Roman (Yabancı)Roman (Yerli)

Mahmud İle Yezida

Murathan Munganın yazarlığında tiyatro özel bir yere sahip. Mahmud ile Yezida, yazarın hem yayımlanan ilk kitabı, hem de yazdığı ilk oyun. Daha sonra yazdığı Taziye ve Geyikler Lanetler ile birlikte Mezopotamya Üçlemesini oluşturan oyun, yurtiçinde ve yurtdışında birçok amatör, yarı-amatör, lise ve üniversite topluluğu tarafından sahnelendikten sonra 1993te de Ankara Devlet Tiyatroları tarafından oynanmıştır. 1992de üçlemenin son halkası olan Geyikler Lanetlerin tamamlanmasıyla birlikte, 1994te bu kez üç oyun bir yıl boyunca arka arkaya Antalya Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenmiş, yine aynı yıl İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivalinde, üç oyun on bir saat süren bir gösteri olarak sunulmuştur. Mahmud ile Yezida ve Munganın diğer oyunları, sahnelenme başarılarının yanında, kitap yayıncılığı açısından da son derece başarılı oldular. Bu kitaplar, ülkemizde yaygın olan, oyun kitaplarının okunmayacağına dair yaygın kanının aksine, yüksek satış rakamlarına ulaşarak oyunların da okunabileceğini kanıtladılar.

KİŞİLER

MAHMUD

YEZİDA

AK ÇARŞAFLI KIZLAR

KARA ÇARŞAFLI KADINLAR

HAVVAS AĞA

KAYMAKAM

KÖYÜN DELİSİ

KAYMAKAMIN KARISI

TELLAL

JANDARMA KOMUTANI

JANDARMA KOMUTANININ KARISI

KOŞUCU

KÂHYA

TÜFEKLİLER

KEBİK

NIRVAN

MUHTAR

ABİD  EMMİ

EYŞAN ANA

KÖYLÜLER

RAŞA ANA

YEZİDİ KADINLAR

DOKUZ KARDEŞ

ULAK

YEZİDİ ATALARI

EN YAŞLI YEZİDİ ATASI

Defterdar, Mal Müdürü, onların eşleri. Teyfo Ağa, Yezidiler…

Birinci Sahne

AYİN

(Ortada büyükçe bir ateş yakılmıştır. Ateş, karanlığı ikiye böler, boyu adam boyu kadardır. Ve zaman zaman kuş sesleri, böcek sesleri duyulur. Doğanın gecedeki sesleri…

(Yezidiler, ateşin çevresinde iç içe geçmiş üç daire halinde dönerek, ayinlerini tamamlamaktadırlar. Geride, boydan boya, Yezidilerce kutsal sayılan tavus kuşunun kanatlarından yapılma, fallik bir totem durmaktadır. Ve sanki bu ayini izlemektedir. Onun önünde, yüksekçe bir yerde, giysisine tüyler ve kemikler takmış ayin şeyhi, ayini ve kalabalığı yönetmektedir. Ateşin çevresindeki ilk halkayı oluşturan küçük çocuklar, eteklerinden aldıkları tuzu avuç avuç ateşe atmaktadırlar. Kutsanan küçük çocukların çevresinde ise, genç kızlar ikinci daireyi halkalayarak dönerler; tavus kuşu tüylerinden yapılma giysileri; kollarında, boyunlarında süsleri-takıları; ayak bileklerinde halhalları; yüzlerinde dövmeleri, burunlarında hızmalarıyla genç kızlıklarını kutlar ve kutsarlar; çıplak ayaklarının altına serilmiş taze otları ezerler. Son olarak, onları da çevreleyen bir yetişkinler dairesi vardır. Yetişkinler birbirlerinin bellerinden tutmuşlardır; en kenetlenmiş, en sıkı daireyi onlar oluştururlar.

(Bir köşede Yaşlı Kadınlar bağdaş kurmuş, iki yana sallanıp durmakta ve bir yandan büyükçe bir kazan kaynata rak, kazanı karıştırmaktadırlar Sonra yaşlı bir adama bembeyaz bir kefen giydirirler, adam kefeni giymek istemez, diretir, sonra giyer. Yaşlı Kadınlar, kefenin üzerine kırmızı boya çalarlar. Adamın başı düşer, kolları gerilmiş gibi açık kalır ila yanında. Bir süre adamı ölü olarak gezdirirler, sonra kefeni çıkarıp ateşe atarlar. Kefen ateşe atılınca adam yerinden fırlayıp, ateşin çevresini dönmeye başlar Genç kızlar, adam dönerken el çırparlar.

(Daireler giderek daralır. Mırıltılar, ayin duaları, iniltiler yükselir Daire giderek küçülmüş yalnızca adam boyu ateş kalmıştır ortada. Daire en daraldığında, ve bir ateş, ve bir de çevresine kilitlenmiş kalabalık kalınca ortalıkta:)

YEZİDİLER — Cümle kötülükler bu daireye hapsolsun!

Cümle kötülükler bu ateşte yansın, yok olsun!

Işıklar.

İkinci Sahne

DİLEK AĞACI

(Yezida, dağ başındaki Dilek Ağacının dibindedir. Adak çaplalarından artık dallarını kaldıramayan ağaca, ateş rengi bir çaput daha bağlamaktadır. Mahmud’un geldiğini görmemiştir bu yüzden. Mahmud bir süre oyalanır, Yezida’ yı izler. Sonra sevgiyle gürleyen bir sesle)

MAHMUD— Nedir dileğin Yezida?

YEZİDA- Senden başka dileğim yoktur Mahmud.

MAHMUD— Dileğinin çaresini ağaçtan mı beklersin Yezida?

Bu kaçıncı gündür bilir misin?

YEZİDA— Bu gün kırkıncı çaputu bağlamışımdır ağaca, sağ- salim gelesin diye kırkıncı çaputu bağlamışımdır bu gün.

MAHMUD— Bu gün kırkıncı örüğünü öreceğim Yezida. Saçı-na kırkıncı murat düğümünü alacağım. Bu gün kırk örük tamam olmuştur. Bu düğümler, bu örükler ne zaman çözülecek Yezida?

YEZİDA- Saçlarımın örüğünü çözmek “ilk gece hakkındır”

Mahmud. Ya sen çözersin bu örükleri, ya ölüm.

MAHMUD— Gel deli kız gel de, ölüm araya girmeden kırkıncı örüğünü vurayım.

Yazar

BENZER İÇERİKLER

Kimlik

Editor

Marissa Meyer – Ay Günlükleri #1 – Cinder

Editor

Gençlik Güzel Şey – Hermann Hesse

Editor

Yorum bırak

* Bu formu kullanarak yorumlarınızın bu web sitesi tarafından saklanmasını ve yayınlanmasını kabul etmiş olursunuz.

İnternet sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz ve internet sitemize yapacağınız ziyaretleri kişiselleştirebilmek için çerezlerden faydalanıyoruz. İstediğiniz zaman çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz. Kabul et Daha fazla oku

Gizlilik ve Çerez Politikası