Ne Evet Ne Hayır Adlı
Öyküsü ve Oğuz Atay Hakkında
Ne Evet Ne Hayır adlı öykü Oğuz Atay’ın ilk baskısı 1975 yılında yapılan
Korkuyu Beklerken (1975 ) adlı öykü kitabındaki beşinci öyküdür.
Oguz Atay , eleştirmenler tarafından Post modern bir öykücü olarak
kabul edilmiş, yazar bu kitabına aldığı öykülerinde bireylerin bireysel
sorunlarını ve çatışmalarını ele almıştır.
Marksist ve Sosyalist düşüncele sahip olan yazar buna rağmen bene
merkezli konulara yönelen toplumsal sorunlar ile uğraşmayan biridir. Oguz
Atay , roman ve öykülerinde genellikle, her şeyden önce kendisinden çağından,
ortamlarından, düzenden, devletten, hükümetten, şikâyetçi bireylerin iç çatışmalarını
ele almış, roman ve öykülerinde; büyük kentlerde yaşayan sorunlu
bireylerin “yalnızlığı, toplumdan kopuşları ve toplumsal ahlaka,
kalıplaşmış düşüncelere yabancılaşan, tutunamayan bireylerin iç dünyasını “ anlatmıştır.
Yazarın bu öyküsünde aşık olduğu kıza arkadaşlık teklif eden bir
gencin etrafında uyumsuzluk, aşk, mutsuzluk, arabesk bir toplumda yetişen akılsızca bir
Mecnunluk konusu işlenmiştir.
Oğuz Atay, bu hikâyesinde bir
birey üzerinden kaderci ve arabsk bir toplum haline dönüşmeyi vurgular.
ektupla sorar
fakat yıllarca verilmeyen cevabın bir hayatı yok ettiğini göremeyecek kadar
acizdir. Kısacası “Ne Evet Ne Hayır”, M.C’nin bir türlü sonuçlanmamış platonik
aşk öyküsüdür; başka bir deyişle umutsuz bir aşkın hikâyesidir.
Ne Evet Ne
Hayır Öykü Özeti
Bu öykü ana yapı olarak bir gazetenin gönül köşesinde
okurlarından gelen mektupları okuyarak cevaplandıran, onların dertlerine çare
bulmaya gayret eden bir gazeteciye gelen mektuplardan oluşur. Mektupları okuyup
cevap veren gazetecinin adı ise Dr. Akın Korkmaz’dır.
Yirmi dört yaşında uzun boylu,
esmer bir genç de bir mektup yollamış, sevdiği kız ile sorunları olan ve kalp
kırıklığı yaşayan bu genç, yaşadığı aşk macerası ve kalp kırıklığına dair
detaylı şeyler yazmıştır.
Mektubu okuyan gazeteci gence he acımakta hem de gencin içine düştüğü cahilliğe
gülesi gelmekte hatta içten içe alay da etmektedir. Delikanlı sevdiği kıza düşüncelerini itiraf
ettiğini ama o kızdan ne evet ne de hayır diye bir cevap alamadığı için
yakınmaktadır.
Bu hikâye M.C’nin hikâyesidir. M.C. ‘nin sevdiği bir kız vardır. Bu kıza M.C. defalarca arkadaşlık teklif
etmiş, ama bu kız ona bir türlü içinde evet veya hayır olan bir cevap vermemiştir.
Bundan dolayı da M. C. Büyük bir kalp kırıklığı içine düşmüş ve ne yapacağına
dair yazardan tavsiye beklemektedir.
Bunun için de bu mektubu gazetenin gönül köşesine göndermiştir.
Gazeteci Dr. Akın Korkmaz pek
çok işe girip çıktıktan sonra bu gazeteye girerek bu işe başlamıştır. Dr. Akın Korkmaz
bu gence nasıl bir cevap yazacağını düşünmektedir. Kızın M.C’yi oyalayıp her herhangi
bir cevap vermemesi M.C’nin psikolojisini bozmuş, Dr. Akın Korkmaz da bu gencin
kim olduğunu merak etmiş bu gencin, , tek yanlı bir aşk için, içine düştüğü girdapları,
çıkmazları, kendini heba edişini empati yoluyla anlamaya çalışır. Gencin neler
düşündüğünü, nasıl yatıp kalktığını kafasından neler geçirdiğini hayal eder.
Belki de bu genç arabesk şarkılar dinleyip, çelişkiler içinde bocalayan, şaşkın
bir delikanlıdır.
Esasında o genç kız ona bir cevap vermiş onu istemediğini belli etmiş ama en net şekilde bir cevap vermemek ile onu kırmadan reddettiğini anlatmak istemiştir. Bu genç reddedildiğini anlamak istememektedir.
Bunu anlamak istemediği için de hala bir
umut aramakta kendini yerden yere vurup çelişkiler içinde bocalamaktadır.
Gazeteci Dr. Akın Korkmaz ‘a göre bu genç “arabesk toplum”un
“mecnun”larından biridir. ” M.C. en sonunda hapse düşmüş, bu yaşta saçları
bembeyaz olmuş, ölmek istediğini yazmıştır. Uğrunda bu hallere düştüğü kız ise
bir başkasıyla nişanlanmış, M.C. gazeteci Dr. Akın Korkmaz’a ne yapması gerektiğini sormaktadır.