçülük                   .
Sosyalizm   .
XII
İttihat ve Terakki’nin Tam İktidarı ve Birinci Dünya Savaşı’na Giriş
II.  Balkan Savaşı
Osmanlı Ülkesinin Paylaşılması    .
I. Dünya Savaşı
XIII
Tam Bağımsızlık Mücadelesi.
Kapitalistleşmenin Geliştirilmesi.
XIV
Birinci Dünya Savaşı’nda Yaşananlar.
Savaşın Ana Olayları.
Ermeni Tehciri.
Savaş Sırasında Toplumsal Değişmeler
Atatürk Dönemi
XV
Savaşın Sonu ve Mütareke
Cephede Yenilgi
İzzet Paşa Hükümeti.
Sarayın Hesapları.
Mondros Mütarekesi (Bırakışması)                           .
Mustafa Kemal İstanbul’da           .            .
İzmir’in İşgali
XVI
Samsun’a Çıkıştan Damat Ferit Hükümetinin Düşmesine.
Amasya Tamimi
Damat Ferit Barış Konferansı’nda
Erzurum Kongresi.               .
Sivas Kongresi    .
XVII
Üçüncü Meşrutiyet
Misakı Milli
İstanbul İşgalinin Şiddetlendin I mesi
XVIII
TBMM’nin Kurulması, İç Savaş ve Sevr Antlaşması İç Savaş    . Sevr Antlaşması
XIX
Düzenli Ordunun Zafer Yolu .
Yunanistan’da Olup Bitenler.
I. İnönü Zaferi ve Sonuçları
Sakarya Meydan Muharebesi ve Sonuçlan
XX
Büyük Zafer ve Saltanatın Kaldırılması
Barış Girişimleri      .
Büyük Taarruz ve Zafer  .
Mudanya Mütarekesi.
Saltanatın Kaldırılması
XXI
Lozan Antlaşması ve Cumhuriyet’in İlanı
Lozan Konferansı
İzmir İktisat Kongresi
Lozan Barış Antlaşması     .
Cumhuriyetin Kurulması.
XXII
Hilafetin Kaldırılması ve Laiklik
Hilafetin Kaldırılması
Laikleşme Süreci.
Laiklik Nedir?       .
XXIII
Devrim Yolu ve KarşıDcvrim Girişimleri.
1924 Anayasası                        .
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
Şeyh Sait Ayaklanması               .
Şapka Devrimi
Atatürk’e Suikast Girişimleri
XXIV
Kültür Devrimi Ön Düzleme Geçiyor . Yazı Devrimi
ÇokPartili Siyaset Denemesi Halkevleri ve Halkodaları
Tarih Çalışmaları
Dil Devrimi
Üniversite    ,.,                        .      .
XXV
Siyaset ve İktisatta Gelişmeler
Dergiler ve ideoloji  .
Dış Siyaset
İktisat Siyaseti
XXVI
Atatürk’ü ve Devrimini Değerlendirmek
Felsefi Bakımdan Atatürk Devrimi .
Kalkınma Modeli Olarak Atatürkçülük
İdeolojik Bakımdan Atatürkçülük (6 Ok)
İnönü ve ÇokPartili Döneni
XXVII
ikinci Dünya Savaşı Öncesi ve Savaş Yıllan          .
İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı
II. Dünya Savaşı.
İktisat Siyaseti.              .
Köy Enstitüleri                        .
XXVIII
İnönü ÇokPartili Dizgeyi Kuruyor
Uluslararası Ortam
ÇokPartili Dizgeye Geçiş
Demokrat Parti’nin Kuruluşu
1946 Seçimlerinden Sonra
Günaltaylı hüküme ti
İnönü Donemi Değerlendirmesi
XXIX
Demokrat Parti Dönemi
Dİ’ I lükümcrİnİn İlk Başarıları ve Baskı Önlemleri
Kıbrıs Sonum
19.S7 Seçimleri ve DP’nin Demokrasiden Sapması
27 Mayıs Darbesine Doğru
Milli Birlik Komitesi ve Bazı Değerlendirmeler
1960 Sonrası
XXX
27 Mayıs 1960 ve Sonrası .
XXXI
SO’li Yıllar.
12 Eylül Darbesi
Parti Yaşamına İzin
1980’lerin Ekonomisi          .
Dış Siyaset                                           .
XXXII
90’İı Yıllar    .
Körfez Savaşı  .           .
20 Ekim 1991 Seçimleri
Demirel’in Cumhurbaşkanlığı, Çiller’in Başbakanlığı.
ErbakanÇillcr Hükümeti
Ordu Müdahale Ediyor   .
Yılmaz Hükümetinin SonuEcevit Hükümeti
XXXIII
2000’li Yıllar
Yeni Bir Cumhurbaşkanı ve İktisadi Yıkım
Ecevit Hükümetinin Sonu                          .
Ilımlı Siyasetin Sonu mu?      .
Atatürkçülüğün İdeolojiye Dönüşmesi
Türkiye ve AB
XXXIV Sonsöz
Yararlı Olabilecek Bazı Kaynaklar

I
Osmanlı Devleti’ne Kadar Türkler
Türklerin Uç Yurdu
Türklerin ilk tarih sahnesine çıkmaları Hun Hükümdarlığı ile olmuştur. Bu kuruluş için verilen ortaya çıkış ve son buluş tarihleri M.Ö. 220 ile M.S. 216’dir. Bu tarihlerden ortaya çıkan bir şey var. O da Türklerin tarih sahnesine “geç” çıkmış olduklarıdır. Yani Türkler bu bakımdan görece “genç” bir halktır. Şu tarihlere bakarsak bunu daha iyi anlarız:
M.Ö. 90008000: Tarımın başlaması, hayvanın evcilleştirilmesi;
M.Ö. 6250: Anadolu’da Çatalhöyük kenti kuruluyor;
M.Ö. 3500: Mısır’da yelken ve tekerleğin icadı;
M.Ö. 3000: Mezopotamya’da Sümer yazısının icadı.
Hun Hükümdarlığı doğduğunda eski Yunan uygarlığının dönüştüğü İskender İmparatorluğu son bulmuştu, Roma İmparatorluğu ise 3. yüzyılını yaşıyordu.
Hun Hükümdarhğı’nın ortaya çıktığı bölgeye (1. anayurt) bizde “Orta Asya” denirse de aslında burası Çin’in kuzeyindeki bölgedir. 11un halkı göçebe hayvancılık yapıyordu. Yani, yurt denen çadırlarda yaşıyor, hayvanlarını mevsimine göre otun bol olduğu yerlere götürüyorlardı. Yazın yaylalara ve dağlara gidiliyor, kışın düzlere iniliyordu. Hun boylarının göçebe hayvancılık yapmalarının nedeni, bulundukları bölgede topraklarının tarıma elverişli olmaması, verimsiz oluşuy du. Yani, göçebe hayvancılık bir zorunluluktu. Tarıma elverişli topraklar güneyde, Çin’deydi. Ama göçebelerin oraya geçmesi kolay değildi, zira Çinliler verimli toprakların bittiği yerde Çin Şeddi adı verilen 6.000 kilometrelik bir savunma hattı kurmuşlardı. Çin Şeddi basit bir sur değildi. Belirli aralıklarla burçları olan, üstünde araba yolu bulunan hayli karmaşık bir yapıydı. Uzunluğu konusunda bir fikir vermek için Edirne’den Ardahan’a Türkiye’nin uzunluğunun 1.500 km dolayında olduğunu hatırlatayım. Yani Çin Şeddi 4 Türkiye uzunluğundadır.
Hunlar göçebe hayvancı oldukları için kent hayatları yoktu. Yazıları da yoktu. Bu durumda kimi tarihçiler Hun Hükümdarlığının devlet sayılamayacağını, buna ancak kabile (boy) konfederasyonu denilebileceğini söylemektedirler.
Hun Hükümdarlığının dağılmasından sonra Türk boyları uzun bir süre üst lenmeye gitmediler. M.S. 552’de Türklerin 1. anayurdu olan bölgede Göktürk Hükümdarlığı kuruldu ve 745’e değin sürdü. Göktürkleri Hunlardan ayıran önemli bir özellik, Göktürkler döneminin sonlarına çok yakın bir tarihte, yazının ortaya çıkmasıdır (Ötüken, 730). Ama genelde, Hunlar için söylediklerimiz Göktürkler için de geçerlidir. Bundan sonra büyük çapta, uzun mesafeli göçleri görüyoruz. Göçebe hayvancılık yapanların neden göçe zorlandıkları konusunda çeşitli tahminler söz konusudur. Örneğin kuraklık, hayvan hastalıkları, olağandışı nüfus artışı gibi nedenler sayılabilir.
İlk göçlerle Türklerin 1. anayurtlarının biraz batısında ilk dört başı mamur devlet kuruldu: Uygurlar (745940). Uygurlarda yazı da vardı, kentler de vardı, tarım da. Ama göçebe hayvancılık yine egemendi. Uygurlar Şaman dininden Budist dinine geçmişlerdi. Bir kısım Türk boylarının daha da batıya göçüyle Türkler 2. anayurtlarına geldiler. Burası kabaca Hazar Denizi’nin doğusu, Aral Gölü’nün güneyi oluyordu. Maveraünnehir diye de bilinir. Buradaki Türkler 9001150 tarihleri arasında yavaş yavaş Müslümanlığa geçmeye başladılar. Üç önemli devlet kuruldu: Karahanlılar (9401211), Gazneliler (9631186), Büyük Selçuklular (10381157). Karahanlılar döneminde önemli bir edebiyat başlangıcı görüyoruz. 1070’te Yusuf Has Hacip’in Kutadgu ö/’%adlı yapın, 1074’te Kaşgarlı Mahmut’un Divanü Lügat it Türkü ortaya çıkıyor. Büyük Selçuklular ve Malazgirt zaferiyle birlikte, Oğuz Türklerinin 3. anayurt olan Anadolu ve Rumeli’ye göçünün başladığını görüyoruz. Anadolu’daki ilk Türk devleti Anadolu Selçuklu Dcvleti’dir (10771308). 2. anayurt, tarıma elverişli alanlar bakımından 1. anayurttan daha verimli bir alandı. Ama yine de burada birçok çorak alanın, büyük çöllerin yer aldığı görülüyor, ilk ikisinden çok farklı olan 3. anayurtta ise hiç çöl yoktu. Bütün düzlüklerde yağmurla buğday tarımı yapılabiliyordu. Böylece buralara gelen Türklerin geniş çapta yerleşmeye başladıkları, tarım yaparak köylüleştikleri görülüyor. Yalnız Anadolu’nun Rumeli’den önemli bir farkı vardır. Anadolu çok engebeli bir alandır, yani dağlan, yaylaları çoktur. Onun için göçebe hayvancılığı sürdürmek isteyen oymak ve boylar (aşiret ve kabileler) buna elverişli mekânları bulabiliyorlardı. Üstelik zaman zaman Anadolu’da karışıklık ve asayişsizlik yoğunlaştığı zamanlar, yağma edilmekten bıkan köylüler, köylerini terk edip dağlarda eşkıyalığa ya da göçebe hayvancılığa başlamışlardır. Demek ki kimi dönemlerde ve kimi yörelerde köylülüğün çoğaldığını, kimi dönem ve yörelerde göçebe hayvancılığın ağır bastığını görüyoruz. Örneğin 1865’te Osmanlı hükümeti Fırkayı islahiye adında bir ordu göndermek zorunda kaldı Çukurova bölgesine. Amaç, daha önce birkaç kez “oturtulmuş” olan Avşarları ve diğer oymakları yeniden oturtmaktı. Söylendiğine göre göçebeler yüzünden Türkiye’nin en verimli ovalarından Çukurova’nın Adana doğusunda kalan bölümü bu sırada yaban bitkileriyle örtülüymüş.
Tarihçi Zeki Velidî Togan’a göre, Türkler büyük ölçüde boş bir Anadolu’ya yerleşmişlerdi, zira Arap akınları sonucunda Anadolu’nun Hıristiyan halkı kıyılara kaçmıştı. Böyle bir görüşten çıkan sonuç, Türklerin Anadolu’nun Hıristiyan halkıyla karışmamış olduklarıdır. Başka bir deyişle, Türkler karışmadıkları için ırk saflıklarını büyük ölçüde korumuşlardır. Oysa Hıristiyanlardan ne kadarının kıyılara kaçtığım saptamak kolay değildir. Türklerin, evlenme, İslamiycti kabul, devşirme, kölelik gibi yollardan yerli halkla büyük Ölçüde kaynaşmış olmaları akla daha yatkın görünmektedir. Türklerin Orta Asyalı soydaşlanyla fazla benzeşmemeleri, Türkiye Türklerinin de kendi aralarında birörnek fiziksel özellikler taşımamaları, söz konusu karışmanın kanıtı gibi gözüküyor. Böyle olmakla birlik….

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Osmanlı’dan Günümüze Kimlik ve İdeoloji

Editor

Mustafa Âsım Köksal – İslam Tarihi

Editor

Erik Jan Zürcher – Savaş, Devrim ve Uluslaşma – Türkiye Tarihinde Geçiş Dönemi (1908-1928)

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası